Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Eylül '08

 
Kategori
Güncel
 

Orhan Pamuk'u okuyabiliyorum; bende mi bir anormallik var?

Orhan Pamuk'u okuyabiliyorum; bende mi bir anormallik var?
 

Bir şey becerememekle övünen ergen kızlar vardır. "Ay ben yumurta bile pişiremem!", "daha mutfağa adım atmış değilim!" "çamaşırlarımı bile annem yıkıyor!"... Bununla neyi kanıtlamak isterler hep merak etmişimdir. Herhalde çevrelerinde bütün şımarıklıklarına, komplekslerine ve tembelliklerine rağmen onları bağrına basan, her nazlarına katlanan birilerinin bulunduğunu, kendilerinin öyle basit işlerle uğraşamayacak asalette olduklarını vurgulamak istiyorlardır.

Benzer bir yaklaşımı Orhan Pamuk'u okuyamamak/anlayamamak konusunda da görürüz. Aslında Pamuk birkaç yıl öncesine kadar sadece edebiyat dünyasında popüler olan bir yazardı. Edebiyat alanında seveni de nefret edeni de çoktu. Sevmeyenler, Pamuk'un Türkçeyi bilmediğini, Beyaz Kale romanının intihal olduğunu söylerlerdi. Ama bu eleştiriler genelde edebiyat alanında sınırlı kalırdı. Pamuk'un kişiliği o kadar da eleştiri konusu olmazdı. Ancak bir İsviçre gazetesine verdiği demeç ve arkasından da Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanması Pamuk'u tüm ülkede tanınan ve çoğunlukla da nefret edilen bir figür haline getirdi. Pamuk'un demeci ezeli düşmanlarının eline iyi bir koz vermişti. Çoğu kıskançlıktan kaynaklanan edebi eleştirilerinin yanına ek bir malzeme olmuştu bu demeç. Edebi eleştirilere siyasi bir boyut da eklendi. O andan itibaren de Pamuk, "Türkçeyi bilmeyen, kötü romancı" mertebesinden "vatan haini" mertebesine yükseltildi. Aynen zamanında Nazım Hikmet'e, Sabahattin Ali'ye, Yaşar Kemal'e ve daha sayısız muhalif yazar/şaire yapıldığı gibi...

Artık sadece edebiyatseverler değil hayatında bir kitap dahi okumamış olanların da Pamuk hakkında bir fikri var. Mesela Hrant Dink'in katillerinin bile... Onlar da Pamuk'un yeterince akıllı olmadığı fikrinde. Mahkeme çıkışında, "Orhan Pamuk akıllı olsun" diyerekten eleştiri (!) korosuna bir ucundan dahil oldular.

Edebiyatla fazla alışverişi olmayan sıradan insanın Orhan Pamuk'un dilini çetrefil bulmasını, kitaplarını okuyamamasını anlarım. Zaten halkımızın büyük çoğunluğunun eline bir kitap aldığında okumaya pek de alışık olmayan gözleri karıncalanır, iki sayfa okuyamadan uykusu gelir. Benim anlayamadığım, işi okuma - yazma, fikir eseri üretmek olan yazar-çizer-gazeteci takımının aynı sözleri söylüyor olmasıdır. Bu takım, aynen girişte bahsettiğim "teenager" kızların beceriksizlikleriyle övünmeleri gibi Orhan Pamuk'u okuyamamakla övünüyorlar. Özellikle de Pamuk'un yeni bir kitabının yayımlandığı dönemlerde had safhaya çıkar bu türden yazı ve demeçler. Son romanı "Masumiyet Müzesi"nin kitapçı raflarında yerini almasıyla malum koro konserine başladı yine: "Orhan Pamuk'tan nefret ediyorum", "daha bir kitabını bile bitiremedim", "on sayfa okudum bıraktım", "sen yine iyi okumuşsun, ben ikinci sayfaya bile geçemedim kardeş"...

Yanılmıyorsam bu modayı Türk basınında Fatih Altaylı başlattı, arkasından genişçe bir lümpen yarı-aydın çevre de benimseyip takip etti, "Orhan Pamuk'u anlayamama" akımı çığ gibi büyüdü. "Elle gelen düğün bayram" demiş halkımız. "Duydun mu? Bizim mehmet de Orhan Pamuk'u okuyamıyormuş!", "Duydum duydum, o da bir şey mi, bizim sülale komple 'Orhan Pamuk'u anlayamayanlar' fraksiyonuna katıldı!"...

Okumadığım, anlayamadığım yazar benim için nötrdür. Anlayamadığım için övemediğim gibi yeremem de... Madem anlamıyorlar niçin ikide bir anlamadıklarını vurgulamak isterler onu da ben "anlayamıyorum" bir türlü. Çok zeki biri sayılmam ama Pamuk'un kitaplarını anlamakta hiç de zorluk çekmedim. Elime geçen bütün kitaplarını kolaylıkla ve keyifle okudum. Dili hiç de anlaşılmaz gelmedi. En zor romanı olan "Kara Kitap"ı bile elimden bırakamadan çok kısa bir sürede okuyup bitirmiştim. Orhan Pamuk'u anlayamayanlar hangi kitapları okuyabiliyorlar merak diyorum doğrusu. Ömer Seyfettin'in hikayelerinden öteye geçebilmişler mi acaba?

Orhan Pamuk çok reklam yaptırıyormuş. "Yapıyor" mu yoksa "yapılıyor" mu? Acaba o röportajları Pamuk kendisi mi istiyor yoksa her gün gün onlarca gazeteci tarafından aranıp kendisinden mi röportaj talep ediliyor? Adı üstünde bunca fırtına koparılan, Nobel ödülü almış, kitapları onlarca yabancı dile çevrilip milyonlarca satmış olan, ülkenin en meşhur Ergenekon çetesinin ölüm listesinin başında yer alan ünlü bir edebiyatçıyla hangi gazeteci söyleşi yapmak istemez? Şahsen Milliyet Blog sitesi adına ben de konuşmak isterdim. Röportaj talebimi kabul etse o İsviçre gazetesine verdiği ünlü demeci ve daha birçok konuyla ilgili sorunun yanı sıra ona yanılmıyorsam şu ana kadar dünyada hiçbir gazetecinin sormadığı şu soruyu da sorardım: "'Benim Adım Kırmızı' romanınızın mesleki kıskançlığa kurban giden kahramanı Nakkaş Zarif Efendi aslında siz misiniz? O romanda işlediğiniz nakkaşlar arası kıskançlık teması aslında bugünün Türkiyesinin toplumsal ve edebi atmosferini mi anlatıyor?"

....

chelikce@gmail.com

Resim:http://www.ntvmsnbc.com/news/256012.jpg

 
Toplam blog
: 431
: 3853
Kayıt tarihi
: 30.06.06
 
 

Anahtar kelimeler: Antep, İstanbul, Haziran, İkizler, Beşiktaş, MÜ İletişim Fakültesi, Gazetecilik. ..