Ortalama 500 okunma

4 yıl 4 ayda ortalama 500 kez okunma sayısına ulaştım.

Sayfamın yıllık ortalama tıklanma miktarı 500.000’e oturdu ve az inişli çıkışlı olarak öylece sürüp gidiyor. Toplam 2 küsur milyonun, Türkiye nüfusunun düşünebilir kesimini temsil eden % 1’lik dilimini oluşturan 720.000 kişisinin, doğrudan ve dolaylı (kopyala yapıştır dahil) olarak, neredeyse hepsine ulaştığıma karar verdim. Aldığım geri beslemeler bunu kanıtlıyor.

Aynı sürede 900 bloga ulaştım.

Listeme baktığımda, yazılarımın yarısının ortalama 800 gibi, diğer yarısının ise ortalama 200 gibi okunduğunu görüyorum.

900 metnimin yarısı, yani 450 tanesi doğrudan gelecekbilimle ilgili.

Tarih, bilim, teknoloji, siyaset metinlerimin tamamına yakını gelecekbilim konusuna giriyor. Sinema başlığındakilerin çoğu aynı biçimde.

Fotoğraf başlığındakiler ise, bir gelecekbilimcinin fotoğrafa disiplinlerarası ve çokdisiplinli bakışı olarak görülebilir. Fotoğrafın gelecekbilimi ile doğrudan ilgili fotoğraf metinlerim göreli az durumda.

Bir de, keyif için yazdıklarım var, İstanbulaceze gibi.

Bunların başında şiir geliyor. Yaşamımın 50, 5 yılının son 27 yılının her gününü yazmaya ayırabildim. Bu süre boyunca, şiirden özellikle uzak durdum, aynı zamanda roman ve öyküden de. Ben bir kurmaca yazarı değilim; deneme, erkin anlatı, makale, araştırma, inceleme yazarıyım. Güzelyazıncıların kurmaca olmayan metinlerinden görüldüğü üzere, kurmaca alanında kalem oyanatanlar, kurmaca olmayan alanlarda yazınca oldukça aksıyor. 10.000 kitap okumuş biri olarak bu, doğrudan yaptığım bir gözlemdir. O nedenle, kurmacadan özellikle uzak durdum.

Şiir yazmamın diğer ve temel nedeni ise aczim: Türkiye-İstanbul 1977-2010 beni inzivaya kitleyecek denli aciz bıraktı. Sağ kalabilmek için onurumu çok çiğnedim ama değdi. Sonunda 50 yıllık katatonimi aştım. Şiirin bunda az da olsa, özellikle sos olarak payı var.

Ağustos 2006’da Türkçe internet sitelerinde gelecekbilimle ilgili hemen hiçbir metin yoktu. Şimdi benimkiler var. Bunları en az 100 yıl internette tutacağım, ölümümden sonra da.

Daha şimdiden 5 yıla yakın bir süre geçti ve o zamanların gelecekbilimleri çabucak geçmişbilim oldu. Bir vaka nüvis titizliğiyle, olayları olmadan kaydederek ve onların pekala önlenebileceğini kanıtlayarak yazıyorum. 3 darbe ve 3 liberalizm, 1950-1960 doğumluların biyografilerini ezip geçtiği için, bu önemli bir entellektüel tutum ve davranış bence.

Türkiye’deki geçmiş gözlemlerim, yaşam pratiğiyle ilgili tahminlerin % 70 gerçekleşmesinin iyi br sonuç olduğunu ama % 69’a inince de, verimin birden ortadan kalktığını gösteriyor.

Gelecekbilimle ilgili 450 metnimin okunma sonuçları ise, tahminlerimin % 100’ünü bazan katlarca, bazan üslerce aştı. Düşünün ki Türkiye’de köktendinciliğin zirve yaptığı br dönemde, benim ateizmle ilgili metnim orada apaçık ortada duruyor. Söylemiş olayım: Gelecekbilim ateisttir.

Tüm bunları derlersek, okurlarıma ancak teşekkür edebiliyorum ki benim ne denli negasyon bir herif olduğum, ayan beyan ortadadır.

Birlikte nice okumalara ve yazmalara yeni yollar diliyorum efen’im.