Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Şubat '07

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Onur Bey mi, Kağan mı; Binbir Gece düşünmek lazım

Onur Bey mi, Kağan mı; Binbir Gece düşünmek lazım
 

Kanal D'nin, sezona damga vuran dizisi Binbir Gece, her bölümüyle olay yaratmaya devam ediyor. Mesela, geçen hafta sonu yayınlanan, çok satan bir gazetemizin, son derece ciddi yayın politikası olan "İnsan Kaynakları" ilavesi; Binbir Gece dizisinde yaşanan olayların büyük bir bölümünün geçtiği "Binyapı Holding" adlı mimarlık ve inşaat firmasında yaşananları temel alan geniş bir yazı ve röportaj yayınladı. İnsan kaynakları eğitimi veren bölüm ve kurumlarda ders olarak okutulabilecek derecede pratik uygulama örneklerini içerdiğini vurgulamaktaydı yazının özü ve bir bilim insanıyla yapılan söyleşi ile zenginleştirilmişti tez. Tabi ki araştırmadım, çok net bilemiyorum ama sanıyorum bu bir ilkti.

Dün gece yayınlanan son bölümü ise bizlere, birçok kişinin yaşamak zorunda kaldığı bir paradoksu hatırlatıyor, yüreklerimizi sızlatıyordu. Bir tarafta, yaşadıkları son derece olumsuz olayın akabinde, birtakım gerçeklerin ve duygularının farkına varan ve kendisine sırılsıklam, körkütük aşık olan patronu, Onur Bey'in ilgisine ve çok ciddi evlenme teklifine bigane kalamayan bir onurlu kadın; diğer tarafta ise bu duruma, küçücük ama derinden gelen tepkisini gösteren beş yaşlarındaki çocuğun tipik reaksiyonu vardı.

Bu dizinin ve kesinlikle tebrik edilmesi gereken başta senaristler ve yönetmen olmak üzere ekibinin, bence en iyi ve doğru yaptıkları şey izleyenlerinin kafalarında ardı ardına soru işaretleri bırakabilme kabiliyetleridir. Gerçekten de ilgili konuların akademik düzeyde irdelendiği bölümlerde ve kurumlarda , konunun bu boyutu çok ciddi irdelenmeli ve ele alınmalıdır. Ben şahsen, her akşamımı ve gecemi televizyon başında dizi seyrederek geçiren bir kişi değilim ve hiç de olmadım. Sürekli takip ettiğim diziler oldu. Ve bu tercihlerimi yaparken, son derece seçici davranırım. Mesela şu anda da sadece üç diziyi -ki biri Binbir Gece'dir- sürekli takip etmekteyimdir. Beni bu diziye müdavim eden birçok sebep içerisinde, işte en önemlilerinden biri de, bu soru işaretlerini biz izleyicilerin muhakeme motorlarında ortaya çıkarabilme becerisidir.

Dün gece, Kanal D televizyonunda, bu diziyi ortalama kaç kişinin seyrettiği üç aşağı, beş yukarı tahmin edilebilir, rating oranlarından. Diyelim ve atıyorum ki beş milyon kişi izledi. Şimdi soruyorum, bu beş milyon beyin ve yürek içinde; "acaba ben de böyle bir ilişki arifesinde olsam, sevebileceğim ve evlenebileceğim adam mı yoksa delicesine sevdiğim müteveffa kocamın aziz hatırası ve kutsal emaneti çocuğum mu olurdu? " sorusunu kaç kişi sormuştur kendisine, kendi içinde, yürek kıvrımlarında?

Öyle tahmin ediyorum ki "Binbir Gece"nin yapımcıları, Sevgili Kudret Sabancı ve ekibi; daha, bizleri, çok içinden çıkılmaz sorulara, sanal paradokslara itecekler. Galiba kalite bu olsa gerek. Tabi müziklerle, tabi o muhteşem İstanbul'un, namütenahi havadan çekimleriyle, tabi Korsakov'la, tabi Şahşehriyarla...

Onur Bey'in, akşam evine gelip de oyuncak atını göremediğinde masada, evdeki yardımcısına öyle bir "Nerede benim atım? " deyişi vardı ki, o kadar çok şey anlatıyordu.

İzlemeye ve içinden çıkılmaz sorularımızla debelenmeye devam edelim efendim.

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..