Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Nisan '16

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Onurlu suçlular-2

Onurlu suçlular-2
 

Ben size demiştim efendim. Yazacağım ve yazdıklarımı sarayın en güzel ve topluma en çok hitap eden yerinde anlatacağım demiştim. Beni dikkate almadınız. Hatta biraz küçümsediniz. Küçük düşürdünüz beni. İki hafta önce karşınıza dikilip beni kodese gönderin dediğimde beni tımarhaneye kapattınız.

Lütfen gülmeyiniz ve beni dinleyiniz. Kapattığınız tımarhaneden kaçtım ve biraz içsel sıkışmadan sonra sarayın kapısına varabildim. Sonrasını hatırlayamadım. Lütfen hatırlamam için biraz su ve zaman veriniz. Çok teşekkür ederim efendim. Ah Hakim Beycim! Aslında şu toplumsal yozlaşmış adalet sisteminin savunucusu olmasanız ve uyduruk kitaplarla yargıyı köreltmeseniz sizinle dost bile olabiliriz. Konuyu karıştırmak istemiyorum. Su için teşekkürler. Zaman ve su beni kendime getirdi. Şimdi hatırladım olanları. Efendim sarayın kapısının önünde dikildim ve beklemeye başladım. Neyi beklediğimi bir süre ben de anlamadım. Acaba ölümün yakınıma gelmesini mi bekliyordum? Hayır hayır hayır! Yine o buhranlı zamanlara dönmeyecektim. Ben onurlu bir vatandaştım ve onurumu kurtarmak için yazdıklarımı sarayın en güzel köşesinde toplumla paylaşacaktım. Efendim hemen sarayın güvenliğine koştum. Kibar bir beyefendi gibi derdimi anlattım. Gülmeye başladı. Yazdıklarımın nerde olduğunu sordu. Ben biraz şaşırdım. Azıcıkta korktum. Kağıt parçalarını cebimden çıkarmak için elimi cebime soktum fakat sayfalar yok olmuştu. Bana deliymişim gibi baktı efendim. Sizce ben deli miyim? Tımarhanede yazdım ve sarayda okumak istedim. Yazdıklarım çıkmayınca, adam beni aşağılamaya çalıştı. Neredeydi bu kağıt parçaları. Ne için gülüyorsunuz. Ben ne yaptım şimdi. Efendim ben o sayfaları karalayana kadar neler çektim. Hatta bana yazmak için kağıt vermediler ve ben tuvalet kağıtlarına yazdım. Gülmeyin diyorum size. Zekam ve ustalığım bana saygı kazandırmalı. Saygıyı hak eden bir yazara gülmemeli, önünde ceketinizi iliklemelisiniz. Neyse konumuzu bölmeyelim. Kağıt parçaları ortaya çıkmayınca adam beni deli sandı. Hemen kimlik sormaya, kuşkulu bir şekilde bana bakmaya başladı. Yavaş yavaş oradan uzaklaşmaya başlamıştım ki çevremi bir anda yaklaşık yirmi kişi sardı. Yazdıklarımı bulamadığım için bu kadar sinirlenmelerine gerek yoktu. Korktum ve yazdıklarımı bulmak umuduyla elimi bir kez daha cebime soktum. Efendim ben elimi cebime sokunca içlerinden birisi "Silahı var, silahı var. Terörist bu" diyerek çevredekileri uyardı. "Silahını yere bırak" diyerek koro halinde bana seslenmeye başladılar. Ben de kurşun kalemimi çıkarttım. Hemen bize doğru gönder dediler. Ben de onlara gönderdim. Kalemin dans ederek yanlarına ulaşmasının ardından silahlarını indirdiler. Yüzlerdeki korku ifadesi gülümsemeye dönüştü. Vay be kalem bu kadar tehlikeli bir silah mıymış? İçlerinde en uzun boylu biri ve sıska ikincisi "Bu aptalın teki. Terörist falan değil" diyerek diğerlerini sakinleştirdi. Sonra polisler yanıma geldi ve yaka paça beni karakola götürdüler. Karakola götürdüler, sonra savcıyı ziyaret ettik ve şimdi tekrar karşınızdayım. Efendim lütfen bu kaosun içinde beni kodese gönderin. Yahut serbest bırakın ve vazifemi tamamlayayım. Lütfen beni tımarhaneye kapatmayın. Çünkü deli değilim. Sadece ve sadece vazifem gereği saraya gittim. Bugün beni affederseniz, daha sonrasında size terfi aldırabilecek bir suçlar karşınıza geleceğim. Dürüstlük ve doğruluk için toplumu teşvik, alenen halkı galeyana getirmek falan filan. Yani anlayacağınız terfi bile alabilirsiniz.

Hakim:

Sanık dinlendi ve  hastaneden gelen raporlar dahilinde kişinin yoğun bir rahatsızlığı olduğu tespit edildi. Sanığın ruh hali iyileşinceye kadar Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine yatırılmasına karar verildi. Kişi topluma uyum sağlayabilecek yapıya ulaştığı vakit serbest bırakılmasına karar verildi.

 
Toplam blog
: 28
: 399
Kayıt tarihi
: 10.07.11
 
 

Uzmanlık alanım yazmak ..