- Kategori
- TV Programları
Osman, küçük Osman değil filozof mübarek
Dizinin en dengeli ve şahsiyetli filozofu
Öyle Bir Geçer Zamanki dizi, içinde aksiyon yapmak için katılan ve seyircinin umursamadığı saçmalıklarlar olmasa çok daha iyi bir dizi olacak. 80 öncesi, 1960 ve 1970 yıllarının sosyal gerçekleriyle uyuşmayan bir sürü o zamanki Türkiye'nin kaldıramayacağı sosyal yapıyla uyuşmayan unsurlar var. En komiği de sevimli Küçük Osman.
Osman, küçük bir çocuk değil filozof mübarek. Dizideki en sakin kişi, aklı başında ve yetişkin insan, iyi mi?
Ali, babalık yapmaya gelince yapmayan, işe yaradığı zaman ortada olmayan ama ne zaman ortada olmaması gerekse, ayağa dolaşan biri. Son derece gıcık, bencil, aile bağı anlayışı sıkı olmayan ama babacılık oynamayı bilmeyen saçları ağarmasına rağmen hala ergenlik sivilceleri taşıyan bir kimlik.
Cemile, onca zengin ve iş tecrünesinden sonra kazaklara 5 kuruşa ilik delmeye kalkması ne alaka. O birikime ulaştıysa evini satar sermaye yapar açar bi iş yeri yine işini büyütür, Karcı Holding'in hissesine ihtiyaç duymaz.
Mete, onca cefayı çektiği canı gibi sevdiği ailesini, bir hatun için, tıpkı babası gibi değişiveriyor kolayca, evi terk ediveriyor.
Gerçekten Osman'ın olgun Budist rahipler gibi alçak gönülle ve gözünü kırpmadan donuk bakışlarıyla arkadan verilen filozofik Osman düşünceleri sesi, insanı güldürüyor.
Çünkü onca travmayı her bölümde yaşayan çocuğun bırakın onca filozofik lafları o yaşta etmeyi, psikolojisi diziyi oynarken bile bozulur.
Fakat şunu itiraf etmeliyim ki, şu an çekilen diziler içinde "Yalan Dünya" adlı Gülse dehasından sonraki en seyredilmeye değer dizi. Çünkü, bir dönemin yaşanmışlıklarına sosyal yapısına hataları da olsa ışık tutmakta.
Herkesin emeğine sağlık..