Orhan Pamuk, Nobel Edebiyat Ödülü 2006 (2)

Türkiye’ ye 100 yıllık Nobel tarihinde ilk Nobel Edebiyat Ödülünü (2006) kazandıran büyük bir yazarını - Orhan Pamuk’ u - kutlayamıyor ve onlarla sevinemiyoruz. Nedir bu?

Kıskançlık mı yoksa bir şeyin değerini anlayamamak mı?

Ben de her Türk kadar ve Orhan Pamuk kadar Vatansever bir Türk’ üm.

Hristiyan ve Musevi dinine mensup vatandaşlarımız yanlış anlamasın.

T.C. Anayasına göre hepimiz Türküz.

Bu blog yazının ilkinde tarihi bir değerlendirmede bulunmadım; bu tarihçilerin işi.

Zaten konu Orhan Pamuk’ a layık görülen NOBEL EDEBİYAT ÖDÜLÜ ile ilgilidir.

Şimdi konu tarihe getirmek istenirse, o zaman bir iki cümle sarfedelim.

1933 ile 1945 yılları arasında Almanlar’ın yalnız Almanya sınırları içinde değil hatta bütün Avrupa’ da 6 milyon Yahudi dinine mesup insanları toplayıp öldürdükleri kesindir.

Bu bir „jenosit“ dir (Völkermord), ve bu Dünya milletleri ve bizzat Alman hükümeti ve milleti tarafından kabul edilmiştir.

Aynı zamanda Osmanlı Türkünün 1. Dünya Savaşında Osmanlı Ermenilerinin Doğu Anadolu’ dan Suriye’ye nakli sırasında birçok Ermeni vatandaşımızın öldüğü ve öldürüldüğü herkesin malumu.

Yalnız BU bir JENOSIT DEĞİLDİR. Devletin emriyle yapılmış bir topyekun öldürme söz konusu değildir.

Bazı yöneticilerin kendi hesabına yaptıkları gayri insani icraattır.

İşte Orhan Pamuk bunu ifade etmek istemiş ve hiçbir zaman Almanların Yahudilere yaptığı gibi bir „JENOSIT“ ten bahsetmemiştir.

Şimdi gelelim 2007 yılına, yani günümüze. İşte benim TOLERANS açısından değerlendirmem zamanımıza aittir.

Almanlar ve diğer Avrupalılar 1945den bu yana büyük bir değişim geçirdiler.

Demokrat, toleranslı, insan haklarına saygı gösteren toplumlar oldular.

Bizdeki gelişmede sanki tersine olmuş gibi bir hal var.

„Düşünebiliyor musunuz. Almanya’da 7, 5 milyon yabancı pasaportlu insan yaşıyor yıllardır. Bunlardan 3 milyonu Türk kökenli ve 1 milyona yakını Alman vatandaşı.
Ve Almanya’da 3500 cami faaliyette. Frankfurt ve çevresinin nüfusu da 1 milyon.
Bunların 4’te biri yabancı kökenli veya uyruklu. „

12 milyon nüfuslu Istanbul’da 3 milyon yabancı (hristiyan dinine mensup insan yaşadığını) bir düşünün? Müezzinin sedasıyle kilise çanlarının birbirine karıştığını düşünün.

Ben o zaman görmek isterim Türk toplumu nekadar toleranslı.

Bizim de kendimizi ve kafamızı reforme etmemiz dünyaya ve insanlara biraz daha „toleranslı“ bakmamız gerektiğini düşünüyorum..

İşte o zaman içerde ve dışarda barış içinde medeni bir toplum olarak yaşamamız garanti edilmiş olur.

Aslında Büyük ATATÜRK bu AYDINLANMA sürecini ta 100 sene önce başlattı.

Yalnız ondan sonra gelenler bu Medeniyet Projesini yavaşlattılar

Saygılarımla

Frankfurt, 27.03.2007

Ahmet Yilmaz