Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Şubat '08

 
Kategori
Eğitim
 

Orası çoğunluk!

Orası çoğunluk!
 

okul yolu...


Dün akşam, evde televizyon kumandası kavgası yapacağım kimse olmadan biraz eğlence, biraz dinlence için kanal kanal dolaşmaya başladım. Hiç de bilmiyordum ülkemin gerçekleriyle bir kez daha karşılaşacağımı…

Önce Kürşat Başar’ın sofrasına konuk oldum. Arada bir İstanbul geçti ekrandan. Sinemadan, aktörlerden, oyunculuktan konuştular. Yemekleri de afiyetle yediler. Afiyet olsun.

Ardından Yaşamdan Dakikalar’da biraz traji-komik güldüm. Çelişkilerine ve renklerine hayatın, gündemin.

Sonra Cem Yılmaz eve konuk oldu, yanında Mahzar Alanson; küçük bir sihirle. Kavak Yelleri’ne inat, Kurtlar Vadisi’ne inat…

Vakit boşa geçiyor derken; sunumuna, konuşmasına ve hitabına hayran olduğum ve her gün de izlesem bıkmayacağım Mehmet Ali Birand, 32. Gün’de üniversitelilerle tartıştı. Mikrofon bir ona gitti bir buna. Oradan oraya atışıldı. Güzel söylevler de varken saygısızlıklar da vardı Türkiye’nin sözde ve şişirilmiş gündemini tartışırken. Sonra en üstleri kalktı biraz hukuktan konuştu ardından dinin gereklerini yapmanın öğretilmesini yanlış buldu, büyük alkış aldı.

Cevaben birisi; alkışlayan kesmi karşısında bulduğuna şaşırdı, diyecek söz bulamadı. Sonra üstüne üstlük; maganda sıfatını yapıştırdı. Son noktayı öyle bir yerden alıntıyla koydu ki, güldüm: ‘Galileo’nun dediği gibi Dünya dönüyor!’ Ama kimse diyemedi ki; ‘Korktuğumuz da o ya; dünyamız sizin elinizde dönüyor’

Derken, programın başında aklımda çakmak taşı gibi çakan düşünce tekrar belirdi; ‘Sözde ve şişirilmiş gündem her yerde’.

Kendime gelmemi ve kendimi bulmamı Siyaset Meydanı sağladı. ‘Ben yaptım, biz yaptık, biz hizmet ettik’ diyerek bağlanan sözde temsilcimizin yaptığı haricinde hiç siyaset yoktu. Saf duygularla, kendi dünyalarının eksiklerini tartıştılar. Hiçbiri türbana karşı değildi, zaten dertleri de değildi. Zaten üniversiteye kadar gelmenin zorluğunu içine sindirmişti, biraz da imkansızmış gibi konuştu bazısı.

Biz’i Biz kurtarırız’ derken öğretmenlerine serzenişte bulundu. Zorunlu görevini bitiren gidiyor diyerek, belki de geçen seneki Bursalı, İzmirli, Aydınlı hocasına.

Ve ben, yüzüme bir daha çarpan tokatla, sınıfımda, doğuda görev yapmam diyen öğretmen adayı (?) arkadaşlarımın varlığından utandım. Boğazım düğüm düğüm oldu.

Başlık bile bulamadım yazdıklarıma, sadece üzüldüm. Zorunlu görev mi? Niçin? Orası gurbet mi? Kocaman bir ayıbımız varken, hem de tümümüze yapışmış bir illetken bu ayıp, biz hala türbandan, 301’den, özgürlüklerden, vakıflardan, AB’den bahsediyoruz. Eğitim hakkıymış!

Azınlıkmış!

Orası çoğunluk; azınlık görünse de.

 
Toplam blog
: 70
: 1093
Kayıt tarihi
: 27.01.08
 
 

Çok da eskilerde olmayan bir tarihte doğdu. Kulağına ismini fısıldadılar: İsmail. İsmini büyüyünc..