Örtülü ödenekten Esad karşıtlarına yapılan yardıma onay veriyor musunuz?

95 yılında emekli Orgeneral Necdet Öztorun'un sesini taklit edip, dönemin Başbakan'ı Tansu Çiller'i telefonla arayarak "Kemalistler Derneği" için beşbuçuk milyar para isteyen Selçuk Parsadan olayını hatırlarsınız.

İstedi de ne mi olmuştu?

Ertesi gün, Başbakanlık Örtülü Ödeneği'nden Parsadan'ın hesabına yatırılmış ve olayın emniyet tarafından öğrenilmesi sonrasında Parsadan yakalanmıştı.

O günlerde çok konuşulmuştu bu olay..

Olay, düzmece bir komplo muydu yoksa gerçekten Çiller dolandırılmış mıydı?

Hadi diyelim Öztorun'un sesi taklit edildi, Çiller de yuttuydu diyelim. Çiller'e gelen telefon'un (O yılda cep telefon hizmeti vardı.) Cep telefonuyla görüşülmüştü ise mutlaka kaydı olmalıydı Öztorun'un telefon numarası. Sabit telefondan arandıysa da santral aracılığıyla görüşülmüştü muhtemelen ve mutlaka telefon numarasıyla Orgenelal'dan telefon edilip edilmediği anlaşılmıştır..

Bu olayda bi bit yeniği var. Konumuzla ilintili gibi görünse de olsa asil konumuz Parsadan olayı değil.

Kısaca Örtülü ödeneğin nasıl kullanıldığını gördük mü?

Vatandaştan toplanan vergi gelirlerin bir bölümü ayrılarak 'Örtülü ödenek' adı altında kimsenin hesap soramadığı, makbuzu-mupkuzu olmaksızın Başbakanlar tarafından kullanılması durumu..

Ülkemizde bir dizi sorunlar dururken Suriye'ye ayar verme istemi şöyle dursun Esad muhaliflerine örtülü ödenekten yardım ve destek veriyoruz, kayidatsız-kuyidatsız.. Yani tıpkı Parsadan olayında olduğu gibi.

Vatandaşın parası, iki dudak arasındaki söylemle çar-çur ediliyor. Yetim hakkı yeniyor.

Hadi, içimizdeki kemirgenleri anladık. Suriye'ye neden?

Amerika öyle istiyor diye değil mi?

Uluslararası konjonktüre ya uyacaksın ya uyacaksın..