Orhan Gencebay bir fenomen midir?

Hayatımda ilk defa, bir magazinel yarışma programının müdavim izleyicisi oldum. Star TV'de, pazar geceleri canlı olarak yayınlanan "Popstar Alaturka"dan bahsetmekteyim.

Nam-ı diğer, sevenlerinin "Orhan Baba"sı, kesinlikle söylenebilir ki Türk müzik tarihinin, en nev-i şahsına münhasır şahsiyetlerinden birisidir. Bugüne kadar ve bugün de birçok kişi tarafından "arabeskçi" yaftası ile etiketlendirilip tukaka ilan edilen Orhan Gencebay'ın, dikkatle incelendiğinde ne büyük bir müzik ve kültür cevheri olduğu apaçık ortaya çıkacaktır.

Yaptığı müzik kesinlikle arabesk değildir, hiçbir zaman da olmadı. Arabesk, Arap kültürü ile ilintili, Arap tınılarının ve müzikal ruhunun hakim olduğu müzik türü anlamına gelmektedir. Daha geniş sosyal anlamıyla da varoşların, ezilmişlerin, cahil ve gariban kesimin diğer toplum katmanlarına karşı bir isyanı, bir dışavurumu olarak ortaya çıkmaktadır. Bence tipik anlamda arabesk müziğin temsilcileri; Hakkı Bulut, Müslüm Gürses, Ferdi Tayfur, Kibariye ve bir parça da İbrahim Tatlıses ve bu, kendi alanlarında markalaşmış isimlerin, müzikal manada yolundan gidenlerdir. Ritim, enstrümantal yapı, müzikal altyapı ve hatta söz-konu seçimlerine varana kadar kendine özgü bir karakteristik biçim sergilerler.

Arabesk müziği hiçbir zaman, dünyanın diğer tüm müzik türleri gibi kendi içimde ötelemedim, hor görmedim, aşağılamadım. Sıkı bir arabesk müzik dinleyicisi -hayatımın hiçbir döneminde- olmadım. Çok sevdiğim de söylenemez. Ancak öyle arabesk parçalar da vardır ki almış götürmüştür beni bir yerlere, zevkle ve iştiyakle dinlemişimdir, halen de dinleyebilirim, dinlerim.

İşte Orhan Gencebay da yıllardan beridir yukarıdaki isimlerle birlikte arabesk müziğin kralı, babası olarak değerlendirilir. İlgisi ve mantığı yoktur efendim bu tespitin. Gencebay'ın yaptığı müziğin arabesk soundla alakası yoktur. O, kendine has ve tamamen özgün bir müzik yapar. Yaptığı yüzlerce beste, yazdığı yüzlerce söz; bu toplumun gönül tellerine her zaman çok kuvvetle basmıştır. Tabiri caizse, bir şarkıda bile boş geçmemiştir Orhan Gencebay. Bu müzikal başarısının yanı sıra son derece kültürlü, gece gündüz okuyan, araştıran, üreten bir kişiliktir. Özellikle tarih, musiki tarihi ve müzikalite konularında engin teknik bilgisi ve genel kültürü vardır. Orhan Gencebay, müzik insanı olmasının yanı sıra ciddi anlamda da bir entellektüel kimliğe sahiptir.

Hayatımda ilk defa, bir magazinel yarışma programının müdavim izleyicisi oldum. Star TV'de, pazar geceleri canlı olarak yayınlanan "Popstar Alaturka"dan bahsetmekteyim. Orhan Gencebay, duruşu ile, bilgi ve görgüsü ile, insaniyet ve şahsiyeti ile böylesine bir, piyasa yarışma programına ciddi anlamda seviye kazandırmaktadır. Bülent Ersoy ile birlikte, Türk musikisi konularında yaptıkları engin teknik ve tarihi açıklamalar, bizler gibi özellikle konunun meraklılarına can suyu gibi gelmektedir. Tek içime sinmeyen nokta ise Bülent Ersoy'un, Gencebay'a zaman zaman yaptığı, Kendisini de rahatsız eden seviyedeki esprilerdir. O anlarda dahi Orhan Gencebay, seviyesini ve ciddiyetini bugüne dek ustalıkla muhafaza ederek Türk toplumu nezdinde ve sevenlerinin gönüllerinde yerini bir kere daha sağlamlaştırmış, koruya gelmiştir.

Her hafta son derece şık kıyafetleri ile programın jürisinde gördüğümüz Gencebay'ın en çok sevdiğim ve beğendiğim taraflarından biri de hiçbir kıyafetinde atlamadan kullandığı bir aksesuarı: Altın olduğunu tahmin ettiğim Türk Bayrağı rozeti. Kendisini bu anlamda da bir kere daha tebrik ve takdir ettiğimi belirtmek istiyorum.

Bu tip yazılar, hep insanlar ölünce yazılır. Ben, vakit kaybetmeden yazmak istedim. Aynı zamanda bir kalp hastası olan Orhan Gencebay'a daha nice uzun, sıhhatli ve mutlu bir ömür dilerim. Böyle sanatçıların bizleri terk etmesi toprağımızın kuruması anlamına gelir. Çatlayan topraklarımıza, kuruyan yapraklarımıza hayat veren bu tip yüce insanlarımıza aşkolsun.