Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ekim '07

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Ortak duygu, ortak akıl

Ortak duygu, ortak akıl
 

Bir milleti millet yapan özelliklerin başında, aynı duyguları paylaşması gelir. Sevinçte ve tasada, kalbinde aynı sıcaklığı, aynı duyarlılığı, aynı inceliği, aynı heyecanı duyan insanlar, millet olma bilincine erişmişler demektir.

Duygu, yalnızca insana özel bir yetenektir. Duygusallık da öyle. Ancak hayatın acımasızlığına karşı yapmamız gereken eylemlerin rotasını, duygularımızla değil, aklımızla çizmek zorundayız.

Burada karşımıza çıkan gerçek şudur. Bir acı karşısında hissettiğimiz ortak duygularla aynı kaderi paylaşmanın üzüntüsünü yaşamak, nasıl millet olmanın bir gereğiyse, buna karşı yapılacak eylemi belirlemek, yerini, zamanını, dozunu, kapsamını ayarlamak da, ortak bir aklın işidir.

Aynı duyguya sahip insanların, yine buradan yola çıkarak oluşturdukları ortak akıl, onlara en doğru ve en uygun sonucu gösterir.

Nedense ben hep basit bir olay karşısında bile ortak tepki göstermekten âciz kalan bir toplum olduğumuzu düşünürüm. Bu da duygularımızın ortak bir noktada birleşemediği şüphesini bende uyandırır.

Zaman zaman bilinçli bir toplum olarak düşüncemizi ve kanaatimizi anlamlı bir eylemle ortaya koymamız gerektiğinde, ya sessiz kalırız, ya birbirinden farklı, birbiriyle ilişkisiz saçma sapan şeyler yaparız. Bu da ortak duygusu olmayan toplumumuzun, ne yazık ki, ortak bir aklının da olmadığını gösterir.

Şu son yaşadığımız acıların hepimizde bıraktığı farklı farklı izler var. Karşılığında yapılması gerekenler konusunda ise, neredeyse 70 milyon çeşit fikir. O zaman bunların samimiyetinden endişe duymaya başlıyorum.

Kuzey Irak’a girilmesi meselesinde, acul davranan, kraldan çok kralcı kesilen ve önünü sonunu düşünmeden peşin hükümle karar veren pek çok siyasetçi, gazeteci, yazar, bürokrat vs. ile karşılaştık. Öncelikle siyasi, diplomatik ve özellikle de askeri boyutu ön planda olan bir konu için ahkâm kesmek bu kadar da kolay olmamalıydı.

İşte bu noktada devreye emekli paşalarımız girdiler. Onlar asker oldukları için, toplum olarak sözlerine daha çok değer verdik ve inandık. Fakat söylediklerinin yukarıdaki siyasetçilerle, gazetecilerle, yazarlarla örtüşüyor olması, bu güveni biraz zedeledi.

Başbakan Erdoğan, işte gazetelerde ve televizyonlarda bu tür yalan yanlış yorum yapanlara karşı sert bir tavır takındı. Akşam gazetesi bu haberi, “Tahrik Memurları” manşetiyle verdi.

Başbakanın bu sınıflandırmasının içinde bazı emekli paşaların da bulunmasını, Cumhuriyet gazetesi “Askere Ağır Suçlama” olarak nitelendirdi.

*****

Zaman gazetesinin manşetinde belirtildiği gibi “Ankara’nın Tek Gündemi Terör.” Bu yüzden Başbakanın açıklamalarında herkese bir cevap, herkese bir mesaj var.

Radikal gazetesinin “Erdoğan’ın En Sert Uyarısı” başlıklı haberine göre, Başbakan 5 Kasım buluşmasını, Amerika’nın PKK samimiyetinin testi olarak nitelendiriyor, bu testin ilişkilerin kaderini belirleyecek önemde olduğunu söylüyor, Barzani’ye de, teröre yataklık etmesine karşı hakkımızı kullanacağız, diyerek çıkışıyordu.

Omuzlarında sorumluluk taşımayanların heyecanı ile hareket edemeyiz, diyen Başbakan Erdoğan, bu konuda “Gaza Gelmem” (Vatan) tabirini kullanırken, operasyon gecikti, eleştirisine yanıt olarak da, her şeyi iyi düşünerek, iyi hesaplayarak hareket edeceklerini anlatmak için “Bir yapacağız, pir yapacağız” ifadesini kullanıyordu. Bugün ve Star gazetesinin manşetleri buydu.

*****

Türkiye gazetesindeki “Gereğini Biz Yaparız” başlıklı habere göre, PKK konusunda kendi göbeğimizi kesme noktasına geldiğimizi söyleyen Başbakan Erdoğan, bu güce de sahip olduğumuzu belirtiyordu.

*****

Başbakanın bu akılcı demecine rağmen, seçtiği kelimeler, aslında yine de hamasetin etkisinden kurtulamadığını gösteriyordu. Çünkü ne kadar dikkat ederse etsin, insanın hareketlerini ve söylemlerini, çoğu zaman karşı tarafın söylemleri tayin ediyordu.

İşte bu konuda ana muhalefet Başkanı Deniz Baykal’ın söyledikleri… Güneş gazetesindeki habere göre CHP lideri, Rice Erdoğan’dan 72 saat süre istemişti. Üç 72 saat geçti, tık yok. İtibarımız tehlikede, “Ne Bitmez 72 Saatmiş” bu diyordu.

*****

“Sokak Tepkisi Etnik Olmamalı” diye halkın yaptığı yanlışlıklara da dikkat çeken Erdoğan, Sabah gazetesindeki bu habere göre, tepkide ölçünün aşılmaması gerektiğini vurguluyor, PKK’nın da Kürt kökenli vatandaşlarımızın temsilcisi olamayacağına işaret ediyordu.

*****

Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında, Türk ordusunun Kıbrıs’a çıkarma yapmasını, rahmetli Turan Güneş, Dışişleri Bakanı olarak Londra’da yaptığı görüşmelerden sonuç alamayınca, “Ayşe tatile çıkabilir” şeklinde şifreli bir mesajla bildirmişti.

Barzani bizim muhatabımız değil, terör örgütüne o bölgede yataklık yapar durumda, bunun da uluslar arası hukukta ne anlama geldiği belli, diyen Başbakan’a gazeteciler “Ayşe tatile çıkacak mı?” diye sorduklarında Erdoğan’ın cevabını, Hürriyet gazetesi “Belki Fatma Tatile Çıkar”; Yeni Şafak gazetesi de “Bu sefer Fatma Tatile Çıkacak” şeklinde manşet yapmış.

*****

Dağlıca saldırısından bu yana PKK’ya dağları dar eden Mehmetçiğin, bu yetmez, Kandil’i yakmak istiyoruz, diye sabırsızlandığını belirten Güneş gazetesi, haberi “Tutmayın Bizi” başlığıyla vermiş.

Öte yandan “Şehit Babanın Kahraman Kızı” başlıklı haberde Akşam gazetesi, Türkiye’nin ilk kadın helikopter pilotu Yüzbaşı Ebru Öner Sereyim’in hikâyesini anlatıyor. Kurşunların uçuştuğu dağlara Sikorsky ile komando indiren, çatışmalardan yaralı kurtaran Ebru, Mehmetçiğin meleği durumunda…

*****

Önceki gün yine Tunceli’de 1, Şırnak’ta 3 askerimizi şehit verdik. Tunceli’de PKK mayınına basan askerimiz dün 15 bin kişinin katıldığı törenle uğurlandı. Posta gazetesinin haberine göre şehidin iki küçük oğlu, tören boyunca Türk bayrağı taşıyarak hainlere, emanet bizde, “Bu Bayrak İnmez” mesajı verdiler.

*****

Operasyonların sürdüğünü haber veren Sabah gazetesi, Tunceli’de ölen PKK’lı sayısının 35’i bulduğunu, örgüt telsizlerinde dağılmayın, kaçmayın talimatı verildiğini belirtiyor ve bunu “PKK’da Panik” manşetiyle değerlendiriyor.

*****

Kimse kardeşlerimize terörist dememizi beklemesin diyen DTP, dün de bebek katili Apo’yu Kürt halk önderi ilan etti, Kürtler için de eyalet sistemi istedi. Haberi veren Posta gazetesi bunu “Büyük tahrik” olarak değerlendirdi.

*****

Terör dışındaki haberler de artık tek tük manşet olmaya başladı.

Milliyet gazetesi, Türkiye’nin en kaliteli fıstık çamlarının bulunduğu Belek’te, TEMA’nın 2005 ve 2007 yıllarında çektiği iki ayrı fotoğrafın, çok sayıda ağacın kesildiğinin belgesi olduğunu “Doğa Katliamı” başlıklı haberle bildiriyor.

Radikal gazetesi ise kesilen ve yok olan ağaç sayısından yola çıkarak daha değişik bir başlık kullanmış: “350 Bin Farkı Bulun”

*****

Polisin basmaktan bıkmadığı gizli kumarhaneler de, rulet kurmaktan bıkmıyor. Bir yılda 110 baskın yapılmasına rağmen ortada somut bir şey yok. Çünkü gizli kameralar, polisin geldiğini haber verdiği için, her seferinde kumarbazlar kurtuluyor. Bugün gazetesi haberi “İstanbul’un Dağı Taşı Kumarhane” manşetiyle vermiş.

*****

Takvim gazetesinde bir uyarı var: “Aman Dikkat.” 5 milyondan fazla çalışan ve emeklinin KEY paraları için liste hazırlama süresi 1 ay sonra doluyormuş, tedbirinizi alın.

*****

Spor gazetelerine gelince:

Fanatik gazetesi, Trabzonspor’la sözleşme imzalayan teknik direktör Ersun Yanal’ın ilk sınavında eski talebelerine (Manisa’ya) karşı aldığı 3-0’lık yenilgiyi manşet yapmış: “Sayılmaz!”

Fotomaç gazetesi manşetini Galatasaray’ın transfer çalışmalarından seçmiş. “Cimbom’dan Camargo Bombası”

Fotospor ise üç büyüklerin Ocak’ta transfer etmek istedikleri futbolculara dikkat çekerek “Devlerin Ocak Mönüsü” başlığını kullanmış.

*****

Bugünlük de bu kadar. Yarın yeniden birlikte olabilmek umuduyla…

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..