Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Temmuz '14

 
Kategori
Yoga / Meditasyon
 

Orta yolu bulmak

Orta yolu bulmak
 

Grup yoga derslerindeki en büyük sorunlardan biridir derse katılan müdavim ve yeni öğrenciler... Bir süredir ders verdiğim spor tesisinde böyle bir sorunla karşılaşmamıştım. Derslerime, uzun zamandır yoga yapan kişiler katılıyorlardı. Ben bu spor tesisine başlamadan önce, tanıdığım ve takdir ettiğim birçok yoga eğitmeniyle çalışmışlardı ve yogada oldukça ilerlemişlerdi. Ters duruşlar ve yoğun arkaya eğilmeleri deneyimlemeyi seviyorlardı. Ben de, bu spor tesisinde ders vermeye başladığım ilk günden beri zirve duruşunu ters duruşlardan, yoğun arkaya eğilmelerden ve kol denge asanalarından seçiyordum. Günler, haftalar ve aylar böyle geldi geçti taa ki birkaç hafta öncesine kadar...
Yazın gelmesiyle birlikte, insanlar spora daha bir ağırlık verir. Bikini sezonu yaklaştığında, spor tesislerinde daha çok boy göstermeye başlarız. Tabii ki grup derslerine de katılım artar. Benim derslerim de, bu furyadan nasibini aldı. O gün sınıfa girdiğimde, yeni bir sürü öğrenciyle karşılaştım. Yeni yüzler ve yeni yaklaşımlar...
"Mat"ımı (yoga minderi) her zamanki gibi sınıfın ortasına yerleştirdim. Derslere katılım çok olduğu için sınıfta daire düzenini tercih ediyordum. Herkes daire şeklinde diziliyordu ve ben de ortada duruyordum. Böylece herkesi görebiliyordum ve daha kolay müdahele edebiliyordum. O gün de bu düzeni tercih ettim. Özellikle yeni öğrencilerin birbirine yakın durmalarını istedim.
Ders başlamadan önce, tüm katılımcılara fiziksel bir rahatsızlıkları olup olmadığını sordum. Yeni öğrencilerle tek tek ilgilendim. Fiziksel rahatsızlıklarından bahseden öğrencilere ders öncesi yapıp yapmamaları gereken şeyleri söyledim. "Madem boynunuzda rahatsızlık var, asanalarda beklerken boynunuzu omurganızın bir uzantısı olarak yani düz bir şekilde tutun. Tam karşıya bakın. Boynu yukarı kaldırmayın ya da aşağı indirmeyin." Ya da "Diziniz mi rahatsız? Ben ders boyunca yine hatırlatırım ama öndeki diz bükülüyken, diz ayak parmak uçlarını geçmesin. Diz mutlaka ayak bileğinin üstünde olsun. Yerdeki duruşlarda da dizin altına bir battaniye ile dizleri koruyun."
Tüm uyarıları yaptıktan sonra, müziği ayarladım. Ders başlayabilirdi. Bağdaşta birkaç dakika meditasyon yaptıktan sonra, "marjaryasana-bitilasana" (kedi-inek esnetmesi) ile omurgayı esnettik. "Adho mukha svanasana" (aşağı bakan köpek) ve ardından "vinyasa" akışı ile "tadasana"da (dağ duruşu) ayaktaki asanalara başladık.
Birkaç "surya namaskara" (güneşe selam) ile bedeni ısıttık. Güneşe selam serilerinin arasına, "ashva sanchalanasana" (yüksek hamle) ve "anjaneyasana" (alçak hamle) duruşlarını serpiştirerek kalça fleksör kaslarını açtık. "Uttanasana"da (ayakta öne eğilme) beş nefesten fazla bekleyerek bacakların arkasındaki hamstring kaslarını açtık. "Surya namaskara" serilerinin arasında bazen "uttanasana", bazen "padangusthasana" (ayak baş parmağını tuttuğumuz ayaktaki öne eğilme) bazen de "hasta padasana" (elleri ayak tabanlarının altına koyduğumuz öne eğilme) yaptık. Amacımız "hamstring"leri daha çok açmaktı. Neden bacak önündeki ve arkasındaki kaslara yoğunlaşmıştım?
O gün derse, hem eski hem yeni öğrenciler gelmişti. Çok basit bir zirve duruşu yaparak eski öğrencileri geriletemezdim. Yeni öğrencileri ise ilk derslerinde zorlayamazdım. Ara yolu bulmalıydım. Çok düşündüm. Ne yapacağımı bir türlü bilemedim. En sonunda kalça açıcı bir duruşta karar kılmıştım. "Hanumanasana" (maymun duruşu). Birçok kişi öyle ya da böyle bugüne kadar okulda beden eğitimi derslerine ya da spor tesislerinde "stretching" (esneme) derslerine katılmıştır. "Hanumanasana", jimnastikte "split" olarak adlandırdığımız duruşa benzer. Zor bir duruştur. Kalça esnekliği gerektirir. Bacak arkasındaki ve önündeki kasların da esnek olması gerekir. Ama birçok kişinin az çok yapabileceği bir duruştur. Bu asana ile, hem eski hem de yeni öğrencileri mutlu edecektim. Eski öğrenciler, "hanumanasana"da derinleşmeye çalışacaklardı. Yeni öğrenciler için ise, "imkansız" bir asana değildi.
“Uttan pristhasana” (kertenkele/alçak hamle), “virabhadrasana I” (birinci savaşçı), “virabhadrasana II” (ikinci savaşçı), “prasarita padottanasana” (bacaklar açık öne eğilme) ve “parsvakonasana” (yan açı) çalıştığımız diğer asanalardı ve hepsi bizi zirve'ye hazırlıyordu. Kalça fleksörlerini açmak için “uttan pristhasana”da da arkadaki bacağı kalçalara doğru çektik. “Ashva sanchalanasana”da uzun süre bekleyerek ve bu duruşta burgular yaparak kalça fleksörlerini iyice açtık.
Zirve duruşundan hemen önce “eka pada raja kapotasana” (güvercin duruşu) yaptık. Arkadaki bacağı kendimize doğru çekerek kalça fleksörlerini esnettik.
“Prasarita padottanasana”, “padangusthasana”, “pada hastasana”, “uttanasana”, “janu sirsasana” (baş dize öne eğilme) ve “paschimottanasana” (yerde öne eğilme) ile hamstring kaslarını esnettik. Kasıkları açmak için de “ashva sanchalanasana”, “uttan pristhasana”, “prasarita padottanasana”, “parsvakonasana”, “virabhadrasana” ve “upavistha konasana” (oturarak bacaklar açık öne eğilme) duruşlarını kullandık.
Sıra zirve duruşuna gelmişti: “Hanumanasana”. Yüksek hamle duruşunda, arkadaki bacağı yere koyup birkaç kez bedenin ağırlığını öne doğru verdik ve öndeki bacağı düzleştirdik. Ardından bacağı öne doğru düz uzatıp bedenin elverdiği son noktaya kadar açıp asanayı deneyimledik. Sınıfta iki kişi bacakları tam olarak öne ve arkaya doğru açabildi.
Yine de katılımcıların hepsi mutlu olmuştu. Eski öğrenciler, asanada daha çok derinleşmişlerdi. Duruşu tam yapabilen öğrenciler, kollarını yukarı doğru kaldırmayı deneyimlemişlerdi. Hatta öndeki bacağın üzerine doğru eğilmeyi denemişlerdi. Yeni öğrenciler ise, ellerinin öndeki bacaklarının altına blok almışlardı. Karın kaslarını sıkarak "hanumanasana"da yığılmadan ayakta dik bir şekilde durmayı deneyimlemişlerdi.
Herkes memnundu. Tabii ki ben de... Derse başlarken korkmuştum. Eski ve yeni öğrencileri nasıl orta bir noktada buluşturacağım diye düşünmüştüm. Ders ilerledikçe bunun o kadar da zor olmadığını farkettim. Örneğin, deneyimli öğrenciler, "uttan pristhasana"da dirseklerini yere değdirebilirken yeni öğrenciler bunu başaramasa da kollarının üzerinde beklemişlerdi. Ya da blokların üzerine eğilmişlerdi. Belki deneyimli öğrenciler, bu duruşta arkadaki ayaklarını kendilerine doğru çekip ön bacak kaslarını esnetebilmişlerdi, ancak yeni öğrenciler bacaklarını esnetmek için "yüksek hamle" duruşunu tercih etmişlerdi.
Dersin ana fikri neydi? Öğrenciler, kendi bedenlerini tanımışlardı. Herkes, asanayı kendine göre uyarlamıştı ve yapabildiği noktada durmuştu. Kimse kimseyle yarışmamıştı. Herkes kendi deneyimini yaşamış ve kendi sınırları içinde kalmıştı. Bu, bir yoga dersi için ulaşılabilecek en güzel noktaydı.
Bana gelince... Korkunun ecele faydası yoktu. Bir gün böyle bir şey başıma gelecekti. Her zaman, ileri seviyede ve deneyimli öğrencilerle karşılaşamazdım. Yeni öğrenciler de olacaktı. Zaten sorun, yeni öğrencilerimin olması değildi. Alışıktım yeni öğrencilere. Ama genellikle sadece yeni öğrencilerden oluşan gruplarla ya da sadece deneyimli öğrencilerden oluşan gruplarla çalışıyordum. O gün, karışık bir gruptu. Yeni ve eski öğrencilerden oluşan karma bir grup. Benim için "yeni" olan ve "zor" olan buydu. Ne yaptım? Kabullendim. Asanaları gözden geçirdim. Katılımcıların hepsini mutlu edecek bir asana seçmeye çalıştım. Orta yolu bulmayı denedim. Yoga üstadı Patanjali'nin "Ashtanga Yoga" felsefesinin "brachmacharya" (ılımlılık) ilkesini hatırladım. Bu ilke, birçok açıdan ele alınabilir ve yorumlanabilir. O gün ben, bu ilkeyi, "orta yolu bulmak" olarak algıladım ve yorumladım. Dersi, "hayatta da orta yolu bulmayı" dileyerek bitirdim.

 
Toplam blog
: 201
: 432
Kayıt tarihi
: 08.05.13
 
 

Uluslararası Yoga Alliance onaylı hatha, vinyasa, yin ve prenatal yoga eğitmeni... Hayata bambaşk..