Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Nisan '21

 
Kategori
Edebiyat
 

Orhan Pamuk'tan Veba Geceleri

Bir araştırma yapılsa, eminim, edebiyatseverlerin en az yüzde 75’inin bir Orhan Pamuk kitabını sıkılarak yarıda bıraktığı tespit edilecektir. Veba Geceleri’ni okuyunca Orhan Pamuk’un bu okurları pek de dikkate almadığı kanaatine vardım…

Sene 1901. Girit’in kuzey-doğusundaki hayali Minger adasında veba salgını meydana gelir. Sultan Abdülhamit sağlık başmüfettişi Bonkowski’yi salgını durdurması için adaya gönderir. Bonkowski karantina tedbirlerini değerlendirmek için sokaklarda dolaşırken kaybolur. Çok geçmeden cesedini bulurlar. Öldürülmüştür…

Tarihsel bir romana tipik bir Ahmet Ümit giriş tarzı. Abdülhamit’in polisiye romanlara düşkünlüğü, birçoğunu kendisi için özel olarak çevirttiği düşünülürse, Ahmet Ümit sürükleyiciliği umuyor insan. Heyhat! Okur lüzumsuz bilgiler ve öykülerle o kadar çok boğuluyor ki ne Bonkowski’nin katilini merak ediyor ne de öldürülme sebebini.

Minger Adası biraz Zülfü Livaneli’nin Son Ada’sını çağrıştırıyor…

Adada vebaya karşı büyük tedbirler alınır ancak hiçbir önlem her gün onlarca ölümün önüne geçemez. Büyük devletler salgının kendi ülkelerini bulaşmasını önlemek için adayı gemilerle ablukaya alarak trafiği durdururlar.

Abdülhamit, salgını durduramayan valinin sürgün edilmesine karar verir, yerine başka birini gönderir. İşte ne olursa ondan sonra olur. Bu arada bıktırıcı tekrarlar, aşırı tıbbi açıklamalar, romanla hiç ilgisi olmayan gereksiz bilgiler ve sıkıcı diyaloglarla kitabın yarısı çoktan geçilmiştir.

Adaya atanan yeni vali göreve başlayamadan alaşağı edilir ve Minger Adası’nın bağımsızlığı ilan edilir. Devamında hayal gücünün zulmüyle karşı karşıya kalırız. Vebanın sebep olduğu ölümler olanca hızıyla sürerken, sabah erken kalkanın iktidarı devraldığı darbeler dönemi başlar. Lakin iktidar, başa geçenlerin hiçbirine şans getirmez…

Orhan Pamuk’un bütün kitaplarını okumuş birisi olarak söyleyeyim, Pamuk, çok iyi bir yazar. Lakin hiçbir kitabı ıstırap çekmeden bitirilemiyor. Pamuk sıkıcılığı sanırım kendine tarz edinmiş ve kasten sürdürüyor. Bu kadar iyi bir kalemin okurunun görüşlerini dikkate almaması hiç aklıma yatmıyor.

O daha çok “büyük yazar” , “büyük romancı” , “eşsiz bir yazar” diye onu öven eleştirmenleri kale alıyor. Kitaplarının kapaklarında, o romanla ilgili olsun olmasın, bu övgüleri büyük puntolarla okurun gözüne sokmasının başka bir anlamı akla gelmiyor.

Veba Geceleri, hayal gücünün aşırı derecede zorlandığı, bütün Orhan Pamuk kitapları arasındaki en sıkıcı olanı. Hiç ama hiçbir keyif almadım…

 

 

 
Toplam blog
: 173
: 2173
Kayıt tarihi
: 03.10.07
 
 

1958 Trabzon doğumlu. Darüşşafaka Lisesi ve M.Ü. Siyasal Bilimler Fakültesi mezunu. Yazdığı kitapla..