Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ekim '07

 
Kategori
Bilim
 

Orkestra şefi beyin

Orkestra şefi beyin
 

Vücudumuz muazzam bir enstruman. Her hücrenin her dokunun yapacağı görevler belirlenmiş.Saç tellerimizn uzamasıyla kirpiklerimizin uzaması birbirinden ayrı. Keza tırnaklarımızın uzama hızı apayrı. Bazı organlarımız ikişer tane bazıları kendini yenileyebiliyor bazıları yenileyemiyor.Muazzam bir orkestra var ve kimin ne zaman çalacağı ne zaman susacağı belli ve vücut sağlıklıysa, sonuçta ortaya harikulade bir müzik eseri çıkıyor.

Hücrelerimizin hepsi birbirlerinden haberdar ve koordineli çalışıyor. Bu hücrelerarası koordinasyonun yanısıra her hücremiz, beynimizle de bağlantılı çalışıyor çünkü beynimiz orkestranın şefi. Beynimiz söylüyor, ellerimiz yapıyor. Beynimiz söylüyor, sınav heyecanı ya da aşk heyecanından kalbimiz hızlı atıyor.İpek bir kumaşa dokunduğumuzda, beynimiz bunu harikulade bir duygu olarak tenimizde hissetmemizi sağlıyor. Bir koku varsa beyin bunu iğrenç ya da harika olarak algılamamızı sağlıyor.Gerçekten de beynimiz bizim orkestra şefimiz.

Beynimizin kendisi ise yine bizim düşüncelerimiz doğrultusunda çalışıyor. Bu nedenle, kötü duyguları, karamsarlığı, kederi, uzun süre içimizde taşımak, maalesef bu Orkestra şefinin bütün enstrumanlara yanlış işaret göndermesine yol açıyor. Bu artık bilimsel çalışmalarla da ispatlanmış bir konu. Doğuştan hemen hepimizde varolan hastalık hücreleri, psikolojimiz iyi olduğu sürece vücudumuz tarafından bertaraf ediliyor oysa uzun süreli ruhsal duygusal yıkıntılar olduğunda, beynimiz hücrelere "artık uğraşmanın çabalamanın anlamı kalmadığı, hayatın boş ve yaşamaya değmez olduğu" yolunda mesaj gönderiyor. Hücrelerdeki ritm bozuluyor. Doğru ve koordineli uyumlu çalışma şevki kalmıyor. Vücut düşüşe geçiyor ve adeta durduk yerde beslenme ve diğer şartlar iyi olsa bile kendi kendini hasta ediyor.Doğuştan sahip olunan sinsi hastalık hücreleri de meydanı boş bulup bizi ağır hastalıklarla yüzyüze getiriyor.

Psikolojimiz bozulduktan sonra yaşadığımız sıkıntıları düzeltmek, iyileşmek çok çok zor. Oysa ta baştan kendimize güç verecek şekilde olaylar karşısında daha sağlam durabilir; üzüntü, keder, panik vs. ye kolay kapılmamaya çalışırsak işimiz çok daha kolay ..Ayrıca çevremize yansıtacağımız bu olumlu enerjinin onlar için de ne kadar iyi etki yapacağını bir düşünelim. Lafın özü, günlük hayatta neyin üzülmeye değer, neyin değmez olduğunu, karşılaştığımız olayları kendimize en az zarar verecek şekilde nasıl bertaraf edeceğimizi öğrenmek zorundayız. Herkese sağlık ve iyilikler diliyorum.
 
Toplam blog
: 148
: 384
Kayıt tarihi
: 21.09.07
 
 

Merhaba...  Üniversite mezunu Kamu İdaresinde  çalışan bir bayanım. Ankara'da iki oğlumla yaşıyorum..