- Kategori
- Şiir
Ordinaryus hicviyesi
Hoca zannederler, koştururlar peşinde
Unuttun hakkı sen, onunda divanı var
Enaniyet had safha, eşek kalmadı yaşında
Babamız para mı basıyor, ordinaryus davar
İki dirhem not verir, tanrı oldum sanırsın
İşkence etmez tanrı, en fazla cana kıyar
Espri yapmayı bilmez, sadece sen gülersin
Burnu kaf dağlarında, utanır görse hıyar
Soru sorar her telden, cümleleri bitişik
Sınav yapar şifreli, çözemez hoca hacı
Biri çıkıp da sorsa, ne diyosun değişik ?
Sittin sene geçirmez, diplomalı hıyarcı
Saltanat devrindeyiz ya, sende sultan Murat’sın
Ben de sanki bölümde, hicveden bir Nef’i
Kızlar çekici bulur seni, halbuki at suratsın
Cümlelerim yetmiyor, gelmiyor sana kâfi
Soru sormak isteyeni, arkasından koşturur
Havalardan bakar, yaratılmış bir cana
Haftada üç gün gelir, ikisinde boş durur
Ters çevirip döndürsen, benzer patlıcana
Söyleyemez her yerde, utanır okul isminden
Kasıntıdan çatlayarak, söz çıkar ağızından
Hayır bile gelmez, uzaydaki cisminden
Yumuşak tonlar çıkar, kız gibi boğazından
Ezik büyümüş, halinden anlamaz öğrencinin
Babasının malı gibi, davranıp duruyormuş
Süleyman korkar, hakkın verir karıncanın
Odasına gitsen, çarpılmış gibi bakıyormuş
Okul yıllarını, pek de çabuk unutmuş
Eğitimin nirvanasından, çıkıp gelmekdir
Kırk fırınla beraber, küreğini de yutmuş
Bir tek, büyük abdestte eğilmektedir
Aşk-ı Özdeşe göre derdin pek kocadır
Gelen her satırı, düşünmez yazıp durur
İtibar edilirse, eşekte bir hocadır
Binse sırtına kaldırır kırbacını vurur
Mürekkep kurumuş, yalayıp yutamamışsın
Dışardan bakanlar, seni alim zanneder
İçerde olanlara göre, tam bir camışsın
Günde beş vakit sınıf, geçmişine zikreder
Mübarektir eşin, katlanır zatı-aline
Kumanda elinde, gaz da çıkartırsın
Aynaya dönüp, bakmaz mısın haline
Tırnaklarını uzatsan, tam bir katırsın
İnterneti bilmez, sınav sonuç girersin
Kim öğretir sana, eklersin azaltarak
Umarız tez zamanda, selametle gidersin
Yoksa gönderecekler, seni çoğaltarak
Sınavdan çıkınca, deriz adamın dibisin
O gün bayram olur, tüm cevapları verince
Unuturuz o anda, sen yılan gibisin
Aklımız başa gelir, sonuçları görünce
Not için gelenleri bilirim, kasabında dolaşır kediler
Hiç ilgilendirmez beni, çünkü kendime bakarım
Yumurta mı bundan, bu mu yumurtadan çıktı dediler
Umrunda olmaz bu horozun, ben yazar geçerim
Sabahları çıkarmış, sağlık için koşuya
Üzerine bir bidon, esans parfüm de sıkar
Limon katıp tuzlasak, benzeyecek turşuya
iki metre öteden, kirli çamaşır gibi kokar
Tek korkum şeytandı, geri plana kaldı
Allah’a el açar, beni bundan koru derim
Sonra hatırlarım ,tek kelime ile maldı
Elbet biter okulum, çeker burdan giderim
Gelir anlatır gidersin, biz bunlara tokuz
Dinlesekte ne fayda, çiftlikte tek koşarsın
Laf söylesek bozulup, dava edermiş öküz
Sanarsın alanında sonsuz, daha taze kaşarsın
Ben derimki, ismine göre yaşaman lazım
Bunların tek suçlusu, senin ebeveynlerin
Küçük su bile dökmem, yüzün olsa levazım
Tamda dibine vurdum, galiba hicviyelerin
Kafanda pek güzeldir, söyle ne içersin
Bu dünya ki son bulur, kalmamış karuna
Miden mi bozuldu ne,sen altını saçarsın
iki sübyan lan dese, koy verirsin donuna
Konuşurken üsluplu, kendini bilmez hadsiz
Gerçi anlaşılmaz sözleri, boşuna konuşur
Sıfat desen sıfat yok, üstüne karaktersiz
Keçiyle inat edip, yol ortasında itişir
Kılık kıyafet özenli, tipe baksan tip yok
Adam sanırlar eşeği, semeri çünkü altın
Yüzü sirke satıyor, sanarsın sıçramış ok
Sinek gibi yaşıyor, sanki kıçında atın
Rektör olmak mı istersin, söyle ki bilelim
Utanılacak şey çok, çünkü yanlış yoldasın
Yapmıyorlarsa seni, bizim tuvalete alalım
Oranın rektörü yok, gelip orda ötersin
İyisin hoşsun, cümlemiz hem fikir olduk
Zorluyorsun fazla, geçinmek varken güzel
Saçtın batırdın bizi, hepimiz birden solduk
Adam olmak istersen, eğitim verelim özel
Bizim amacımız belli, basıp gitmektir burdan
Sen müsade etmezsen, kök salarız bahçene
Satsak satılmazsın, beş para etmez hurdan
Diksiyonda nijerya, kurban olsun lehçene
Ben söylerim dinlersin, birde bu sıkıntısı
Son cümlede konuşur, bir şeymi dedin dersin
Hanımla mı bozuştun, hayırdır laf salatası
Allah böyle hocanın, hayırlısını versin
Ne Nef’i'yim Murada, ne Kayserili Seyrani
Erzincanda nüfusum, İstanbuldan gelmişem
Mevlanadır dergahım, ruhum Mahmud Hayrani
Hiciv, taşlama, yergi, sana şiir vermişem
Biçimsizsin nezdimde,anlamazsın edebiyattan
Hüsn-i ta’lil ederim, artık sende vasıflısın
Zevk eşekte olurmuş, zevk al sen şu hayattan
Onu da alamadın demi, oğlum mankafalı mısın ?
Şimdi sen dersin ki, bunun Hüsn-i Ta’lil neresi
Canım ! bilinen bir şeyi, güzel nedene bağlarım
Sözlerimden betersin, gelmez yoksa gerisi
Fabl sayesinde senin, konuşmanı sağlarım
Her kıtada seslenen, heccav’ın aşk-ı özdeş
Hayvan hakları sayesinde, ona da hak verdi
Ara sıra okulda görürdü, yaşardı boş beleş
İçi burkulurdu birden, fındık fıstık atardı
Ey hazreti Nuh ! Sen mi aldın bunu gemine ?
Bunun bir diğer eşini, acep buldun nereden
Kız mı erkek mi hiç belli değil, cinsi efemine
Domuz gibi yaşıyor, çıkmaz çamurlu dereden
İslam yasak etmese, alır beslerdim onu
Hristiyan demem, Müslüman Elhamdülillah
Mazallah tersi olsa, pastırma olacak sonu
Tamam gitmiyorum ileri, tamam eyvallah
Yüksek lisansın, Doktoran mı dört sene ?
Büyük kütüphanen var, yanıma sokulamazsın
Üç mesleğim var, eğitim alanım dört tane
Bin kitabı dört sene, rüyanda okuyamazsın
Benim yaradılışım aşktan, aşk ile konuşurum
Böyle sözler kalemimden, pek hayli zor geçer
Gönül şiirleri yazar, bülbül gibi ötüşürüm
Bunun gibi Nemrudlar, yemese hakkımı eğer
Hak arayan ben olunca, geri almasını bilirim
Sana sadece susmak, el pençe durmak kalır
Bir kalemle isim yazar, karakterini silerim
Bende dursun adın, zaten şiirim seni bulur
Şiirin sahibi okur, laf eder ise bana
Ne üstüne alırsın, sana mı dedim derim
Bazı hocalarım ise, abi kardeş bilirim
Aşk-i özdeş’im ben, paşada olsa o dana
Kerim olan Allahtır, görülmemiştir gerim
Yunus Emre ÖZDEŞ