Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mayıs '14

 
Kategori
Gelenekler
 

Örf, adet, gelenek, görenek

Örf, adet, gelenek, görenek
 

Ulu Cami'nin kapısında belli saatlerde oluşan insan gölgesi


Örf

Örfler, çoğu zaman toplumun katı beklentileri olarak nitelenen birtakım örnek tutum ve davranışlardır. Örfler, aynı zamanda toplumun, herhangi bir değer dizgesinin (sisteminin) bünyesini oluşturan temel taşlarını da oluşturur. Bu değerler dizgesi( sistemi), toplumsal yapının durumuna göre giderek özel bir hukuk sistemine göre ya da o sistemdeki bir yasa maddesine de gerekçe olur.

Örflerin bireyle birey, bireyle aile, bireyle komşular ve akrabalar, bireyle halk ve ulus arasındaki ilişkileri, davranışları, tutum ve tavırları düzenleyen ve belirleyen işlevleri vardır. Toplumun her üyesini sürekli olarak baskı altında tutan örfler, zorlayıcı yaptırıcı ya da yasaklayıcı yaptırımlarıyla bireyin grupla  ya da toplumla uyumunu  sağlarlar. Öte yandan cins, yaş, sınıf ve mesleklere göre belirlenmiş çeşitli örfler bunlar arasında bağlantıyı koruma, kollama, pekiştirme ve denetleme işlevleriyle de yüklüdürler. Örflere karşı çıkma kimi toplumlarda yasaya karşı çıkmayla bir tutulur; hatta zaman zaman yasaların da üstünde tutularak katı ve bağışlamasız bir tutumla birey toplumdan dışlanır, cezalandırılır

Âdetler

Âdet, topluluk içinde eskiden beri uygulanan kural, töre. Âdet, tıpkı örfler gibi birçok sosyal içerikli ilişkiyi düzenlemekte, yönetmekte ve  denetlemektedirler. Toplumsal yaşamın düzenli gitmesinde, kuralların   uygulanmasında âdetler etkili olmaktadırlar; örneğin, karşılama ve uğurlamalar; yemek ve sofra düzenleri; geçiş dönemleriyle ilgili kutlama ve kutsamalar; kız isteme, nişanlılık ve evlenme usulleri; cinsler, yaş grupları, meslek mensupları arasındaki ilişkilerin biçimleri; selamlaşma, hatır sorma sırasında uyulması gereken kurallar; bayramlar, mevsimler, önemli günlerle ilgili davranış biçimleri; ‘baş sağlığı dileme’ gibi durumlarda söylenecek sözler, takınılacak tavırlar ve tutumlar âdetlerin alanına girer.

Âdetler çeşitli kökenlerden kaynaklanmış ve biçimlenmişlerdir; bunlar içerisinde geçmiş zamanların yaşama biçimleri, dünya görüşleri, ilginç rastlantı ve olaylar önemli bir yer tutar. Bir toplumda, toplumun bütününü ilgilendiren âdetler olduğu gibi, çeşitli mesleklerin, mezheplerin, etnik grupların v.b. kendilerine özgü âdetleri vardır. Âdetlerin pratikteki uygulanışını giderek gelenekleşmesini sağlayan bu konuda bilinçli ya da bilinçsiz görev üstlenen yaş ve cins gruplarıyla dinsel liderler, dernek yöneticileri, oyun grubu başkanları bulunmaktadır. Kimi adetler oldukça durağan ve sürekliyken, kimisi de zamanla değişebilen niteliktedir. Âdetlerden bir bölümü toplumun büyük değişim çalkantısına ayak uydurarak özlerinde ve biçimlerinde sınırlı değişmelere uyarak benliklerini bir dereceye kadar korurken, bir bölümü de tıpkı canlı organizmalar gibi etkinliği ve diriliğini zamanla yitirerek gün gelir ortadan kalkar.

Gelenek

Bir toplumda, bir toplulukta eskiden kalmış olmaları dolayısıyla saygın tutulup kuşaktan kuşağa iletilen, yaptırım gücü olan kültürel kalıntılar, bilgi, töre ve davranışlar, anane.

Gelenekler geniş anlamıyla bir kuşaktan ötekine geçirilebilen bilgi, tasarım, boş inanç, yaşantı biçimi; daha geniş anlamıyla özdeksel (maddi) olmayan ekindir( kültürdür). Dar anlamda ise, kuşaklar boyunca bir toplumun örneğin kutsal ya da politik işleri gibi önemli konulardaki görüşlerdir. Gelenekler sözlü ve yazılı olmak üzere iki bölüme ayrılırlar. Tıpkı âdetler gibi, ama onlardan daha güçlü olarak toplumsal yaşamın düzenlenmesinde ve denetlenmesinde önemli işlevleri vardır.

.Nitelikleri bakımından genellikle tutucu olan gelenekler aile, hukuk, din ve politika gibi toplumsal kurumlar üzerinde etkilidirler; bilim ve sanat, geleneklerin daha az etkisi altındadırlar. Bireyin bağlı bulunduğu grubuna ya da toplumun geleneklerine karşı çıkması, bu karşı çıkışın derecesine göre bireyin topluluktan dışlanmasına, , hor görülmesinden alaya alınmasına, saldırıya uğramasına kadar genişleyen tepki türlerinde biçimlenir. Geleneklerin tıpkı örfler gibi yasalarla belirlenmiş türleri vardır. Yasa, geleneklere ve onlara aykırı davranışlar için verilecek olan cezaları, bir ölçüye sokmaya çalışır. Gelenekler, genellikle yasalardan çok daha geniş bir alanı yönetirler.

Görenek

Göreneğin örfe, âdete, geleneğe bakarak yaptırım gücü daha zayıftır. Örfteki yapılma zorunluluğu, âdet ve gelenekteki yapılmalı özelliği, görenekteki yapılabilme özelliğini alır. En yalın tanımıyla bir şeyi görüle geldiği gibi yapma alışkanlığı olan görenek, öteki sosyal alışkanlık gibi gerekli ve uygun görülenleri kapsar. Ama bunların mutlaka yerine getirilmesini istemez. Öteden beri yapıla gelmekte olan, fakat henüz âdet durumunu kazanmamış olan bu davranış biçimlerine grubun, toplumun gelişmesine uygun yenilikler eklenir. Bunlar süreklilik kazandığı gibi, bir süre sonra ortadan kalkabilirler.

Görenekler, günlük yaşantımızın gerekli gördüğü ilişkilerin düzenlenmesinde, bireyler arasındaki sürtüşmeleri azaltmakta, toplumsal ilişkilerin kolaylaşmasında, belirleyici rol oynarlar. Komşu ziyaretlerinde, hasta yoklamalarında alış-verişte, ortak taşıtlara inip binmede, tanışma ve tanıştırılmalarda nasıl davranılacağını belirleyerek ilişkilerin düzenli gitmesine yardımcı olur(.Kültür Bakanlığı)

Müzik

Müzik gerek sivil gerek askerî müzikte sanat müziğinden hafif müziğe çevrilir. Dini müzik Türk müziğinin önemli öğesidir. Halk müziği, klasik ve arabesk özelliktedir. Türk sanat müziği çağdaş bir sesle, hafif müzik klasik ve pop müzikle gelişmektedir. Geleneksel Türk müziğinin kökleri iki ana kol olarak; Selçuklu dönemine değin uzanır. Bunlar; halk çevresinde gelişen halk müziği ve seçkinler çevresinde gelişen klasik Türk müziğidir. Zira Osmanlı döneminde; şehirlerde, saray çevresinde ve konaklarda "kâr, beste, semai, şarkı" adı verilen ezgilere rastlanırken; halk arasında ve köylerde "türkü, bozlak, uzun hava, zeybek, oyun havası" adı verilen ezgilere rastlanmaktadır. Bu yüzden, şehir ve saray çevresinde gelişen müzik bugünkü Türk Sanat Müziği’nin temelini; halk arasında gelişen müzik ise Türk Halk Müziği’nin dayanağını oluşturmuştur. Cumhuriyet döneminde köy türküleri üzerine yapılan araştırmalar yoğunlaşmış ve pek çoğu derlenerek korunmaya çalışılmıştır.

Klasik Batı Müziği ise, Cumhuriyet devrimleri sonrası Türkiye'de gelişmiş ve Klasik Batı müziğine oldukça önem verilmiştir. 1924'de Ankara'da Musiki Muallim Mektebi kurulmuş ve yetenekli gençlerin Avrupa ülkelerine gönderilip yetiştirilmesi hareketi başlamıştır. İstanbul'da çalışmalarını sürdüren Darrültalimi Musiki adlı okul yeni bir yönetmelikle konservatuvar durumuna getirilmiştir. Çok sesli sanat müziğinde sesini Batı'da ilk duyuran Türk sanatçı Cemal Reşit Rey olmuştur. 1970'lerden sonra popüler ekinle ( kültürle )birlikte gelişmeye başlayan popüler müzik ise, farklı kesimlerce farklı biçimlerde algılanmıştır.

Ahlak

Türk ahlakı yiğitlik, kahramanlık üzerine kuruludur Temiz kalplilik, korkusuzluk inanç, törelere bağlılık… Ayrıca cesaret, onur, gurur,  şeref, konukseverlik, dürüstlük, merhamet Türklerin kişilik özellikleridir. Günümüzde bu değerlerin eskisi kadar önemsenmemesinin nedeni, popüler ekinin (kültürün) yıpratıcı, olumsuz etkileridir. Popüler ekini (kültürü) oluşturanlar tek tip insan yetiştirmeyi-dünyaya egemen olan ülkeler- amaçlamış, bunda da belli oranda başarılı olmuşlardır. Kuşaklar arası çatışmanın temelinde de popüler kültürün etkisinin çok olduğu görüşündeyim. .

Hukuk

Şeriat hukukundan Medeni Hukuk'a geçen Türklerin toplum yaşamı Batı uygarlığı çerçevesinde anayasal hukuku benimser. Kamu hukuku ve özel hukuk, günlük yaşam kültürünü Batı ile paralel bir düzeye getirmiştir. Bununla birlikte özel hukuk alanında töre ve örf hukuku geçerli olabilmektedir. Hukuk dizgesi(sistemi) evrensel hukuk kurallarıyla uyumludur ve AB'ye girildiğinde AB hukuku geçerli olacaktır. Düşünce özgürlüğüne engel yasaların yerine, uygar uluslarda uygulanan yasaların yapılması için çaba gösterilmektedir; çünkü Türkiye’yi çağdaş uluslar düzeyine insan hak ve özgürlüklerini temel alan yasalar çıkaracaktır. İnsan hakları konusunda duyarlı bir toplum olma amaçlanmış; ancak uygulamada bu alanda istenilen başarıya ulaşıldığını söyleyemeyiz.

Siyasal Kültür

Türk siyasi ekini (kültürü); beylik, hakanlık, sultanlık ve tek partili cumhuriyetten demokratik laik çok partili cumhuriyete doğru gelişmiştir. Osmanlı merkezi siyasi yapısı ve bürokratik düzen öğelerinin etkileri cumhuriyette görülmesine karşın Batı tarzı demokratik yönetim yerleşmektedir. Sivil toplum güçlenmektedir. Siyasi kültür, zaman istemekle birlikte gelişmektedir. Siyasi kültürün zayıf yönü hoşgörüsüzlüktür. Dünyada yaygın olan bazı siyasi akımlar ve partizanlık; siyasi ekinde ( kültürde) olumsuz ve acı olaylara yol açmışlardır. Halkın devlete bakışı, “Devlet Baba” kavramı doğrultusundadır;ancak halk  bu anlayıştan yavaş yavaş uzaklaşmakta,bireysellik öncelik kazanmaktadır.  

Türk mutfağı

Türk mutfağı, Osmanlı'nın mutfağını miras almaktadır. Osmanlı mutfağı da Türk, Arap, Yunan ve Pers mutfaklarının birleşimi ve saflaştırılması olarak tanımlanabilir. Türk mutfağı ayrıca Batı Avrupa mutfağından olduğu kadar bu mutfaklardan ve diğer komşu mutfaklardan etkilendi. Yemek pişirme geleneklerini, etkilendikleri Orta Doğu mutfağıyla birleştirdiler. Osmanlı İmparatorluğu, gerçekten koskocaman bir teknik özellik dizisi yarattı. Bu durum Osmanlı İmparatorluğu'nun Osmanlı yemeklerinden küçük parçalar ve örnekler içerdiği çeşitli bölgelerinde gözlemlenebilir. Tamamı alındığında, Türk mutfağı bağdaşık ( homojen) değildir. Bir taraftan ortak Türk yemekleri ülkenin her yöresinde  bulunabilirken,  ayrıca bölgeye özgü yemekler de vardır

Karadeniz bölgesinin mutfağı; (Türkiye'nin kuzeyi) mısır ve hamsi balığına dayanır. Güneydoğu mutfağında;Urfa, Gaziantep ve Adana kebapları, mezeleri ve hamur işine dayalı tatlıları;baklava, kadayıf ve künefe …gibi yemekler ünlüdür. . Özellikle Türkiye'nin batı kısmında zeytin Bölgesi, Marmara Bölgesi ve Akdeniz Bölgesi sebzeler, otlar ve balık açısından zengindir.

Orta Anadolu, kendine özgü keşkek , mantı (özellikle Kayseri) ve gözleme gibi hamurlu yemekleriyle ünlüdür..(Vikipedi, )

 
Toplam blog
: 391
: 2555
Kayıt tarihi
: 04.12.12
 
 

Hüseyin BAŞDOĞAN, 1942'de Malatya- Arapgir'de doğdu.Arapgir Ortaokulunu, Diyarbakır Öğretmen Okul..