Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ağustos '21

 
Kategori
Tarih
 

Orta Çağ’da Bilim Kadını

 

Orta Çağ’da Bilim Kadını

Hildegard von Bingen

 

 

Size anlatacağım kadına gerçekten çok şaşıracaksınız.  Bu günlerde ya da yakın bir geçmişte yaşamamış.

Orta Çağ’da yaşayan bir kadından ve onun inanılmaz yaptıklarından söz ediyorum.

Bu kadın filozof, bu kadın teolog, şair, yazar, sanatçı, müzisyen, oyuncu, mimar, kâhin, kompozitör, dramaturg, biyografi yazarı, doktor, botanikçi, şifacı dahası kilise ona azize gözüyle bakıyor. Bu kadın aynı zamanda feminist. Nasıl yani?

Bir insanın bu kadar mesleği olabilir mi?

Bir insan bütün bunların altından nasıl kalkar.

Peki, kimdir bu muhteşem kadın?

 

HİLDEGARD VON BİNGEN

O dönemde kadınların hiçbir hakları yok. Yasaklarla dolu bir hayat yaşıyorlar. Fakat akıllı kadınların da olduğu dönem. Kadınlar ne yapmışlar tabi bazıları. Din aracılığı ile felsefe yapmışlar ve kadınlara güç vermişler.

O dönemlerde kiliseler çok güçlü. Kadınlar içinde erkekler içinde bir yatırım alanı. Aynı zamanda dini bir yer olduğu için rahip ve rahibelere bir çeşit eşitlilik görülüyor orada. Dışarıda ise kadınlar özellikle cahil bırakılıyormuş. Tamamen kadın düşmanı olan bu toplum sadece kadınları kullanıyorlarmış.

İşte tam hayat böyle iken yürekli bir kadın bir kitap yazmış.

Bingenli Hildegard bitkileri, hayvanları, doğadaki canlı-cansız varlıkları konu alan kitabıyla tarihin ilk kadın doğa bilimcilerinden birisi olmuş. Bununla kalmamış sonra bir alfabe geliştirmiş, dilbilimci olmuş.

Sıra kehanetlerine geldi.

Öyle kehanetleri var ki Budizm, Hinduizm ve Amerika yerlilerinin din ritüelleriyle paralellikler taşıması açısından mistizmin önemli eserleri arasında sayılmış.

Önemli şahıslara 400 mektup yazmış.

 

Ailesi tarafından 8 yaşında bir kiliseye ve önemli bir rahibeye verilmiş olduğundan orada dolu eğitim almış. Okuma yazma bilmesinin de sebebi buymuş.

Bu arada küçük yaşta geçirmiş olduğu havaleden dolayı ciddi sağlık sorunları da varmış.

Yetişkin olduğunda vizyonlar görmeye başlamış. Bu arada ilim, doğa tarihi ve Yunan kozmoloji kitaplarını devamlı okuyormuş, araştırmalar yapıyormuş.

Vizyonlar gittikçe çoğalmaya başlamış.

Burada çok önemli bir ayrıntı var ki, bütün vizyonları yazıyormuş. Hayatı boyunca aralıksız okumuş, araştırmalar yapmış. Devamlı kilisede yaşadığı için bu onun için sorun olmuyormuş.

Yazdıkları okunur, anlattıkları dinlenir olduğunda Papa’nın da ondan haberi olmuş. Gördüğü 16 sanrının kaydını tutma hakkını vermiş.

Kitabı 1141’de yazmış. Kitapta; Yunan kültürüne dayanan bir tip kozmolojiden bahsetmiş. Dünya’nın 4 elementten oluştuğunu açıklamış. Hava, ateş, su ve toprak olarak belirlemiş. Gök cisminin hava ve sudan oluşan farklı katmanları olduğunu söylemiş. Düşünün o zaman için ne büyük bir keşif.

Tabi kilisede onu desteklediği için Avrupa’da tanınmış.

Çocukluğundan itibaren doğa ile çok ilgiliymiş, buna tıp ilave olmuş, derinlemesine incelemeye, araştırmaya başlamış. Sonunda şifacı olmuş.

Ayrıca Barış elçisi olmuş. Avrupa’yı gezerken bilgilerini paylaşmış.

Bu güçlü kadın 81 yaşında vefat etmiş.

Böyle bir kadını alkışlamak gerekir.

 

Nazan Şara ŞATANA

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....