Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mayıs '12

 
Kategori
Deneme
 

Orhan Pamuk ne demek istiyor?

Orhan Pamuk ne demek istiyor?
 

Orhan Pamuk’un hayatı da roman… Hani derler ya “benim hayatım roman…” diye . Aslında Orhan Pamuk’un hayatı birden fazla roman. Pamuk İstanbul’da yaşıyor ve hangi yanına baksa bir farklı roman görüyor. Aslında hepimizin bir romanı var… Hepimiz de nice romanlara şahit olmuşuzdur ama onu görmek başka; algılayıp kaleme alıp özgün bir yorumla dökmek başka.

Orhan Pamuk, son dönem romancılığımızın eşsiz örneklerinden biri. Türk edebi hayatı çıkardığı birbirinden değerli romancılarıyla gerçekten övünebilir. Bana göre, Yaşar Kemal olsun, Elif Şafak olsun ve ortalarda görünmeyen (daha doğrusu pek iyi propaganda yapmasını bilmeyen…) bir çok romancımız da Orhan Pamuk kadar Nobel almaya hak kazanmışlardı. Pamuk, biraz da onların önlerini kesti.

Orhan Pamuk’un çok değişik bir roman anlayışı var. “İstanbul” gibi çok geniş bir malzemeyi ziyan etmeden her eserinde değişik boyutlardan yorumlaması onun bir özgün zenginliği ama aynı zamanda bunu kendi özgün deyişi, yorumlama gücü ve Türkçesiyle zenginleştirmesi, kendisini “Tek” kılan öğelerden. İstanbul öğesini Pamuk’tan önce de kullananlar vardı, bundan sonra da olacaktır. Ama sanatçıyı sanatçı yapan biraz da onun kullandığı edebi dilidir. Bu bakımdan Pamuk öteki romancılardan ayrılmasını bilmiştir.

Orhan Pamuk , Türkçe’nin geleneksel roman çizgisini biliyor; gücünü Anadolu’dan, Anadolu öykülerinden alan Köy romancılığını biliyor. Ama o alana hiçbir zaman dalmıyor. Belki dili o kaynaktan geniş ölçüde yararlanmıştır ama, o geniş ölçüde bir İstanbul romancısıdır; bir yönüyle de İstanbul’a  tarihi yönden bağlı ve onu o yönüyle çok iyi değerlendiren bir romancıdır. Aslında, onun çizgisinin “para” yaptığını ve moda olduğunu düşünen bir çok romancımız boğazına kadar o alana girmişlerdir ama, getirdikleri dil kendi özgün dilleri olmayınca büyük bir kalabalığın içinde boğulup gitmişlerdir. Fakat , bence, Ahmet Ümit’de araştırıcı yazarlığıyla, diğerlerinin arasından çıkıp sivrilmiştir. Ve bir bakıma yeni bir moda başlatmıştır. Tarihi-polisiye roman. İlginç… Bazıları da diyebilirler ki : “Benim Adım Kırmızı”neydi? Neyse bu konu çok su götürür…

Aslında Pamuk roman dilini ve yapısını geniş ölçüde batılı ustalardan alıyor. Çünkü batıyı ve batı edebiyatını çok iyi biliyor. Artık yeni dönemin romancıları dünya dillerinden bir veya ikisini sular seller gibi bilen insanlar.  Orhan Pamuk’un post modern romancılığı, zaman zaman “Bilinç Akışı” tekniklerini  kullanan, avangard yazım tarzıyla kendini diğer yazarlardan ayırıyor. Ama bence onun en önemli özelliği İstanbul malzemesini derinliğine kullanmasını bilmesi.

Orhan Pamuk’un 2006 yılında Nobel  Edebiyat ödülünü kazanması,bir bakıma o zamana kadar bu ödüle yaklaşan fakat hiçbir zaman alamayan Türk romancılığına ve romancılarına onur kazandırmıştır ve dikkat çekmiştir. Orhan Pamuk’un romanları Nobel’i almasından sonra 20 dile çevrilmiş ve değişik ülkelerde  milyonları aşan baskılara ulaşmıştır. Ondan sonra diğer Türk romancılarının eserleri de daha çok dünya dillerine çevrilir olmuştur. Orhan Pamuk, Türk edebiyatına ve insanına da onur kazandırmıştır. Bunu yadsımamak gerekir.

Orhan Pamuk son romanı olan “Masumiyet Müzesi” ile yine İstanbul’u ve yaşadığı çevreleri anlattı; yine insanlar bu çevrelere Orhan Pamuk’un gözleriyle bakmaya gittiler. Ve burada takıntılı bir aşkın (herkesin hayatında böyle takıntılı bir aşk var mıdır?) kalıntılarını izlemeye çıktı ve sonunda onu gerçek bir Müze’ye dönüştürmek için takıntılı bir serüvene çıktı ve onu gerçekleştirmek için çok çalıştı ve başardı. Bir  “Masumiyet Müzesi” nedir? Aslında bir hiçtir. Bir romandan artık kalan bir müze olur mu; yada bir takıntılı bir hayattan kalan, bir “aşk”tan kalan bir “Müze” . Orhan Pamuk bu… İstediklerini arzuladıklarını, dünyaya bile kabul ettiren bir tip… Şimdi romanının içinde dağıttığı “Müze” biletleriyle, dünyanın dört bir yanından gelen Orhan Pamuk hayranları, Masumiyet Müzesini geziyorlar. Acaba içinde ne buluyorlar. Romanda bulamadıklarını mı, yoksa romandan arta kalanları mı ?

“Masumiyet Müzesi” nedir; Orhan Pamuk bu müzeyle ne demek istiyor? Demek istediği belli. Devlet ve millet  kendi öz sanatçılarına daha çok sahip çıksın, batı da olduğu gibi yalnız, büyük, şaşaalı müzelerden çok, küçük ama büyük sanatçılara ve bilim adamlarına dönük müzeciliğe de önem versin, böyle müzeler kursun, demeğe getiriyor.

Daha doğrusu, eğer siz  Nobel almış benim gibi seçkin bir sanatçı için bir müze kurmazsanız, ben kendi müzemi kurarım, demeye getirmiştir.

Bizde bilinç geç uyanıyor. Bakalım Orhan Pamuk’un Nobel almış bir Türk sanatçısı olduğunu ne zaman hatırlayacak ve ona gerekli yeri ne zaman vereceğiz. Bir gün bir “Orhan Pamuk Müzesi” kurulacak mıdır? Onu da belki Orhan Pamuk kendisi kurar… Çünkü yetişen yeni yazarlar hiç de mütevazi değiller. Kendi değerlerini biliyorlar. Bazı insanlar onları kıskanıyormuş ; umurlarında değil. Çok güzel propagandalarını yapıyorlar ve kendilerini çok güzel satıyorlar.

Eee bu dünya kapitalist bir dünya; kendini pazarlamasını bileceksin. Aptallığın lüzumu yok. Gerekirse kendi müzeni kuracaksın ve biletini keseceksin… İşte o kadar.

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..