Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Şubat '16

 
Kategori
Dünya
 

Ortadoğunun yükselen gücü

Ortadoğunun yükselen gücü
 

ORTADOĞU'NUN KADERİ BİR DAHA BÖYLE ÇİZİLEMEYECEKTİR.


Zamanının etkin güçlerinin en büyük hatası büyük Türk devleti olan Osmanlıyı malum şekilde sonlandırmaktı. Zamansız yapılan bu oyunu tarihin düzelteceğini kendini bilenler tahmin ediyordu. Yüzyıldır yönettikleri politikalarla dünyayı ne hale getirdikleri ortadadır. Başkada bir yüzyılda yaşanmayan türde ve sayıda savaşı insanlık bunların zamanında yaşamış ve zulümlere maruz kalmıştır. Türkün tarihteki görevi henüz bitmemişti ve işte yine yarım kalan görevin icrası için bu güç geri geliyordu.

Rusya ekonomik olarak zorlanmaktadır. ABD, Rusya’nın çöküşünü mutlak bir durum olarak değerlendirmesi ve bazı konularda ortak çıkarların örtüşmesi sonucu Rusya’nın şu anki oyun kurgularına ses çıkarmıyor. Enerjisini zaten çökecek olan bir güce harcamak istemiyor. Bu sebeple Rus ekonomisinin hassas durumunu bildiği için, bu kalemle Rusya’yı çökertmeyi askeri güç kullanarak çökertmeye tercih ediyor. Durum böyle düşünülüyor olsa da, gerçekte Rusya bir kısım gerileme yaşasa da dünya üzerinde etkin bir güç olma vasfını daha uzun süre korumayı başaracak içsel kapasiteye sahiptir. Hayatta gerçekçi olunmalı ve bu gerçek dengelere göre uzun vadeli stratejiler oluşturulmalıdır.

ABD’nin önümüzdeki zaman diliminde korkulu rüyası Çin’dir. Bu sebeple de var olan gücünü pasifikteki tehlikeye kaydırmakta ve enerjisini bu yeni konjonktüre harcamak üzere stratejiler kurgulamaktadır. İngiltere ve ABD Üniversitelerinde, Ortadoğu kürsülerini bile kaldırmış durumdalar. Bölge hakkında ne bilgileri nede ilgileri söz konusu bile değil.  Batı yangın alanına çevirdiği Ortadoğu’yu viran bir şekilde ateşlerin içerisinde arkasına bile bakmadan bırakıp gidiyor.

ABD, Rusya ve Türkiye strateji oyunu için bölgeden ellerine kozlar elde etmeye çalışıyorlar. Türkiye, ABD ve Rusya’dan daha insani, vicdani ve Ortadoğu toplumlarının yaşanabilir bir coğrafyaya sahip olmaları konusunda politikalar üretiyor. Bu nedenle Türkiye diğer devletlerden daha üst düzey bir stratejik yaklaşıma sahip olduğu görülüyor. Bölgeyi diğer devletlerden daha iyi tanıyan Türkiye coğrafi konumu itibariyle de bölgesel alana en hakim olabilecek bir ülke pozisyonundadır. Dolayısıyla da bu satranç oyunundan Türkiye süreç sonunda veya daha sonrasında bölgenin en etkin devleti olarak çıkması kaçınılmaz bir konjonktürdür.

Ortadoğu ve Afganistan’a giren güçlerin zaman içerisinde nelere maruz kaldıklarını ve bu bölgeleri ne şekilde terk ettikleri herkesin malumudur. Lakin Türkler bu zor bölgede asırlardır varlığını kabul ettirmiş ve bölgenin en hakimi olan kadim millet olma konumuna gelmiş bir toplumdur. Yabancı bir güç Türkiye çevresinde Türkiye olmadan varlığını uzun süre sürdüremez. Bunu bilmesi gereken güçler, tarihteki aldıkları derslerle bizden daha iyi bilirler.

Ortadoğu’nun yükselen gücü Türkiye’dir. Bu yeni gelişmenin önüne hiçbir güç geçemeyecektir. Bu yeni durumu en iyi bilenler batılılardır. Elbette sessizde kalmayacaklardır. Türkiye zor bir süreçten geçecektir ama engellenemez bir yükselişle Türkiye çevresinde bir etki alanı oluşturacaktır.

Türkiye, bölgesinde ortak bir güç olmasını arzu etmiyor. Bölgede bir ortak hakim bir güç olması demek kargaşanın sürekliliği anlamını taşır. Bundan da önemlisi Türkiye bölgesinde kuvvetli olmadığı sürece çevresi ve dünyayla olan sorunlarını çözememektedir. Türkiye yakın tarihten gelen bir yapıyla da bölgenin en bilinir ilerici, tetikleyici, sürükleyici ve sürekliliği olan bir gücüdür.  Neyi ne zaman yapacağı kestirilemeyen birkaç devletten biri olan Türkiye, tarihten gelen özellikleriyle de dokunulmasından çekinilen bir belirsizlik sarmalıdır. Bir harekât düzenlenmesi halinde ne şekil bir reaksiyon alacağınızı kestiremezsiniz. Bu sebeple de sonucun ne olacağını bilemezsiniz, dolayısıyla da yüksek riskli birkaç ülkeden biridir Türkiye. Kışkırtmak bile tehlikelidir. Kışkırtayım derken can verirsin, şaka yapayım derken canından olabilirsin.

Kürtlere kapalı kapılar arkasında verilen vaatlerin gerçekliğe olan yakınlık durumunu bu sözü verenler ve öngörülü yöre halkı çok iyi bilir. Kaldı ki; Kürtler bölgelerinde en iyi Türklerle anlaşabilir, kaynaşabilir bir halktır. Bir devlet kurmanın daha uzun bir süre söz konusu olamayacağı ortadadır. Bir devlet kurmak ve bu devleti ayakta tutarak uzun süre sistemin sürekliliğini bağımsız olarak sürdürebilmek öyle ha deyince gerçekleşebilecek bir durum değildir. Kürtler için en gerçekçi politika Türklerle birlikte adil, hakkaniyetli bir birlikteliğin sağlanmasıdır. Bu durum istense de istenmese de bu son kertede bu şekle everilmek durumunda kalacaktır. Bunu dikte olarak değil realitenin getirdiği bir zorunluk olarak görmek gerekir. Kaldı ki; Türkiye’de Kürt kardeşleri ile birlikte yaşamak ve birlikte yol almak arzusu içerisindedir.

Şahlanan Türkiye’nin önünü kesmek isteyenler ki; bunlar bölgemizdeki oyun kurulayıcıların yine hain bir planı gerçekleştirme telaş içerisindedir. Bu darbeyi de kendi kaynakları ve insanını tüketmeden kardeşi kardeşe kırdırmakla çözeceklerini sanmaktadırlar. Ne Kürtler nede Türkler bu ermeni ve küresel güçlerin oyununa gelmeyecekler. Ortadoğu’da bu elemli günlerini elbet bir gün atlatacak ve geriye baktıklarında ne kendileri nede torunları bu kendilerine reva görülenleri asla unutmayacaktır.

Yüce Türk Devleti, Ordusu ve Milleti Allah’ın izniyle tüm hain planları bertaraf ederek tarihin her zamanında olduğu gibi mazlumun yanında olmayı, birliğini savunmayı, bekasını korumayı başaracaktır.

 
Toplam blog
: 72
: 918
Kayıt tarihi
: 29.06.08
 
 

1971 İzmir doğumluyum. Strateji, Taktik Felsefe, İşletme, Liderlik, Kalite Güvence Sistemleri, El..