Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ağustos '11

 
Kategori
Blog yazarları tartışıyor!
 

Orada kimse var mı? Hişşşş!… Sessizlik!

Orada kimse var mı? Hişşşş!… Sessizlik!
 

O günleri anlatan çok şey var. Ama ANLATMAYAN çok daha fazla! İşte bu fotoğraf da anlatılmayanladan!


O gün doğan çocuklar bu gün, eğer başlarına başka bir bela gelmediyse 12nci yaşlarını dolduruyor. Yani 13üncü yaşlarından gün almaya başlayacaklar. Onlar ve aileleri için buraya kadar güzeldi. İşin kötü yanı; eğer tedbir almamakta direnirlerse buradan sonra başlıyor. Baştan söyleyeyim: İstatistik kötü bir bilim. Çünkü, haince sayılar üretmeyi mümkün kılan metotlar içeriyor.

LAFI UZATMADAN SADEDE GELELİM:
1999 depremi sonrasında TV’lerde ve gazete sayfalarında yorum yapan birçok deprembilimci: “Bu deprem bizim için önemli bir uyarıydı. 50 yıl içerisinde buna benzer, hatta daha büyük bir deprem olma ihtimali çok çok yüksek! Bu sefer 10 binler öldü ama, yeni bir depremde başta İstanbul olmak üzere bütün Marmara’da 100 binler ölebilir!” dedi. Verilen 50 yılın 12 yılı geçti! Kaldı 38 yıl. Ama azalmayan (hatta artan bir şeyler de var) O gün 50 yıl içinde olma ihtimali neyse, şimdi 38 yıl içerisinde olma ihtimali aynı! Sadece 50 ye değil 38 e böleceğiz. Yani daha büyük bir sayı çıkacak! (Ne hain bir oran değil mi?)

Gelelim yoruma: Ben bu yorumu duyduğumda; “Hadi ordan! Deprem, yüzbinlerce kişiyi öldürür müymüş!” diyerek uzmanların yorumunu küçümsedim. Ne de olsa o güne kadar, yüzbinlerce kişinin öldüğü bir deprem görmemiştim. Buna güvenerek uyarının abartılı olduğunu düşündüm. Hatta hiç ciddiye almadım.

Ama deprem bu! Öyle adamın lafını ağzına tıkıp bir de susuz yutturuyor ki sormayın! Birkaç yıl geçmedi, Endonezya’da bir deprem oldu! Vay anasını! Dedirtti. İşte o zaman kafamıza dank etti! Daha doğrusu DANK etti sandım.

DANK etmeyi filan unuttuk! Kimsenin umurunda değil! TIN bile yok. Argo ifadesi ile; “TIN TIN!” Kafalar yerinde duruyor ama sanırım beyinler, tehlikenin farkına varıp kelleden tüymüş. O yüzden koca kafamızdan, boşluğun güçlendirdiği kalın bir “tın” sesinden başka bir şey çıkmıyor. (Ama bu tın, o tın değil!)

Kader tecelli ettiğinde bir de bakarız, o koca kafamız, iki kiriş arasında kalmış, kulaklarımız birilerinin; “Orada kimse var mı?” diye bağıran sesini arıyor! Şanslıysak önce bir hışırtı, ardından “Sessizlik beyler!” diyen birileri, belki bir kurtarma köpeğinin hırlaması...

O sesin nasıl bir şey olduğunu sormayın. Sorulması hiç de hoş olmayan daha çok soru var: Üst üste atılmış cesetler ile dolu, kokuşana kadar kapatılmayan çukurların sebebini bilir misiniz? O çukurlarda cesetlere basa basa çocuklarını, eşini, annesini arayan insanların neden ağlamadığını sorabilir misiniz? Ağlamaktan kurumuş gözleri ile yalvaran bakışlara istediklerini verebilir misiniz?

Veremezsiniz!

Onlar sadece cesetlerini aradılar. Eşlerinin, çocuklarının ya da annelerinin cesetlerini. Bazıları cesetlerine bile kavuşamadı! Yer kabuğunun değil, insanlığın çatlama anıydı o an. Birkaç saniye yada birkaç dakika sürmesi bir şey fark etmiyor. Bazıları için halâ devam ediyor!

İşte, asıl deprem bu!
Marmara’nın başı sağ olsun!
Kalanların başı sağ olsun!
Hepimizin başına DANK etsin!

Murat SEVGİ

______
1999 Depremi ve akıllardan giden bazı sahneler:
http://www.facebook.com/media/set/?set=a.275270557416.144048.679942416&l=18bf5e53e6

Murat SEVGİ, "Uyanııın!", 17 Ağustos 2008
http://blog.milliyet.com.tr/Uyaniiin___/Blog/?BlogNo=126356

"Ha Haiti ha Türkiye", 19 Ocak 2010,
http://blog.milliyet.com.tr/Ha_Haiti_ha_Turkiye/Blog/?BlogNo=224815

Not: Ölümlerden sorumlu toplam 6 bin 286 katilden (tek başına 195 ölüm ile) en kıdemli katil, cinayet başına 14 gün ceza çekti ve katliamın yıldönümünden birkaç gün önce özgürlüğüne kavuştu! Artık, o da diğer katiller gibi sokaklarda. 

 
Toplam blog
: 370
: 1092
Kayıt tarihi
: 10.07.08
 
 

1969 doğumlu. Tasarımcı, endüstriyel otomasyon sistemleri için yazılım geliştiriyor. Yüksek öğren..