Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Efsane FB 1907 Baterist Metin

http://blog.milliyet.com.tr/efsanefb1907

14 Eylül '08

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Ormanların Gerçek Kralları !..

Ormanların Gerçek Kralları !..
 


Hayır, yazının baş aktörü bir hayvan değil; aslandan bahsetmeyeceğim yâni... Zaten aslanın, ormanların kralı mıralı olmadığını ve olamayacağını bir bloğumda yazmıştım... Aslan, sık ormanlardan tırsan, çekinen, ürkek bir hayvandır ve açık alanları sever, ancak boş arazilerde dayılık yapar demiştim :-))


Benim bahsedeceğim, ormanların gerçek kralları!.. Meşe, kayın, ince yapılı, gümüşi beyaz kabuklu huş ağacı ve dahası...


Ağaçların ismini bile bilmeden ormanda gezip tozmak, bir insan için bağışlanmayacak bir eksik olsa gerek. Halbuki, ormandaki bir ağacın gövdesine, gövdesini saran kabuğuna, dallarına ve yapraklarına bakarak cinsini, hattâ niteliklerini anlamak o kadar kolay ki!


Bütün tabiat bilimleri, gözlemin ürünü olduğuna göre, bu konuda da gözlerimizi dikkatle açmamız yeterli sanırım. Öyleyse ormandaki gezintimize başlayalım ve çevremizdeki ağaçları şöyle bir gözden geçirelim, haydi bakalım...


Şu gördüğümüz ulu ağaçlar, ormanın kralları meşeler... Dülgerlere en sert, en dayanıklı keresteyi bu ağaçlar verir. Sarayların, eski konakların ve köşklerin kirişleri, bu yaşlandıkça sertleşen, saygıdeğer ağaçtan yontulmuştur.


Meşenin yuvarlak dişli, bölmeli ve sarmal dizili yaprakları kolaylıkla tanınır. Meyvesi palamuda gelince, eskiden bundan hayvan yemi, hattâ büyük kıtlık dönemlerinde insanlar tarafından yiyecek maddesi olarak yararlanılırdı. Meşe ağacının kabuğu ise, derileri tabaklamakta ve boya sanayiinde kullanılmaktadır.


Meşe gibi, kestane de, çok eski çağlardan beri bilinen, soylu bir ağaçtır. Odunu meşeninki kadar sert değildir; buna karşılık ağaç kurdu ve örümcek barındırmayan kerestesi makbuldür. Bu bakımdan, büyük yapıların çatılarında mertek ve döşemelerinde parke malzemesi olarak kullanılır. Esnek ve dayanıklı olduğu için, fıçı yapımına da elverişlidir. Kestaneyi bilhassa sonbaharda dibine dökülen, dikenli dış kabukları çatlamış meyvelerinden tanıyabiliriz. Yaprakları sert, parlak uzun ve muntazam dişlidir.


"Beyaz kereste" veren orman ağaçlarından gürgen ve kayın, yumuşak ve az budaklı olduklarından, marangozlarca pek tutulurlar. Lâkin, testere ve ıskarpelayla işlenmesi çok kolay olan bu ağaçların kerestesi, boynuzlu teke ve beyaz karınca gibi hayvanların da dişine göredir!


Gürgeni kayından ayırdetmek hayli zordur. Fakat, meyvelerine bakarak onları tanımak daha kolaydır. İki ağacın da yaprakları muntazam ve ince dişlidir. Buna karşılık, gürgenin meyvesi üç yapracıklı bir yaprağın üzerinde bulunduğu hâlde, kayının meyvesi olan kozalak, çıplaktır; içerisinde yağca zengin bir badem bulunur; bu nedenle, orman hayvanlarının vazgeçemedikleri bir yiyecektir.


Kolaylıkla tanıyabileceğimiz ağaçlar da var elbet... Çobanpüskülü, huş ağacı, akçaağaç gibi... Bunlardan çobanpüskülü, yaprakları parlak, bütün sene yeşil kalan, dikenli bir ağaççıktır.


Kuzey yarıküresinin kışları soğuk ve uzun süren bölgelerinde daha iyi yetişen huş ağacı ise yapraklarını her sene döker. Bu ağacın gümüşi beyaz kabuğu köselecilikte kullanılır. Kanada'lılar, huş ağacının besisuyundan, çok sevdikleri bir şeker ve bir içki elde ederler...


Lâkin, akçaağacın besisuyu, şekerce daha da zengindir. Bu ağacı, beş parçalı, kalın damarlı, güzel yapraklarından ve bilhassa, sonbahar mevsiminde, ağaçtan zarif bir biçimde döne döne düşen ve havaya fırlatılınca da, yine dönerek uçan "samar" adındaki meyvesinden kolayca tanıyabiliriz.


Ormandaki gezintimiz maalesef burada sona eriyor. Reçineli ağaçların alacakaranlığına dalmaya vaktimiz kalmadı. Fakat bunlardan ikisine şöyle kısaca bir göz atıverelim... Çam ve köknar... Bunların her ikisi de çamgiller familyasından, kozalaklı ağaçlardır. Lâkin ikisinin arasında hayli fark vardır. Çamın yaprakları iğne biçiminde ve uzundur. Köknar ise göğe doğru sipsivri yükselen, yaprakları yassı ve çamınkilerden çok daha kısa olan bir ağaçtır.
 
Toplam blog
: 1907
: 3759
Kayıt tarihi
: 28.07.07
 
 

03 Şubat 1967 İstanbul doğumlu, romantik bir müzisyenim işte... Müzik, bateri, spor, Fenerbahçe, ..