Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Kasım '10

 
Kategori
Güncel
 

Ordumuz çökertiliyor…

Ordumuz çökertiliyor…
 

Günümüzde ekonomimizin ve sosyal hayatımızın içinde bulunduğu durumu gördükçe, yokluklar ve zorluklar içinde yapılmış olan onca ekonomik aşamanın değerini daha iyi anlıyoruz. Ölüm gününde, “Atam sen rahat uyu” diyemiyorum. Çünkü ona layık olamadığımız kesin. Kiminin içten, kiminin utançla, büyük bir kesimin ise sahte duruşlarla huzuruna çıktığı büyük insanın kemiklerinin sızladığına inanıyorum. Umarım bizi affeder.

Atatürk'ün bizlere miras olarak bıraktığı Türkiye Cumhuriyeti, onun askeri ve siyasi dehasının bir neticesidir. Türk Milleti ise Atatürk'ün kurduğu bu Cumhuriyetin yılmaz bekçisidir. Ancak onun bu mirasının değerini kavrayabilmek ve Türkiye Cumhuriyeti'ni dünyanın en güçlü devletleri arasında hak ettiği yere ulaştırabilmek için her Türk ferdinin Atatürk'ü çok yakından tanıması gerekmektedir. Atatürk'ü takdir edebilmek, onun düşünce yapısını, mantık örgüsünü, Türk Milleti'ne olan bakış açısını ve Türk Milleti için hedeflerini tam olarak anlamakla mümkündür. Atatürk'ü tanıyabilmek için en doğru yol ise, yine onun sözlerine, uygulamalarına, onu yakından tanıyan kişilerin anlatımlarına ve yine dünya siyasetine yön veren kişilerin onun hakkındaki yorumlarına başvurmaktır.

Türklerin ön plana çıkmış meziyetlerinden biri doğuştan asker olmalarıdır. Türk askeri cesur, fedakâr ve itaatkârdır. Tarih boyunca kurulan Türk devletlerinin temeli düzenli bir askeri teşkilata dayanmıştır. Askerlik, Türklerde milli bir görev olmuştur.

Büyük Önder Atatürk’ün, "Ordumuz; Türk topraklarının ve Türkiye idealini tahakkuk ettirmek için sarf etmekte olduğumuz sistemli çalışmaların yenilmesi imkansız teminatıdır" ifadesiyle de dikkat çektiği gibi, Ordumuz varlığımızın en önemli güvencesidir.

Türk askeri, düşmanlarına korku, dostlarına ise büyük güven vermiştir. Bu güven İmam-ı Azam tarafından "Kılıç, Türklerin elinde bulunduğu sürece senin dinine zeval yoktur" şeklinde dile getirilmiştir. Bu sözle İmam-ı Azam, Türk askeri yeryüzünde bulunduğu sürece İslam Dinine kimsenin zarar veremeyeceğine işaret etmiştir.

Dost düşman herkes bilmektedir ki, Türk halkı yediden yetmişe askerdir ve ordu mensubudur. Vatanını canından öte sever, onu namus addeder ve öyle savunur. Bu gönüllü vatan müdafaasını paralı bir iş haline getirirseniz ne olur? Bu sorunun yanıtını anlamak isteyenler, Fransa’nın lejyoner sistemini, onca zenginlik ve teknolojik gücüne rağmen ABD nin Irak ve Afganistan’daki durumunu iyi incelemelilerdir. Vatan, gönüllü iseniz savunulur. Her paralı asker olacak kişi kesin böyledir demiyorum ama işin içine para yani menfaat girdi mi, vatan savunması para karşılığı yapılan sıradan bir iş haline geldi mi, artık o ordudan hayır gelmez. Sıradan diyoruz, bu işi meslek kabul edeceklerde orta öğretim bile aranmıyor. Okuyamamış, bir mesleği olmayan kişiler müracaat edecek ve vatanı savunacak. (?)

Savunma bakanımız bile işi salt kazanç getirecek bir iş olarak lanse ederken “Yılda 15-20 bin lira biriktirirler. 3 yılda 45 bin lira yapar. 30 bin lira da tazminat alır. Böylece 75 bin lira olur. Bu parayı bir baba evladına veremez.” diyor. İşte en büyük makam olan savunma bakanlığının konuya bakışı budur. Gerçi şu an ağzıma “durun bakalım, kimin parasını kime veriyorsunuz” demek geliyor ama demeyeceğim. O bir başka yazı konusu olabilir. Bu davranış, Türk ordusunu sıradan bir ordu haline getirir. Yarın birilerinin istediği gibi bir iç karışıklık çıkartılabilirse işe yarayabilirler. Değilse Mustafa Kemal’a onun kurduğu cumhuriyete düşman olanlar, onun ordusunu da yıkmaya çalışıyorlar gibi bir izlenim var.

Bu niyette olan varsa şunu çok iyi bilmelidirler ki, Ayaklarını yaladıkları o efendileri amacına ulaştığında ilk tekmeyi onlara vuracaktır.

10/11/2010

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..