Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Haziran '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Ortaya karışık!

Ortaya karışık!
 

Yazmak istiyorum, birikmiş yine içimde bir şeyler, yazayım çıksınlar istiyorum, çıksınlar da rahatlayayım biraz, zaten nefes bile alınmıyor İzmir’de!...

Siyasetteki durumlar en çok kafamda, en çok kızdığım sürü içgüdüsüyle insanların bangır bangır bağırmaları!...

Yıllardır geçilemeyen “Yok canım, bakın ben içiyorum, gayet de sağlıklıdır bu su!” şeklindeki davranışlara gıcık oluyorum!...

Çernobil’de çaylar içildi, ama Karadeniz kanserden kırıldı!... Eski eşim Karadenizlidir, ailesi hala oradadır, biliyor olmam kulaktan dolmadan ibaret değildir yani…

Ortada bir problem var, nedir, ne olabilir, nasıl çözümlenebilir gibi bir durumla karşılaşmış değilim henüz…

Keneler de bastı zaten ortalığı!...

Bir taraftan evrenin dengesizleştirilmesinin sonucu işte bunlar diyorum, bir taraftan diyorum ki sanki bu işte şaibeli bir durum var!

Sonuç itibari ile kuş gribinin şaibesini ortadan kaldıramamış bir vatandaş olarak, akla çok da abes gelmiyor, vallaha…

Hani, Unakıtan’ın oğlu pastörize yumurtadan sonra ilaç ve ilaçlama işine mi atılıyor?

Annem diyor ki, Amerika’nın oyunu olmasın bu, bu keneleri onlar mı saldırdı acaba üzerimize?

Eeee, Aselsan olayından tecrübeler edindik ne de olsa…

Bu arada çok kızmış annem, GAP projesi durmuş durmuş, şimdi gündeme gelmiş, niye diyor, Araplar mı ne satın alacaklarmış oralardan arazi de, kendi yiyeceklerini yetiştireceklermiş!...

Diyor ki, biz neden yetiştirmiyoruz da, onlara satıyoruz?

Onlara satmak için mi vergi veriyoruz da, habire de artıyor bilmem ne vergileri? Elektrik zammı, sigara cezaları, vs…

Devlet artık para toplama derdinde!...

Yollar trafik polisleri ile dolu… Zabıtalar da öyle…

Amaç ile araç karışmış birbirine…

Ekmek de zaten oldu yetmiş beş Ykr…

Zaten her bir tv kanalında da tartışmalar var!

Oh ne güzel denilemiyor artık, neredeyse kanalların sahipleri tekel, Tekel de özelleştirildi zaten!…

Spora da zaten gölge düştü!

Fatih Terim ateş topu, annem de zaten acayip kızmakta, adını söyledi ama ilgilenmediğimden aklımda kalmadı, Beşiktaş’lı bir çocuk varmış takımda, çok da başarılıymış, gol ya da goller atmış, annem biliyor doğrusunu ama bu saatte arayıp da sormak olmaz, yetmiş küsur yaşında kadını zıplatmanın anlamı yok yani, nasıl olsa bilen bilir, hak ettiğince reyting görmemekteymiş medya önünde!

Başkaları acayip pohpohlanırken, ağrına gitmiş yani annemin, benden söylemesi…

Fatih Terim’de zaten medyaya kızmakta, medyadan da nefret edenler var zaten kendisinden de, annemin konusuyla birleştiğini sanmıyorum… Ya da ne bileyim, ilgisi var mıdır?

Sitelerde de acayip ve anlamsız reyting savaşları var!

Birileri bir şeyler yazıyor, önce beğeniliyor, sonra okunmuyor bile… Çok komik ama, bir reyting savaşı var ki, sormayın, sanırsınız ki her bir nefer bir kumandan ve korkunç bir savaş!

Sanki tıklanma sayılarından para alıyorlar?

Bir gruplaşmalar, bir planlar var ki, alın Türkiye’deki siyaseti, vurun sitelerde blog, şiir, vs yazanları!...

Gruplar birbirlerine alkış tutarlar, aslında tahminen içten içe kuyularını kazarlar, diğer kişilere de tavır koyarlar!

Reytingi artmasın diye, meraktan çatlasa bile, rakip gördüklerini okumayanlar var!

Birey ne ise, toplum odur, ya da tersini mi söylemek gerekir?

Laf olsun torba dolsun diye bir şeyler yazar biri, yazsın tabii ki de, kendini de yazar zannetmesin, yani…

Diğer tarafta birikimli birileri vardır, üst üste üretir hoş bir şeyler, sonra da atlar üzerine birileri, kardeşim ne zannediyorsun sen kendini!

Ellinci bloğunu kutlayan bir arkadaşıma gelen yorum en güncel örneğidir...

Haa, bir de kendi kendine yazan, ete süte karışmayanlar vardır ki, hani bir gruba dahil de değillerdir, ne alkış ne küfür bilmezlerdendir, onların da reytingleri zaten yerlerdedir!...

Her şey ne kadar benzeşiyor aslında birbirine…

Hep bir ego…

Hep bir “Ben yapmadım, o yaptı!” tarzı olumsuzluklarda..

“İlk ben fark etmiştim zaten ondaki bu dehayı!” edası, olumluluklarda…

İnsanı değersiz toplumlarda zorla değer kazanmak adına mıdır tüm bunlar?

Yahu, cebelleşmeyin ayol bu kadar, sonuçta sizden başka siz yok, her bir kişi özel yani bu anlamda, sen de özelsin, o da özel, ben de!...

Ama… Her birimiz insanız yani eninde sonunda!...

Hatalar da yaparız, hoşluklarda…

Herkes gibi…

Egonuzdan öleceksiniz, savaşlarınız komik oluyor, beyninizi birilerine yıkatmanın da anlamı yok, sürüden ayrıldığınızda kurt da kapmaz aslında, koyun değilseniz eğer…

İnsanlığı beceremedikçe, hayvanlar mı örgütleniyorlar yoksa?

İnsan olmayı, doğalarını yaşamayı beceremediler, biz ele geçirip yönetelim bari dünyayı diye mi düşünüyorlar?

Keneler Türkiye’yi ondan mı pek sevmeye başladılar, ay ayol zaten onlar bizim nesle pek benziyorlar, ama bir farkları var, biz bize zarar vermeyiz ama, onlar birbirlerinin kanlarını emiyorlar!

Yürüyün keneler ilk hedefiniz Türkiye’dir, ileri!...

Rüyamda Atatürk’ü görüyorum zaman zaman, sohbet ediyoruz… Babamın bir arkadaşıymış da, özel ilgileniyor benimle, adımı falan biliyor yani rüyalarımda…

Dikkat ettim de, çok sıkıntılı anlarımda giriyor rüyalarıma, babam gibi, dedem gibi…

Mutlu oluyorum uyandığımda…

Hani babamın, dedemin eli saçımı okşamış gibi…

Yazdım, yazdım, yeterince rahatlayamadım!

Umarım rüyamda saçım okşanır bu gece…


Gülgün Karaoğlu
Haziran,19/08

 
Toplam blog
: 1269
: 1343
Kayıt tarihi
: 18.09.07
 
 

İzmir, 1963 doğumluyum. Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce bölümü mezunuyum ve özel bir şirkette ..