Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Temmuz '14

 
Kategori
Yolculuk
 

Oryantalizmle yüzleşmek !

Oryantalizmle yüzleşmek !
 

Arap ülkelerine yaptığım rutin seyahatlerden birindeydim. Sıcak ve toz insanı bitap düşürüyordu. Bazen gün boyu bir ülkede koştururken akşamüzeri de komşu ülkeye geçiyordum! Batı normlarının gerisindeki havaalanlarında klimatize edilmiş modern körükler yoktu tabii ve o temmuz günü de hiç batmayacakmışçasına kavuran güneşin altında uçağın merdivenlerini tırmanmakta zorlandım! Oturur oturmaz soğuk su isteyecektim. Uçağın kapısında bekleyen başı kepli, yüzü gülen Arap hostes yorgunluğumu alıverdi bir anda. İkinci adımda ise beni bir şok bekliyordu! Kokpit kapısının önünde eli tüfekli bir asker duruyordu. Terör böylesine etkiliyordu günlük yaşamı demek ki. Kabine baktığımda gördüğüm curcuna ise inanılmazdı. Öyle bir uğultu vardı ki sanki holiganlarla maça gidiyordum! Koltuğum uçağın arkalarında, orta sıradaydı. Koridor kenarında oturmak istediğimi mümkün değil anlatamamıştım! Kabin içindeki uğultunun çoğu telefon görüşmelerinden kaynaklanıyordu! Uçakta cep telefonu kullanılamıyacağı bilgisi sanırım buralara gelmemişti. İtiş kakış arasında yerime oturdum. Hem sağımdaki hem de solumdaki Araplar da telefonla konuşuyorlardı. Ara sıra gevrek kahkahalar da atıyorlardı. Eli tüfekli asker uçağa her gireni inceliyordu. Acaba buralarda uçak, kalkmadan mı kaçırılıyordu! Kabin memurları insanları yerlerine oturtmakta zorlanıyordu. Kalkış öncesi güvenlik duyurularını da kimsenin dinlediği yoktu. “Cep telefonlarınızı kapatın.” anonsu da pek cılız kaldı. Az sonra uçağımız taksi yapmaya başladı. Kokpitin önünde duran asker ortalarda görünmüyordu. Belki de ön koltukta oturuyordu. O silah uçuş anında ateş alsa ve kabin delinse olabilecekleri düşünmek bile istemiyordum. Daha da vahimi, bu insanlar telefonlarını ne zaman kapatacaklardı ve enteresan olan, kabin memurları da çoktan yerlerine oturmuş, kemerlerini bağlamışlardı. Belli ki bıkmışlardı. Allah'tan solumdaki adam telefonunu cebine koydu; ama kapattığından emin değildim. Uçak pist başına geldi ve son kontroller için durduğunda sağ yanımdaki kişi hâlâ konuşuyordu! Camdan dışarı bakmayı da ihmal etmiyordu. Dayanamadım ve -İngilizce olarak- telefonunu kapatmasını rica ettim. Bön bön baktı. Solumdaki kişi sırıtarak öne eğildi, sözlerimi Arapçaya çevirdi. Sinirlendi telefonkolik komşum ve parmağıyla alnına bir çizgi çizdi sanki ve kafasını sallayarak bir şeyler söyledi sonra da konuşmaya devam etti. Oysa havacılık kurallarına uymanın ne önemli olduğunun bilincinde bir tepkiydi gösterdiğim. Konuşmasını uçak kalkarken; ancak bitirebildi. Sol yanımdaki kişiye -uçuş güvenliğini tehlikeye atan- saygısız komşumun az önce ne dediğini sordum. Aldığım cevabı ömrüm boyunca unutamayacaktım!

“Telefonumu kapatırsam alnımıza yazılan değişecek mi?”

 

 
Toplam blog
: 462
: 1159
Kayıt tarihi
: 07.03.09
 
 

Ne güzel bloglar yazdık, ne muhteşem dostluklar kurduk; onlar kaldı baki... ..