Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Şubat '07

 
Kategori
Psikoloji
 

Ortada durmak.

Gelin hep beraber bu konuyu işleyelim. Konunun zorluğunun farkındayım. Ama bu konunun anlatılmasına ve anlaşılmasına gerek olduğunu düşünüyorum. Düşünmem yetmiyecek. Hatta birçoğunuzun eleştirisini alacağım. Umarım en azından eleştiri almam konusunda yanılıyor olmam.

Şundan asla şüphem yok. İnsan beyninin başaramayacağı birşeyin olmaması gerekir. Oysa bizler düşündüklerimizi hayata geçirebilsek, işimizde başarılı, topluma yararlı önemli katkılar koyabiliriz. Bir türlü anlamakta zorlandığım herkes bildiğini kendine saklar. Haksızda değiller. "Sen bildiğini kendine sakla" derler. "Herşeye burnunu sokma" derler. Bu deyimleri çoğaltmak mümkün. Toplumda saklamak ve saklanmaya yönelik eğilim devam eder durur. Oysa neyi saklamak gereği duyarız. Paramızı saklarız, çalınmasın diye. Aslında neyi saklamaya çalışırsak onun bir suçla ilintili olduğunu görürüz. Bir şuç işleyene git a hesap ver demek yerine, Ortalarda dolaşma saklan deriz. Önemli bir buluş bulduğumuzu sandığımızda "Aman kimseye söyleme buluşunu çalarlar" deriz. Tüm gizliliklerin. saklanmaların arkasında bir hukuksuzluğun varlığını görürürüz. Oysa herşeyin ortada olmasının kime zararı varki?

Gençlik yıllarında köyün gençlerini odamıza toplamış, memleketi kurtarıyorduk. Ama memleket kurtarmadada farklı düşünceler, farklı yaklaşımlar vardı. Farklı fraksiyonlar farklı öneriler sunuyordu. Sona doğru ortam iyice gerginleşti.Tartışma kavgaya dönüşmek üzere idi ki. Bizden yaşca on yaş daha büyük, Yetim emmi(Solak Hüseyin) Ayaga kalkarak." Ula gençler siz adam olmayacaksınız.Sizi adam etmenin yolunu ben biliyorum. Kırılmaz bir zorkun deyneğini alacaksın eline ileri gidenin burnuna, geri kalanın arkasına basacaksın deyneği, ve hepinizi bir hizaya sokacaksın." Yetim emmi aslında bize bir ders vermişti. Ortada durmak yani empati yaparak birbirimizi anlamak varken neyi paylaşamıyorsunuz demişti.

Biz insanlar garip yaratıklarız. Ego larımızı birtürlü tatmin edemeyiz. Kıskançlıklarımızı, paylaşımcılığa kendimizi karşımızdakinin yerine koymayı beceremeyiz. İyi-kötü, güzel-çirkin, zengin-fakir dünyada hiçbirşeyin tek olmadığını düşünmeden, aslında bu kavramların göreceli kişiden kişiye değiştiğinin farkında olmayız. Şairin dediği gibi "Çirkin yüzde şirin ruh kalbi bağlayamaz mı? " Yani iyi ve kötü'yü, çirkin ve güzel'i herkes kendince tanımlamazmı? Galiba en iyisi ortada durmak ta bu orta yer neresi? Belki, benin özgürlük alanımın, senin özgürlük alanının başladığı yerde bitmesi. Belki, Saklanıp gizleyecek hiçbirşey yapmamak. Belki, Tüm insanların kardeş olduklarını hatırlamak. Belki dünyadaki tüm haksızlıklara birlikte karşı durmak. Belki gerçek amacın bağcı dövmek yerine Üzüm yemeyi istemek. Belki de bizi eleştirenlerin amaçlarının doğruyu anlamak çabası olduğunu düşünmek. Belkide bunların hepsi. Bu belkileri çiltlerce uzatmak mümkün. Bu işi kıvıramayacağımı biliyordum. Ama olsun en azından bir adım atmış oldum. Herkesin bu konuda söyleceği vardır. İnancım odurki söylenmelidir.

 
Toplam blog
: 139
: 795
Kayıt tarihi
: 29.09.06
 
 

10.12.1949 yılında Nurhak'ta fakir bir ailenin yedinci cocuğu olarak dünyaya geldim. Ziraat okulunda..