Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Kasım '08

 
Kategori
Dostluk
 

Öpüşmeyelim

Öpüşmeyelim
 

Öpmek ,öpülmek duygularımız.


25/11/2008

ŞAPUR ŞUPUR ÖPÜŞMEK

Cinsellikle ilgisi olan aşk öpücüğünden değil, kültürel anlamda öpüşten bahsetmek istiyorum.

Şüphesiz sevgi, saygı ve seni seviyorum anlamını taşıyan bir gösterge olan öpüşme tarihler boyu süregelmiş duygularımıza tercüman olmuştur. Merhaba derken, güle güle derken birbirimizi öperiz. Her ülkenin de bu hususta kendine has adetleri vardır şüphesiz. Bazı ülkelerde yanaktan üç kez bazılarında iki kez öpüşme gibi.

Bu masumane sevgi göstergesi içsel bir duyu olduğu kadar günümüzde bulaşıcı hastalıkların yayılmasında da büyük rol oynamaktadır ne yazık ki. Elbette hiç öpüşmeyelim demeye hakkım yoktur, sadece tıp doktorlarının tüm ikazlarına ve anlatılarına kulak verip biraz dikkatli davranmaya birbirimize bu hastalığı bulaştırmamaya itina etmeliyiz diye düşünüyorum. Günümüzde grip salgının üst düzeylerde seyrettiğini hepimiz biliyoruz.

“GRİP
Bir tür virüsün <ı>(influenza virüsü<ı>), solunum yollarına yerleşip, burada çoğalarak neden olduğu, hastanın hapşırması ya da öksürmesi sonucu başkalarına geçen, bulaşıcı bir hastalıktır. Virüs, vücuda girdikten 1-2 gün sonra hastalığın belirtileri görülmeye başlar. Yerleştiği yerde çoğalmaya başlar. Daha sonra başka yerlere de yayılır ve bütün vücudu etkiler.”

Geçtiğimiz Pazartesi günü partide genişletilmiş Kadınkolu toplantımızda bu içsel sevgi gösterisi sebebiyle en az 80 bayan arkadaşımla öpüştüm bende. Sevmek ve sevilmek şüphesiz ki duyguların en güzelidir. Oldukça sağlıklı bünyeye sahip kadınım. Hayatım boyunca çok az hastalanmışımdır Öyle ufak tefek ağrılara da pabuç bırakacak bir kişiliğim yok. Bu durumum belki rahmetli babaanneciğimin küçükken ben ve kardeşimi çok iyi beslemesinden ileri geliyor. “Hiç unutmam soğuk kış günleri her sabah birer kaşık balık yağı arkasından da bir kaşık portakal suyu içirirdi bize. O zaman iğrenç bir şey gelirdi bize bu ama ıklasak ta, zıplasak ta içmeye mecburduk. Evde Trabzon yağı ile yapılırdı tüm yemekler ve hormonlu denilen musibete banılmış gıdalar yoktu o tarihlerde.”

Belki de senelerdir yalnız yaşamış olmanın, naz yapacak kimsemin olmayacağına alışkın olmamın bedeli de diyebiliriz buna. Her neyse sözü fazla uzatmayayım. Pazartesi eve döndüğümde yine çok sağlıklı ve aktiftim. Ahh ah! Çarşamba günü, işte her şey o gün halsizlik ve ateş ile başladı bende. Hastalanacağımı hissederek hemen doktora gidip gerekli ilaçları aldım. Bu güne dek demek oluyor ki 6 gündür hastalıkla boğuştum. Vücudumda çeşitli yerlerde kas ağrıları sabahlara kadar uyutmadı beni. Ateşim pek olmadı sayılır sadece titreme üşüme çektim. Her öksürükte ciğerlerimin dağıldığını sandım. Bu arada kendimi biraz iyi hissettiğimde bilgisayarın başına geçip bloktaki diğer arkadaşların yazıların okudum. Öğretmenler günü için yazı yazmaya çalıştım. Hastalık yatak istirahatı isteyen bir hastalık olduğundan yatmaya, dinlenmeye çalıştım ve bol bol siyasi, sosyal içerikli haberleri izledim. Bunlardan çeşitli notlar aldım onları ilerideki yazılarımda işleyeceğim. Şu andaki durumuma gelince henüz iyileşemedim ve sırtım çok ağrıyor, öksürükler devam ediyor. Bunları yazmamın nedeni benim başıma gelenler sizlerinde başına gelebilir. Kendimizi ve başkalarını koruma adına mümkün olduğunca selamlaşmalarımızı tokalaşarak yapalım. İyice iyileşmeden de dışarıya çıkmayalım. Sevgili arkadaşlarım ve okurlarım, hastalıksız sağlıklı günler dileklerimle sevgiyle kalın.

 
Toplam blog
: 375
: 801
Kayıt tarihi
: 30.04.08
 
 

İstanbul Kadıköy doğumluyum. Herhangi bir menfaat grubuna bağlanmadan, açık fikirli, dürüst, önya..