Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Haziran '11

 
Kategori
Deneme
 

Onun hikayesi

Onun hikayesi
 

Bazen kendini unutur çevrendekilere odaklanırsın. Anlamaya çalışırsın başka hayatları. Anlatılan hikayelerde bir karşındaki olursun birde anlatılan. Fındıklı Parkında denizin kıyısında oturup sohbet etmiştik sabahın ilk saatlerinde. Hep huzur ortamı olduğunu, terapi gibi geldiğini düşünürüm. Konuştuk vaktimiz yettiği kadar. Yazsam mı diye düşündüm “yaz tabi” dedi. İsmini vermemi istemedi. Belli ki canı yanmakta, bir yanı avaz avaz bağırmak isterken diğer yanı onu yatıştırmaktaydı. 

 

Her aşk kendi kaderini yaşar işte. “Hiçbir şey için benimdir deme yanımdadır de” diye bir cümle geldi aklıma. Bi yerde okumuştum. Sahiden bize ait hiçbir şey yok mu? Yani yaşadığımız sevinçlerde sadece o anlık beklentilere yetebilmek için mi? Anlatıyor, susuyor, dalıyor, suçluyor, öfkeleniyor ve yatışıyordu. Zordu kelimelerini seçmesi, diş ağrısı gibi bi ayrılıktı taşımaya çalıştığı. Ayrılık ortak bir his olup tek başına yüklenilmesi gereken bir duygudur. Gözleri dolduğunda durduramıyor, kendini de suçlamaktan alıkoyamıyordu. Kafasında bir sürü soru işareti, cevapsız yığınla sebep yaratıyordu. Büyüdük dedi sadece. Yıpranılan şeyler beraber onarılamıyor artık. Ona söylemek istediği o kadar çok şey vardı ki, eminim bana anlatırken ona anlatma şansı olup olmayacağını düşünüyordu hep. 

 

“Bizim hikayemizde böyle işte. Başından beri farklı olduğumuza inandırdığın, diğer herkes den büyük sevdiğine şartlandırdığın hikayemizin sonu ne yazıktır ki herkesinkinden farklı olamadı. Çok mu çocuktuk dersin? Fazlasıyla toz pembe görüp günümü kurtardık onca zamandır. Ya da gidecekmiydin sen böyle el gibi. Ben çaresiz mi kalacaktım ardından. Hayat hep ikinci bir seçenek verirdi hani? Bize bir seçenek daha sunmayı çok gören kimdi? 

 

Ben hep iki kişilik şartlanmışım hayata biliyor musun? Şimdi birçok şey eksik sadece bir şey değil! Özenle hazırlanmış bir sofrada kişi sayısını unutup eksik konan bir tabak kadar sırıtıyor yalnızlık içimde. Elimdeyse sadece bi boşluk var tutmaya çalıştıkça kaçan. Şimdilerde sensiz kaldığım yerden devam etmenin telaşındayım. Sahi nerde kalmıştım? Beni hangi zamanda bulmuştun ve sen olmadan geçen nasıl bir hayatım vardı? Gerçekten yaşamışmıydım? 

 

Kader hep bizden yanayken sen şimdi el olmak mı diyorsun? Her ayrılık bir kendine iyi bak konuşmasıyla mı son bulurmuş? Hiçbir şey in cevabı yok biliyor musun? Sorularım havada kaldı sanki. Sen olmayınca cevaplarım da eksik kalıyor. Hep yarım puan kırıyorlar sanki eksik yanlarımdan. Öyle ya ben senle tam olmuştum. Şimdiki yarımlık, eksiklik umrumda değil. Yalnızlığa da değil isyanım. Gerçekleştiremediğimiz hayalleredir bütün asiliğim ve hırçınlığım. 

 

Başlarken hiç böyle değildik biz. Sizin ki gibi de değildik. Biz farklıydık. Kısa zamanlardan zamanlara sığmayan bir aşk yaratabilirdik. İstersek sonunu şimdi değiştiremediğimiz kaderi, o zaman silip baştan yazabilirdik. O zaman diyorum çünkü artık yapamayız biliyorum. Tek suçumuz büyümek mi yoksa veremediğimiz sözlerin altında ezilmek mi? İyisi mi buda boşlukta cevapsız kalsın.Adına dair harfler nasıl ki hayat boyu dilime dolanacaksa öyle ömürlük bir anısın. Keşkelerim yok bize dair en saf haliyle yaşadık aşkı belki bir daha yaşanmaya değer aşk göremeyecek kadar. Ama yinede “keşke büyümeseydik seninle”. 

***** 

Gitme zamanı gelmişti. Ne dost sohbeti, ne sabahın ilk saatlerindeki denizin sureti dolduramıyordu giden sevgilinin yerini. 

 
Toplam blog
: 670
: 1923
Kayıt tarihi
: 19.12.10
 
 

İstanbul doğumlu. Kuantum Yaşam Koçu. EFT, NLP, ETKİLİ İLETİŞİM, BEDEN DİLİ gibi bir çok konuda e..