Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ağustos '10

 
Kategori
Güncel
 

Onursal başkanlık üzerine

Onursal başkanlık üzerine
 

Sabih Kanadoğlu


Ben, her şeyi bildiğini sanan bazılarının (özellikle gazeteciler, isminin önü kalabalık kısaltmalarla dolu akademisyenler ve üst görevlerde bulunmuş emekliler) her konuda fikir yürütmelerini biliyor, anlıyor ve hatta çözümlüyorum ama; ortalama insanımızın, bu “birkaç özelliği ile homojen” kişilerin söylediklerine değer vermesine, “teslim” olmasına, o sözlerin ateşli savunuculuğunu yapmasına akıl erdiremiyorum.

Üstelik de bunlardan bazılarının kendilerini hâlâ görevde sanıp beyanatlar vermesi ve bu beyanatlara, çamura yatmaya dünden râzı demokrasinin kurallarıyla gelen siyasîlerin, “kurtuluş reçetesi” olarak sarılmaları ve bu reçeteleri somuta kanalize ederek gerekli yerlere “kapatma, alınan kararı bozma” muhtevalı başvurularda kullanmaları gerçekten anlaşılmaz.

Onursal Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu üzerine birkaç cümle

Sabih Kanadoğlu. Temmuz 1984’te Yargıtay üyeliğine seçilmiş. Kendi aralarında “oylaşma” sonucunda iki kere Yargıtay Büyük Genel Kurulu’nca Yargıtay On Birinci Ceza Dairesi Başkanlığı’na seçilir. Sonrasında da mütevefa Ecevit’in seçilmesi konusunda “en büyük hatam” dediği Ahmet Necdet Sezer tarafından Ocak 2001’de, Yargıtay Büyük Genel Kurulu’nun gösterdiği adaylar arasından (Kendi isteği ile emekli olan selefi Vural Savaş’ın boşalttığı) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na seçilir. 20 Mayıs 2003’te “yaş haddi”nden emekliye ayrılır.

[ Dipnot-1: Bazı üst görevlerdeki “yaş haddi”ni de anlamakta zorlanıyor insan. Açın bakın bazı devletin üst kademelerinde görev yapmış gelmiş geçmiş makam sahiplerine, çoğu “yaş haddi”ne kadar makamlarından ayrılmamışlardır. Res’en emekliye ayrılan yok gibi. Tecrübe sahibi olarak kılavuzluğuna güvenirlilik mi bunun sebebi, yoksa “mevzi”yi terk etmeme düşüncesi mi? ]

Buraya kadar anormal olan bir durum yok zâten. “Curcuna” asıl bundan sonrasında başlar. Emeklilikten sonra Yargıtay Onursal (fahrî) Cumhuriyet Başsavcısı sıfatıyla Sabih Kanadoğlu emekliliğin tadını çıkarmak ya da tecrübelerini kaleme dökmek yerine, (Sahasında yazar olarak da velût değildir. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Hukuku adlı bir eseri vardır bildiğim) yürütme ile muhalefet arasında çıkan ve yargıya taşınan ya da yargıya taşınma aşamasındaki her “pürüz”de gayriresmi Sabih Kanadoğlu “tek danışılan” olmuştur. Elbette aynı konuda akademisyen hukukçular da kayde değer çok söz söylüyorlar. Ama sanki “gizli bir el” devamlı ibreyi Sabih Kanadoğlu’ndan yana gösteriyordu. Kanal kanal davet edilişler, söylediği sözlerin sekiz sütuna manşet oluşu, 6 yıl önce emekli birini hâlâ “otorite” gibi kabul edilmesine yol açıyordu.

Bunun en somut ve en yankı uyandıranı “367” krizi sırasındaki söyledikleriydi.

[ Dipnot-2: Yeri gelmişken şu “onursal =fahrî” kavramına da bir açıklık getireyim. TDK’da onursal kelimesi karşılığında şunlar yazıyor: Saygı için verilen veya övünç için kabul edilen başkanlık, üyelik, doktora gibi unvan.

Resmî hiçbir statüsü yok. Fahri hemşehrilik, fahri doktorluk, fahrî başkanlık gibi. Meselâ kanarya meraklısı biri uzun yıllar Kanaryaseverler Derneği’nin başkanı olsun. Başkanlığı bırakınca yönetim ona “onursal başkan”lık verebilir. Daha özele ineyim: Ben bir zamanlar öğretmenlik de yaptığım Tekirdağ’ın bir köyünden evliyim. Ne zaman köye gitsem (öğrencilerimin dışındaki) küçük büyük herkes bana “enişte” der. Bir bakıma ben de o köyün “onursal enişte”siyim. ]

Son söz: Kendisine “onursal başkanlık” verilen bir kişinin herhangi bir konuda yaptığı açıklamalarının resmî tarafı yoktur.Hürriyet gereği düşündüklerini yazar ve/veya medya aracılığıyla açıklar. Hepsi o kadar.

Özellikle kafa karışıklığına meydan vermemek için önemli (üst bürokrasiden emekli olanlar) mevkilerde süresi dolanlar birtakım sivil toplum kuruluşlarının içinde yer almak yerine siyasi çizgisine yakın partilere girmeli ve fikirlerini cesurca (saflarını netleştirerek) savunabilmelidir. Çünkü ortalama insan, (mesela Onursal Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu denince) bu kişieri hâlâ görevde sanıp söylediklerini ciddiye alabiliyor.

 
Toplam blog
: 300
: 1022
Kayıt tarihi
: 13.06.10
 
 

Tarih, edebiyat, şiir, dil ..