Onur Öymen: Yağcılar uçağa alınmışlar!

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Amerika gezisi ve yapacağı görüşmeler Türkiye için çok önemliydi. Bu nedenle özellikle haber kanalları geziyi yakından izliyorlar ve özel proğramlar yapıyorlardı. Tabii ki gezinin en önemli adımı Başkan Bush'la yapılacak görüşmeydi. CNN Türk'de, uzman konuklarıyla özel bir proğram vardı. Ayrıca muhalefet parti yöneticileriyle de telefon bağlantıları yapıldı. Amerika'daki canlı yayın ekibine de sık sık bağlanılarak gelişmeler ve geziye katılan gazetecilerin izlenimleri ve yorumları aktarıldı. CHP adına telefonla proğrama bağlanan Onur Öymen'di.

Aynı saatlerde NTV'de, bir rastlantı sonucu, zaten Can Dündar'ın olağan haftalık "Neden" adlı proğramı vardı. Tabii ki bu haftaki konusu Amerika gezisiydi. İki stüdyo konuğu vardı. Birisi CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, diğeri bir öğretim görevlisiydi. Bunun dışında telefonla diğer konuklarla da bağlantılar yapıldı. Onur Öymen gezinin başarısızlığı konusunda attıkça attı. Bir ara Amerika'ya bağlanıldı ve geziyi izleyen gazetecilerin yorumları alındı. Tabii ki anlatılanlar Onur Öymen'in söyledikleriyle hiç bağdaşmıyordu. Onu adeta yalanlıyorlardı. Onlar konuşurken Onur Öymen'in yüzünde müthiş bir alaycı gülümseme oluştu ve konuşmaların ardından beklemeden kendisine söz verildi. Alaycı ve imalı gülümsemesini devam ettirerek;

"Yani açıkcasını söylemek gerekirse şu soruyu kendi kendime sormak istiyorum. Acaba bu arkadaşlar orada bu izlenimleri edindikleri için mi bu kadar ılımlı mesajlar veriyorlar? Yoksa bu kadar olumlu mesajlar verecekleri için mi sayın Cumhurbaşkanı'nın uçağına davet edilerek götürüldüler?" dedi.(1)

Onur Öymen, kendini inkar edemeyeceğine göre, tabii ki ikinci şıkkın doğruluğunu yüz ifadeleriyle yansıtmaya çalışıyordu.

Onur Öymen'e, doğal olarak, muhataplarının cevap vermesi gerekir.Ama ben yeri gelmişken, yazılarımda da değindiğim gibi, Türkiye'de uygulanan bayağı ve seviyesiz siyaset geleneğine yeniden değinmek istiyorum. Çünkü geri kalmışlığımızın en önemli sebeplerinden biri budur. Bizim siyaset geleneğimizde gerçeklere pek yer yoktur. Önyargılar ve demogoji her şeye hakimdir. İktidar, muhalefet ne söylerse söylesin, yanlıştır. Muhalefete iki koyun versen bile güdemez der ve çaktırmadan partizanlık yapar. Yani kendine çalışır. Muhalefet ise iktidar ne yaparsa yapsın hep kötüdür ama iktidara geldiğinde kendisi de aynı şeyleri yapar. Kısacası ortada bir münazara oyunu oynanır. Bu oyunda, üstlenilen role göre, gerekirse sütün gerçekte siyah olduğu bile savunulabilir!

Oysa gerçek demokrasilerde bir hizmet yarışı söz konusu olmalıdır. Muhalefetin uyarıları göz önüne alınmalı, iktidarın da doğru yaptığı şeyler desteklenmelidir. Yani karşılıklı yardımlaşmayla yanlışlar asgariye indirilmelidir.

Olayımıza gelecek olursak Onur Öymen yılların diplomatı. Tecrübeleriyle ve birikimleriyle konusunda tam bir uzman kişi. Zaten bu kişiliğiyle kendisini ilgili proğramlara davet ediyorlar. Eski siyaseti takip etmekte israr eden partisinin angajmanıyla kazandığı bütün değerlerini bu yolda heba etmesi doğru mudur? Ben şahsen Onur Öymen'i dinlerken yılların diplomatı Onur Öymen olarak değil, demogojide Deniz Baykal'ı bile geride bırakmış CHP'li Onur Öymen olarak dinliyorum.

Ve bu konuda örnek bir kişilik; yine siyasetçi, yine diplomat ve yine CHP'li: Şükrü Elekdağ. Onu dinlerken zerre kadar kuşkuya düşmüyorum. Çirkin siyaset uğruna kişiliğinden hiç taviz vermiyor. İnandığı doğrular neyse onları söylüyor.

Teşekkürler Şükrü Elekdağ. Umarım CHP'ye de sizin gibi siyasetçiler hakim olur ve CHP'yi bugünkü içine düşmüş olduğu karanlıktan kurtarır, güçlendirir ve demokrasimize yeniden denge getirir.


(1) www.ntvmsnbc.com/ntv/metinler/neden/20080108.asp