Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Haziran '12

 
Kategori
Tarih
 

Örnek mücadele

Örnek mücadele
 

Mücadelesiz onurlu bir yaşam olmaz.


Türkiye Cumhuriyeti, tarihin bir kırılma noktasında, dünya, bölge ve ülke dengelerinin alt üst olduğu bir süreçte, hem savaş verip, hem de devrim yaparak kurulmuş bir ulus devlettir. Antiemperyalist bir öze sahip milli mücadele, tam bağımsızlık, milletin egemenliği ve ulusal sınırları kapsayan sacayağı üzerinde yükselmektedir. Bu nedenlerle ulusal kurtuluş savaşının içeriği, anlamı, amacı, kapsamı ve yöntemi tüm mazlum milletlere örnek olmuş, Mustafa Kemal Paşa'da mazlum ulusların dilinde “Doğu'nun Güneşi” olarak anılmaya başlamıştır.

ABD’nin Irakı işgal ettiği ve Ortadoğu'yu, Afrika'yı, Kafkasya'yı ve tüm dünyayı amaçlarına, çıkarlarına, emperyalist emelleri doğrultusunda yeniden dizayn etmek istediği, ulusal egemenliğimizin hızla aşındığı, kuruluş felsefemizin ve temel değerlerimizin tartışıldığı bu süreçte, milli mücadelemizin anlamı bir kez daha ön plana çıkmaktadır. Çünkü Türkiye, Batı emperyalizmine başkaldırmış, onun tahakkümünü ve boyunduruğunu silkip atmak için savaşa girmiş ilk doğulu ülkedir.

Mustafa Kemal'de zaten, mazlum milletler dayanışmasına sık sık dikkat çekmiş, giriştikleri mücadelenin, sadece Anadolu Türklerinin değil, tüm ezilen ulusların kavgası olduğunun altını çizmiştir. Milli mücadelede Kemalistler ile Bolşevikler ittifak yaparken, İslam dünyası da emperyalizmin baskısı altındadır. Fas, Cezayir, Tunus, Libya, Mısır, Hindistan, Suriye ve Irak Müslümanları kendilerine önderlik edecek bir gücün arayışı içerisindeydiler. Hatta, emperyalizme karşı ortak bir cephenin oluşturulması, en büyük dilekleri idi. Dönemin en büyük emperyalist devleti İngiltere idi. Başbakan Lloyd George 26 Şubat 1920 tarihinde avam kamerasındaki konuşmasında “… Biz dünyanın en büyük İslam devletiyiz, Britanya İmparatorluğunun dörtte biri müslümandır” derken İslam dünyasındaki emperyalist gücünü ifade ediyordu.

Anadolu'da kavga tüm şiddeti ile devam ederken, emperyalistler, bugünkü gibi o günde mazlum devletlere oynadıkları oyunlar ile onları kandırmıştır. Milli mücadele döneminde Atatürk, Hakimiye Milliye ile Anadolu da Yenigün gazetelerinde gizlisiz, saklısız bir şekilde hem halkına hem de Tüm dünyaya Kemalist önderliğin ideolojisini ve milli mücadelenin yapısını anlatmıştır.

 Atatürk, Hindistan'da çok büyük bir etki yaratmış, İslamın batıya karşı meydan okuyan kalesinin komutanı olarak görülmüş ve “çağın en büyük şahsiyeti” olarak nitelendirilmiş ve Atatürke İslamın kılıcı unvanı verilmiştir. Atatürk, mücadele sürecinde, İran, Suriye ve Irakla yakından ilgilenmiştir. Suriye halkının çeşitli kesitlerini dinlemiş, yerel gruplarla işbirliğini teşvik etmiştir. Çektirdiği Arap kiyafetli fotoğrafları, Suriye, Mısır ve Irak'da Müslümanlara dağıtılmıştır. Suriyelilerin Fransızlara karşı ayaklanmalarını ve direnmelerini önermiş, hatta Suriye, Irak ve Türkiyenin Konfederasyon oluşturabileceğini dillendirmiştir.

Milli mücadele sadece doğuda ve Müslüman dünyada değil, tüm batıda, Yunanistan'da işçilerin, Trakya'da ki komunist Türklerin, Afrika'da ki insanların büyük ilgi ve duyarlılığına neden olmuştur.  

Mazlumlar dünyasının Mustafa kemale Kurtuluş Savaşı sonrası yolladığı tebrik mesajları Milli Mücadelenin evrenselliğini göstermektedir. Ankara Hükümetinin Paris Temsilcisi Ahmet Ferit Bey’e 30 Ağustos zaferinden sonra gelen yazı ve telgraflar, mücadelenin etki ve yankılarını göstermeye yeter. Cezayirden gelen telgraf “Cezayirin Müslüman halkı ellerini yüce Allaha doğru açarak, kalplerinin derinliğinden dua ediyor, Mustafa Paşa Al Muzaffer Al Gazi hazretlerine en içten  ve saygı dolu tebriklerini sunuyorlar.” Tunus'dan gelen telgraf  “Kemalist orduların zaferi münasebeti ile duyulan derin sevinci iletirken, büyük Mareşal Mustafa Kemale ihtiram dolu, yürekten iyi dileklerimizi ulaştırmanızı rica ederiz.”

Atatürk, son derece olumsuz koşullarda başlatıp, yürüttüğü mücadelesini, adım adım yurt, bölge ve dünya nezninde kanıtlayıp, güç ve saygınlık kazanırken, asla imkan ve kabiliyetlerinin ötesinde planlama yapmamış, gücünü zorlamamış, emperyalizme karşı en ufak bir zafiyete düşmemiş, onlarla işbirliği bir yana mücadelesini daha da şiddetlendirmiş, mazlum ülkelerin her zaman yanında yer almıştır. Atatürk, Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafyanın yarattığı sorunlar ve güçlükler kadar, avantajlarını ve potansiyellerini de görüp, tarihi, kültürel, toplumsal, siyasal olarak özelliklerini kullanmış, Batı ile ilişkilerinde eksiklik ve ezikliğe girmeden Türkiye'yi doğuda öncü, insiyatif dengeleyen bir ülke konumuna getirmiştir. Tabii bunları vizyonist, projeksiyon, ön görü sahibi, çağdaş, öz güvenli bir lider olarak gerçekleştirmiştir.

Hazin bir şekilde tarih tekerrür ediyor bugünlerde. Yüz yılda bir tarih sahnesine çıkan, Atatürk gibi devrimci önderler coğrafyamızda yeniden ortaya çıkar mı sizce? Çıkmasa bile neden bu ülkelerin insanları kendi işbirlikçilerini göremiyorlar? Ya da bizim Ulusal Milli Mücadele tarihimizi okuyup ders almıyorlar?

Güzellik, birlik, beraberlik dolu, kardeşlik ve dostluğun her zamankinden daha çok ihtiyaç duyulduğu günümüzde, tüm yürekler sevinç dolsun, umutlar gerçek olsun, acılar unutulsun,  umuyorum.  

 Bu vesile ile 30 Ağustos Zafer Bayramı ile Ramazan Bayramınız kutlu olsun.

 Sağlıcakla kalın.
 
Nizamettin BİBER
Uzman İnşaat Mühendisi 

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..