Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Temmuz '08

 
Kategori
Kültürler
 

Orduların demokrasilerdeki yeri, Türk ordusunun kurucu özelliği.

Orduların demokrasilerdeki yeri, Türk ordusunun kurucu özelliği.
 

Avrupa’nın hiçbir ülkesinde ordu iki dünya savaşında da kurtarıcı ve kurucu rol oynamamıştır.


Dünyada iki ordunun başka özelliklerinin yanı sıra kurucu ve kurtarıcı vasıfları vardır. Türk ordusu ve Amerikan ordusu. Bu iki ordunun tam da bu nedenle demokrasilerinde özel bir yeri vardır. Türk ordusunun ise Amerikan ordusuyla kıyaslanamayacak büyüklükte bir tarihi ve kurtuluş savaşı ve sonrasında da kurulan demokrasinin kurucu üyesi olarak dünya tarihinde yeri vardır.

Amerikan ve Türk ordusunun toplumsal yaşam ve yönetimde başka temel benzerlikleri de vardır. Pentagon, yönetimde, kararlarda ve uygulamalarda ön plandadır. (Demokrasiye aykırı değildir). Belirlenen yakın ve uzak düşmanlara, stratejilere bağlı olarak çalışmalarını başka kurumlarla işbirliği içerisinde yürütmektedir. Bölgesel coğrafya, Türk Ordusunun kurucu olması özelliği nedeniyle de benzer bir durum ülkemizde söz konusudur.

Bu nedenlerle ordunun toplumsal yaşamdaki yeri konusunda bir kıyaslama yapmak gerekirse bunu Avrupa ülkelerinin yanıltıcı demokrasi ve ordu geleneklerinden çok Amerikan demokrasisi ve ordusu ile yapılmalıdır.

Türk ordusu, işgal altındaki koskoca bir ülkeyi, muazzam tarihi kurtarıp bunu modern bir yönetim ve kurumlarla taçlandırıp o dönemde görülemeyecek cumhuriyet ve demokrasi değerleriyle donatıp sivil yaşama teslim etmiş ve kışlasına çekilmiştir. Cumhuriyet ve demokrasimizin bu özelliğinin orduya verdiği koruma ve kollama görevi dışında da kışlasından çıkmayı düşünmemiştir. Cumhuriyetin kuruluşunu ve varlığını reddenenler için bu gerçek daima çatışma nedeni olarak kalmıştır. Avrupa demokrasilerinin şablonuna uymuyor görünen bu durum Amerika ve Türk demokrasilerinin demokrasi tarihine düştükleri içtihat kararlarıdır.

Cumhuriyetin kuruluşunda kendi emir komuta zincirini yönetime taşımak, diktatörlük seçeneği yerine meclisi kurarak, organlarını ve denetim birimlerini oluşturarak tarihte belki de ilk kez “demokratik devrim” niyetine bir ülkeye, üstelik imparatorluk geçmişi olan bir ülkeye demokrasiyi inşa etmiştir.

Bu özellik bile Türk Ordusunu dünya tarihinde ender ve eşsiz kılmaya yetecektir. Her ne olursa olsun saldırıyı ve yıpratmayı düşünenlerin bunları dikkate almasını elbette beklemiyorum.

Koruma ve kollama görevlerinin demokrasi değerlerine aykırı olduğunu söyleyenlerin hangi demokrasi değerleri olduğunu da belirtmeleri gerekmez mi? Bugün batının bölgesel ve ülkesel çıkarlarla oyuncak ettiği değerler mi demokrasi değerleri?

Avrupa’nın hiçbir ülkesinde ordu iki dünya savaşında da kurtarıcı ve kurucu rol oynamamıştır. Özellikle ikinci Dünya savaşı Amerikan ordusunun varlığı ve desteğiyle kazanılmış ve sonrasında da bu kazanımdan doğan hakları ile Amerika Avrupa demokrasisinin değerlerinden biri olmuştur. Anlaşma gereği Amerikan ordusunun Almanya’daki koruyucu ve kollayıcı görevi yakın tarihe kadar sürmüştür.

Japonya’nın kendi ordusunun olmaması anlaşmasının da yine başka bir dünya ordusu olan Amerikan ordusu ile yapılmış bir anlaşma olduğu unutulmamalıdır.

Demek ki orduların demokrasilerdeki koruma ve kollama görevlerinin demokrasi ile çelişen bir yanı yok. (En azından batı demokrasileri ölçütünde). Ordunun varlığı ve yokluğu bile ülke demokrasisinin içinde ve dışında yapılan anlaşmalar ile sağlanabiliyor.

Türk ordusunun cumhuriyet ve demokrasinin kurucusu olarak koruma ve kollama görevi kimleri, neden rahatsız edebilir ki? Cumhuriyet tarihi boyunca yol haritamızda sivil demokrasi gerçek anlamda doğru bir rota, yol ve yöntemler benimsediği söylenebilir mi?

Her şey demokrasi içinde çözülmelidir önerisine herkes tarafından uyulduğu sürece ordunun kışlasından çıkmasına gerek var mıdır? Cumhuriyet, demokrasi ve muhasır medeniyet hedefindeki yolculuktan bir sapma olmadığı sürece Türk ordusunun cumhuriyeti koruma ve kollama görevi için harekete geçmesine gerek olacak mıdır?

Bugün heybetiyle her Avrupa’lının rüyalarına girecek, geceleri altlarını ıslatacak kadar korkutan Türk ordusunun tartışma konusu olmasında, yıpranmasından, cumhuriyet ve demokrasinin kuruculuğundan şüphe duyulmasından en çok en çok Avrupa ülkelerinin sevinmesinin, bugünkü gelişmelere kayıtsız şartsız destek verilmesinin amacı budur.

Yoksa bizde demokrasinin gelişmesine verdikleri önemden değildir bu. Türk ordusu yıpransın, bu coğrafya bölünsün, yerlerde sürünsün ki tarihteki korkularının bugün dönüştüğü rekabet son bulsun.

Bugün Türk demokrasisi, gelişmesi, ekonomisi ile gelecek elli yılın yıldızıdır. Avrupa bu muazzam büyüklüğün geldiği bu aşamadan fevkalade rahatsız olmaktadır. Bugün bile çok sayıda Avrupa ülkesinden ileriye gitmiş bu coğrafyanın bir cazibe merkezi olmasını, Türk dünyasını, Osmanlı mirasını kucaklamasını yeni korkulu rüyalar olarak görmelerine yol açmaktadır.

Demokratik hak ve geleneklerimle, düşüncelerimle ve gelecek özgürlük hedeflerimle çelişen bir Türk ordusu konsepti görmüyorum. Bu nedenle Ordumun halkım ve bu coğrafyanın geleceğindeki rolünü, koruma ve kollama görevini doğru buluyorum. Bunun demokrasi ile çelişen bir yanının olmadığını belirtiyorum.

Sonsöz: Gelişebilecek cumhuriyet ve demokrasi dışı, inanç, etnik ve ideoloji eksenli kaymalara karşı en büyük güvencemi Türk ordusu, cumhuriyetin kurucu üyesi olduğuna, bu konuda yaptığı hazırlıklar, çalışmalar ve faaliyetlerin demokrasi ile en azından bu coğrafyada çelişmediğine bütün kalbimle inanıyorum.

 
Toplam blog
: 202
: 994
Kayıt tarihi
: 29.06.07
 
 

Sosyal medya danışmanı, grafik tasarımcı.  ..