Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Mart '11

 
Kategori
Güncel
 

Operasyonlarda çanları kim çalıyor?

Operasyonlarda çanları kim çalıyor?
 

Uluslararası basın başarı ödülü sahibi gazeteci Nedim Şener’in, devletteki gizli yapılanmaları ortaya çıkaran kitaplarıyla bilinen gazeteci Ahmet Şık’ın ve muhalif yazılarıyla sıkı bir izleyici kitlesi edinen Odatv yazarları hakkında verilen tutuklama kararları, artık ülkemizin bir yol ayrımına geldiğini kalın çizgilerle ortaya koyuyor. 

AKP hükümetinin bu son tutuklamalar karşısında “yargının işi, ne yapabiliriz?” söylemiyle topu taca göndermek istemesi, kimseyi ikna edemedi. 

Çünkü kendisine yoldaşlık, yandaşlık yapan pek çok gazeteci dâhil basının ve medyanın ezici çoğunluğu, bu son tutuklamaların basın özgürlüğüne indirilen son derece ciddi bir darbe olduğu fikrinde birleşti. 

İki büyük kentte alana çıkan gazetecileri, ülkemizin dört bir yanında basın açıklamalarıyla tepkisini haykıran yerel gazeteciler izledi. 

Oluşan tepki iklimi, basın içinde dillendirilemeyen ya da ertelenen endişeleri açığa çıkarma konusunda itici bir güç oluşturdu. 

Geciken sorular ardı ardına sorulmaya başlandı: 

“Esas dava neden bu kadar geciktiriliyor?” 

“Devletin içindeki katiller ve gizli örgütler kayırılmak mı isteniyor?” 

“Hala hesaba çekilmeyen resmi görevliler dururken, hangi gerekçelerle basın mensupları hedef seçiliyor?” 

“Araştırmalarıyla faili meçhul cinayetleri açığa çıkaran gazetecileri, bu suçu işlediği iddiasıyla yargılanan tehlikeli devlet görevlileriyle aynı cezaevine koymak onların canına kast etmek anlamına gelmiyor mu?” 

Son tutuklamalar daha önemli bir konuyu da tartışmaya açmış oldu. 

Polis ve yargı üzerinden yürütülen soruşturma ve tutuklamalar, acaba ne kadar AKP hükümetinin bilgisi dâhilinde gerçekleşiyor? 

Bir takım muhalif yazarların cezaevlerine tıkılmasından hoşnut olduğu varsayılan AKP hükümeti örneğin bu son “operasyon”dan haberli miydi? 

Örneğin Başbakan’ın danışmanları iki örnek gazetecinin tutuklanmaları halinde basındaki “sadık koro”da ciddi çatlaklar oluşacağı uyarısını yapmışlar mıydı? 

İddialar polis ve yargı içindeki “cemaat” yapılanmasının artık bazı operasyonlar için hükümetin icazetine gerek duymadığını dile getiriyor. 

Bu iddiaları güçlendiren delillerin, sorgu sırasındaki sorulan sorularda saklı olduğu öne sürülüyor. 

Ergenekon yapılanmaları ve faili meçhul cinayetler konusunda özgün çalışmalara imza atan yazar Ahmet Şık’ın avukatı Akın Atalay’ın Savcı Öz’le yaptığı görüşmeden sonra yazdıkları da bu iddiaları destekler nitelikte. 

Savcı Öz, Avukat Atalay’a “Ahmet Bey'in de ismi var mı yok mu dikkat etmedim, emniyet bizden talep ediyor, biz de çoğu zaman olduğu gibi imzalayarak mahkemeye havale ediyoruz." demiş. 

Yani polis ne istiyorsa “eyvallah” deniyormuş. 

Gazetecilerin avukatları tutuklanmaya neden olan süreci anlatırken, özellikle “cemaat” üzerine yazılan kitaplar üzerine odaklanıldığını vurguluyorlar. 

Savcıların “cemaat”i kastederek sorduğu kimi sorular şu şekildeymiş: 

“Bu kitabı Ergenekon istediği için mi yazdın?” 

“İmam’ın Ordusu kitabını kimin emriyle yazıyordun?” 

“Anayasa değişikliğini etkilemek amacıyla ‘Haliç’te Yaşayan Simonlar’ kitabını yazan Hanefi Avcı’ya ne tür yardımlarınız oldu?” 

Ağırlıkla “cemaat”e yönelik eleştirel yayınlar mercek altın alınmış.. 

Tuhaf olan “cemaat”i eleştirenlerin, bu amaçla kitap yazanların “terör örgütü üyesi” diye yaftalanması ve tutuklanması.. 

Acaba AKP hükümeti muhaliflerin sesini bu derece kısmayı hedeflemiş miydi? 

İddia edildiği gibi, yargıda ve poliste örgütlü yapılarıyla operasyonlara imza atan “cemaat” mensupları artık hükümeti saymıyor mu? 

Bu iddialar “cemaat” ve hükümet dâhil herkes için, her kurum için vahimdir. 

AKP hükümeti bu iddiaların yarattığı dehşet ortamını uzun süre devam ettiremez ve bunun gölgesinde kalamaz. 

AKP hükümeti bir an önce hukuka ve güvenlik birimlerine olan güveni geri getirecek düzenlemeler ve idari “operasyonlar ” için harekete geçmelidir. 

Ya da mevcut hukuk işleyişinin, basın özgürlüğünde olduğu gibi “ABD’den bile iyi” çalıştığını söylenmeli ki, iddiaların gerçekliğini tam olarak anlaşılsın. 

 
Toplam blog
: 152
: 700
Kayıt tarihi
: 17.07.08
 
 

Trabzonluyum ve bu kentte yaşıyorum. Kamuda inşaat mühendisi olarak çalışıyorum. Resmi görevimin..