Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Temmuz '12

 
Kategori
Siyaset
 

Öngörüsüz dış politika

Okuma-yazması olan ve azıcık gündemi izleyen her bireyin çıplak gözle görebileceği, öngörüde bulunabileceği dış politika konularını; “Stratejik Derinlik” kitabının yazarı olan bir Dışişleri Bakanı ve onun ekibinden oluşan Dışişleri Bakanlığının görememesi; ellerini attıkları her dış politika konusunda çuvallamaları, bu ülkenin geleceği ve insanları için sorun olmaya başlamıştır.

Aslına bakılırsa, Suriye’ye askeri müdahalede bulunma konusunda kamuoyundan destek alınabilseydi, şimdiye çoktan saçma bir savaşın artasında olacaktık.

Neyse ki bu olmadı.

Suriye krizinin geldiği aşamada, Türkiye dış politikasının öngöremediği en büyük gelişme, Kuzey Suriye’de bulunan Halep eyaletindeki Kobani, Afrin ve Cinderis kentleri; Haseke eyaletinin Amude, Derek, Efrin beldeleri, Mardin’in Şenyurt semtinin karşısındaki El Darbasiye kenti ve Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinin karşında bulunan Ra’s al-’Ayn kenti ve Tirbesipiye kasabasının kontrolünün Kürtlerin eline geçmesidir.

Bu gelişme ile ilgili olarak Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu bakın ne diyor: “Suriye'nin demokratik bir anayasa çerçevesinde tek bir ülke olarak kalmasının bölge için çok önemlidir. Suriyeli Kürtlerin Türkiye sınır bölgesinde bir çok şehri ele geçirip, sınıra ve devlet binalarına PKK ve PYD bayrakları çekilmesinden rahatsızlık duyuyoruz. O bayraklar inmeli. Suriye'de çatışmalar daha bu boyuta ulaşmadığında, Esad'ın zor durumda kaldığında PKK kartını oynayacağı biliniyordu. Esad bunu Türkiye ve Türk halkını kızdırmak için yapıyor. Muhaliflerin bu oyuna gelmemesi gerekiyor."

Bu açıklamalar, dünyada lider ülke, oyun kurucu ülke olma iddiasıyla ortaya çıkan bir ülkenin Dışişleri Bakanının ağzından çıkan kelimelere benziyor mu sizce?

Oyun kurucu ve Suriye’ye askeri müdahalenin en hevesli savunucusu olan Türkiye gelinen aşamada, gücünün ne olduğu, Suriye halkının ne kadarını temsil ettiği belli olmayan Suriye Ulusal Konseyi’nden medet bekler duruma geldi.

Suriye Ulusal Konseyi, sanki Suriye’de kontrolü ele geçirmiş, sanki Suriye muhalefetinin tümünü birleştirmiş de, Kuzey Suriye’deki fiili duruma müdahale edecek.

Adama gülerler!

“Kelin ilacı olsa başına sürer” derler ya, tam böyle bir durum.

Neden mi?

Şöyle; Kuzey Suriye’de zaten örgütlü bir Kürt Muhalefeti vardı, Demokratik Birlik Partisi PYD. Bilindiği gibi bu parti PKK’nın Suriye örgütlenmesi. Bunun üzerine bir de Kürt lider Barzani’nin kontrolündeki Suriye Ulusal Meclisi ile PYD birlikteliği eklenince, Kuzey Suriye’de güçlü bir Kürt Hareketi oluştu.

Şimdi siz kalkıp, askeri gücü de olan Suriye Kürt Muhalefetini, daha ne oldukları belli olmayan ve Esad’ı devirmeye çalışan Suriyeli muhalif güçlerin engellemesini istiyorsunuz.

Adamlar asıl işleri olan Esad’la uğraşmayı bırakıp, sizin tehlike addettiğinin Kürtlerle uğraşacaklar.

Böyle bir şey olabilir mi?

Hadi diyelim Suriye muhalefeti sizin arzu ettiğiniz gibi Esad’ı bırakıp, Kürtlere yöneldi.

Kendilerinden daha örgütlü ve düzenli Kürt muhalefetinin, kolay kolay pes edeceğine inanıyor musunuz?

Artık Suriye’de de cin şişeden çıkmıştır.

Suriye’de Kürtler, en demokratik hakları olan kendi kaderlerini tayin etme haklarını kullanmışlardır. Onlara çeşitli şekillerde müdahale etmek yerine, iyi ilişkiler kurup, dostça bir komşuluk ilişkisi içinde olunmalıdır.

Türkiye gibi bir ülkenin dış politikada emperyal heveslerle yola çıkması ne bu ülke halkına, ne de bölge halklarına bir yarar getirecektir.

Aslonan, ülkede, bölgede ve dünyada barış içinde bir arada yaşamaktır.

 
Toplam blog
: 223
: 700
Kayıt tarihi
: 04.01.08
 
 

Gaziantep' te öğretmen olarak görev yapmaktayım. Son olarak Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ..