Ortadoğudaki ateş güllerine ince dokunuşlar...

İNSANIZ EVET İNSANIZ HER BİRİMİZ...

Yaradılışın ilk evrelerinden sonra TAPINMA İÇGÜDÜLERİNE medeniyet arayışları da harmanlandığında ortaya çıkan görüş ayrılıklarını tabanında da tavanında da, MENFAATLERİN ÇATIŞMASI yatmaktadır.

BANA GÖRE, bunun adı din olamaz, olmadı, olmayacaktır da.

BUNUN ADI;

SINIR İHTİLAFLARIDIR, HAK ARAYIŞLARIDIR, GENİŞLEME POLİTİKALARIDIR...

Ortada daima manidar olarak mazlum ve saldırgan arasında çetin çatışmalar yaşanmıştır.

HIRİSTİYAN,
MUSEVİ,
MÜSLÜMAN,

ATEŞE TAPAN, ,
ŞEYTANA TAPANLAR,
GÜNEŞE TAPANLAR,
ŞİMŞEK, GÖKKUŞAĞI, YAĞMUR, BULUT, AY, YILDIZ,
FİLE, GEYİĞE KURDA KUZUYA ÇAKALA ilginç ve güçlü kabullenilen her varlığa kayıtsız şartsız teslimiyetin kökeninde var olan bilinç, sığınma gereksinimi değil midir?

Kalbinde,
Yehova, Rab, ALLAH, Tanrı, tanımı her nasıl kabul görmekteyse; bir YARADICININ VARLIĞINDA yollarımız kesişiyor.

ELÇİLERİMİZ FARKLI DA OLSA, YOL AYNI KAVŞAĞA ÇIKMIYOR MU?

Yaradılıştaki gaye de belli değil mi?

Belirli bir süre içinde DÜNYA DENEN MİSAFİRHANEDE ağırlanacağız ve toprak üzerindeki kavgamız, toprağın altında sessizliğin sükunetinde sonlanacak.

CENNET & CEHENNEM KAVRAMLARINDA DA kesişmiyor mu düşüncelerimiz?

PEKİ ORADAKİ MUHASEBELERDEN BİR SES VAR MI?

İstemi dışında canı alınanlardan ve de can alanlardan bir seda var mı?

YOK,
YOK,
YOK...

Ama hemfikiriz değil mi bir yargı sürecinin gelişeceğinden.

Hiç bir dinde kıstaslara uymadan sorgusuz sualsiz, ceza & ödül kuramları da gerçekleşmeyeceğinde göre, ortaya şu tablo çıkmıyor mu?

İKRAM EDİLEN ÖMRÜN NASIL TÜKETİLDİĞİ

YARGI TEK BİR MAKAMIN ELİNDEYKEN, İYİLİKLERİN, HUZURUN, PAYLAŞIM VE DE YARDIMLAŞMALARIMIZIN ESAS ALINDIĞI BÖYLE BİR REALİTEDE BANA GÖRE TEK GERÇEK ADALETTİR.

Dayatmalar baskı ve katliamların paravanında DİN KAVRAMI asla konuşulamaz.

Esas olan iyi olabilmektir.

İYİ İNSAN,
İYİ VATANDAŞ,
İYİ ANNE İYİ BABA,
İYİ KOMŞU,
İYİ ESNAF, MEMUR, İŞVEREN EMEKÇİ

VE O KAÇINILMAZ SONUN ERTESİNDE DE İYİ BİR MEFTUA!

Hocanın sona uğurlarken merasimde bulunan ahaliye bile sorup sorguladığı o cümle bunun kanıtı değil midir?

Bu falan kişiyi yaşadığı süre içinde nasıl bilirdiniz?

İYİ BİLİRDİK diye bir uğultu yükselir hep bir ağızdan.

NE KADAR İYİYİYDİ Kİ?

Verdiği sözlerde durdu mu?
Kendisine güvenenlerin inançlarını sömürdü mü?
Eşini ağlattı mı güldürdü mü?
Çocuklarına ne kadar yeterli bir ebeveyn olabildi?
Ya ana babasına ne kadar müşfik sevecen davrandı?

BİREYSEL OLARAK ELE ALINAN BU KAVRAMLARI İYİ OLMANIN TANIMININ altını çizmek için yazdım.

Ölen kişinin zürriyeti, gömüldüğü kabristanın muhiti konumundan çok bundan sonraki serüvendeki makamı ile ilgiliyim şu anda.

Nüfus kağıdının bir yerlerinde dini itikadının ne olduğu değil, dürüstlüğü, insan gibi insan olmasıdır asl olan.

İNSAN GİBİ İNSAN OLABİLMEK...

İYİ OLMANIN ELZEMLERİDİR İNSANI İNSAN YAPAN.

Vahşetin kan dökmenin adına hiç bir dinin referans verebileceğini zannetmiyorum.

Bunu bu vahşeti tanımlarken, dinin kıstas olarak ele alınması ve olayın iyice çetrefilleştirilerek MEDENİYETLER ÇATIŞMASI gibi giydirilerek yeni sunumlarla,
kavram kargaşalarının arkasına sığınılması çok komik çok anlamsız bana göre.

CİNAYET CİNAYETTİR, HİÇBİR DİNİ LİTERATÜRDE YERİ YOKTUR,

Kan dökmenin manâsına, katliamdan başka hiç ama hiç bir anlam yüklenemez.

SEVGİYLE...

NİLGÜN ÇAKICI/BURSA.
26/01/2009
10.52