Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mayıs '11

 
Kategori
Çalışma Yaşamı
 

Ortak çalışma Kültürü

Bölgesel Kalkınma çalışmalarında en büyük sorun, birlikte çalışma kültüründeki eksiklik olarak karşımıza çıkıyor. Şu anda okuyacağınız yazı, bunun sebepleri üzerine bir çalışma değil, kültürün oluşturulmasına yöneliktir, çünkü Türkiye olarak buna ihtiyacımız var. 

Küreselleşme süreci içerisinde olan dünyamızda, giderek STK’ların veya yerel inisiyatifin güçlendiğini ve demokratik süreçlerin, artık azınlıkların çoğunlukları idare ettiği bir sistem olarak değil ama çoğunlukların azınlıklara etki ettiği bir süreç olarak görülmeye başlandığını tespit etmekteyiz. Bu bağlamda, artık insanlık daha üst ilkelerde birleşerek yaşam kalitelerini arttırma yönünde çalışmalar yapmaktadır. Bunun örneklerini özellikle batı ülkelerinde çok fazlasıyla görmekteyiz. Örneğin, madencilikle geçimini sürdüren bir kasaba, bu iş kolu kapandığında şehri terk etmek yerine, tüm üst düzey karar vericileriyle bir araya gelerek yeni iş kolları yaratmakta gecikmedi. Başka bir örnek, iki ülke arasında sıkışmış ve tarihsel olarak bir diğer ülke sınırında veya başka zaman diğer ülke sınırında kalan bir şehir ise, yine kendi inisiyatifi ile hangi ülke içerisinde kalırsa kalsın, vatandaşlarının geleceği için ortak karar almayı ilke edinerek, tek ses olarak ayakta kalmıştır, bugün bu şehir, bir çok gelişmekte olan ülkeden daha fazla geliri kendi ülkesine sağlamaktadır. Elbette bu örnekler, özellikle 1.dünya savaşından sonraki Avrupa’ya aittir ve nereden baksanız en az 100 yıllık bir kültür birikiminden bahsetmekteyiz. 

Bizim ülkemizde ise, her KOBİ, kendi mekanın efendisi olmak istemekte, ortaklıklara yanaşmamaktadır, oysa ki küreselleşme denizinde tek kişilik sal çok kolay batmaktadır. Acıyla öğreniyoruz. Hangi şehrin Ticaret ve Sanayi Odası’na giderseniz gidin bunun kanıtlarına rahatlıkla ulaşırsınız, tek sormanız gereken mevcut işletmelerin eskilik oranlarıdır. Eskiliği 10 sene ve üstü olan firma oranının %50’nin altında kaldığını size söyleyeceklerdir. Bizim gibi gelişmekte olan bir ülke açısından ne savrukluk! Zaman, emek ve para savrukluğu… Neden firmalar kapanmak zorunda kalıyor, çünkü ne dünyanın yönünü, ne yaşadıkları şehrin yönünü ne de firmalarının yönünü tayin edebiliyorlar ve denizde kaybolup gidiyorlar. Girişimcilik ruhu da bu kapanan firmalar nedeniyle zedeleniyor ve gençlerimiz devlet kapısında iş aramaya başlıyor. 

Neye ihtiyaç var, daha fazla bilen ve gücü yetenlerin, daha az bilen ve gücü yetenlere deniz feneri (gerçek anlamıyla, yanlış bir benzetme olmasın, lütfen) olmasına ihtiyaç var. Gençlerimiz, geleceğimizdir, çok jargon bir cümle ama gerçek! Sadece iyi örnekler sürükler. 

Şimdi diyebilirsiniz ki, bizim 100 yıllık bir kültür birikimimiz yok, tamam başlayalım o zaman. Ülkemizde Mersin örneği var. 2005 yılındaki Bölgesel Inovasyon Stratejisi çalışması ile bir araya gelen şehrin üst karar vericileri, gerek şehrin yönünü tayin etmişler ve gerekse de kamu-özel-akademi ve STK işbirliğindeki platformlar ile bu yönde çalışmalarına devam etmektedir. Ortak çalışmanın, şehrin tüm kademlerinde yaşayanlar için önemini kavrayanlar bu kültürün oluşturulmasında öncülük edebilir. Evin abisinin, evin küçük kardeşlerine örnek olması gibi bir durumdur, bu. Ortak çıkarlarımız için, bölgemizin kalkınması ve daha iyi bir yaşam kalitesi için birlikteliğe duyulan ihtiyaç, kapımızı zorlamaktadır ve şehrimizin de denizin bu dalgaları arasında yok olmaması için bir araya gelelim. 

 

 

Bu yazı, Bursa Hakimiyet Gazetesi Insan Kaynakları için hazırlanmıştır. 

 
Toplam blog
: 68
: 2603
Kayıt tarihi
: 27.05.11
 
 

Çoklu paydaş ortamında çalışma yeteneği, özellikle inovasyon ve kümelenmeyi teşvik etmek için kamu k..