Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mart '08

 
Kategori
Sinema
 

Orada değilim, değilsin, değiliz...

Orada değilim, değilsin, değiliz...
 

Bob Dylan'ın hayatından kesitler sunan I am not there / Orada değilim ' i anlamak zor. Filmi sevmek, takip etmek, alıştığımız klişelere oturtmak zor. Bir başı, bir sonu, düzenli akan bir hikayesi yok.

Bir dakika, Bob Dylan'ın hayatını izlemiyor muyuz? Başka nasıl bir film izleyebilirdik ki ?

Filmde Bob Dylan 6 ayrı oyuncu tarafından canlandırılıyor. Bu oyuncuların bir tanesi zenci bir çocuk ve bir diğeri ise bir kadın. Hem de çok sevdiğimiz bir kadın ; Cate Blanchett. Birbirinden farklı yaş, cinsiyet ve ırklara sahip oyuncuların seçilmesinin sebebini, gerçek sanatçının dini, ırkı ve cinsiyeti olmadığı ya da olmaması gerektiği metaforu üzerinden düşünebiliriz belki de. Nitekim Bob Dyalan'da hiç bir zaman yerleşmemiş, bir kaba dolmamış, hep akmış, akmış... Geçtiği hiç bir durağa tekrar uğramamış gördüğümüz kadarıyla.

Dylan'ın akıp giden hayatını, tutunamamasını, sendikacılıktan evangelist kilisesine, country müzikten rock'n roll'a geçişini izlerken, oyuncular sürekli değişirken, zaman makinesi ile ileri gidip gelirken elbtee başımız dönüyor. Dylan'ın kafasının karışıklığı, dumanı, gizemi ve enerjisi en nihayetinde izleyiciye de geçiyor. Belli bir noktadan sonra filmi anlamaya ve alıştığımız film normlarına oturtmaya çalışmayı bırakıp olduğu gibi kabul etmeye başlıyoruz. Filmi sevme ya da terk etme eşiğini geçip de olduğu gibi kabul ettiğimiz noktada Dylan'ı da kabul ediyoruz. Alıştığımız, bildiğimiz hiç bir sanatçıya benzemiyor o. Özel bir sesi yok ve bir şair mi yoksa müzisyen mi olduğu hakkında kesin yargılara varmakta zor. Hangi tür müzik yaptığını söylemek zor. Ama çalan şarkının bir Dylan şarkısı olduğunu anlamamız hep çok kısa süre alıyor.

Daha önce erkek karakterleri kadın rollerinde izlediğimiz olmuştu. Ama özellikle bir otobiyografik filmde bir kadın oyuncunun yaşayan bir efsaneyi canlandırması alışılagelmiş bir durum değil. Cate Blanchett'in oyunculuğu sadece karşı cinsi canlandırdığı için çekimler boyunca çok konuşuldu. Filmi izleyince görüyoruzki Blanchett'in canlandırdığ karkater hikayenin merkezinde ve harika bir performansla diğer beş Dylan karakterinden rol çalıyor. Yinede ben, be filmi her düşündüğümde aklıma çok genç yaşta kaybettiğimiz Heath Ledger gelecek. Ledger'ı Dylan'ın nispeten zengin, evli ve yerleşik zamanlarını oynayan bir oyuncu olarak izledik. Ve bu kadar yönlü bir oyuncunun bu kadar erken göüp gitmesi filmin melankolik havasını daha da arttırmış. O kadar ki zaman zaman kendimi Dylan'ın ve Ledger'ın trajedisi arasında hissettim ve duygularım karmakarışık oldu.

Daha önce sinemaya gidip de bir film değil de, bir şiir seyretmediyseniz hiç, "Orada değildim" i kaçırmamanızı tavsiye ederim. Şiiri, müziği ve Dylan'ı seviyor olabilirseniz. Biyografik filmler ilgi alanınıza giriyor olabilir. Yine de bu filmi beğeneceğinizi iddia edemiyorum. Çünkü kendinizi bırakmak, bırakmak ve bir balon gibi hafifleyip uçup gitmek gerekiyor. Başka türlü olmuyor...

Bu harika film için yönetmen Tom Hayness'i ellerinden, Bob Dylan'ın gözerinden, Cate Blanchett'i ise dudaklarından öpüyorum.

K.

 
Toplam blog
: 295
: 733
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Bugün ölseniz mesela, ya da hafifletelim biraz hadi, bu giriş çok karamsar oldu. Bugün ortadan kay..