Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Aralık '08

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Osman Ulagay için "İktisatçılara saçmalamak serbest" diyen Deniz Gökçe yine saçmalamış!

Osman Ulagay için "İktisatçılara saçmalamak serbest" diyen Deniz Gökçe yine saçmalamış!
 

Kriz dönemlerinde iktisatçıların görüşleri çok önem kazanıyor ve reytingleri artıyor. Köşe yazıları çok okunduğu gibi, arz-talep gereği onları ekranlarda daha sık görüyoruz.

Periyodik olarak gerçekleşen ve artık kanıksadığımız krizlerden, bugünkünden bir öncekini 2000 ve 2001 yıllarında yaşamıştık.

1999 yılı sonlarında, dondurulmuş olan AB ilişkileri yeniden canlandırılmış ve İMF ile de görüşmelere başlanmıştır. Bu görüşmelerin olumlu sonuçlanmasıyla Aralık ayında stand-by anlaşması imzalanmıştır. Bu iki olay bahane edilerek 2000 yılına toz pembe hayallerle girdik.

Nihayet AB bizi içine almaya karar vermiştir ve İMF de ekonomik olarak bizi düzlüğe çıkarmak için her türlü yardıma hazırdır! Bizim aleyhimize, yabancı şirketler ve fonların lehine bir sürü şartlar içeren bu anlaşma karşılığı bize yüksek faizle verilen krediler, basınımızın öncülüğünde, karşılıksız yardımlarmış gibi sunuldu!

İMF ile ilgili bundan önceki yazımda da belirttiğim gibi İMF'nin yaptığı ekonomik ve siyasi amaçları ve sonuçları olan bir tefecilik olayıdır.

Pembe tabloların oluştuğu böyle bir ortamda, kardeş ekonomi kanalı da olan bir haber kanalımız, haftada bir gece üç iktisat hocasına bir ekonomi programı yaptırıyordu. Bu program önceleri stüdyoda çekilirken, ilginin ve popüleritenin artması üzerine, gelen davetlerle değişik üniversitelerin kampüslerinde, öğretim üyeleri ve öğrenciler huzurunda yapılmaya ve konuklardan da sorular alınmaya başlandı.

Üç hocanın birbirleriyle atışmaları, tartışmaları, havada uçuşan esprilerle konu dışına çıkışları, gerçekte konusu itibariyle ciddi olması gereken bu programı bir show programına dönüştürmüştü.

O dönem için ekranlarda çok izlenen ve çok da tartışılan televole programlarından esinlenerek bu hocalara "televole iktisatçıları" denmeye başlamıştı. Bundan kendileri de çok memnun olmalıydılar ki; kendileri için icat edilen bu deyimi sık sık hatırlatıyorlar ve gülüşüyorlardı.

Bu hocalardan birisi de Deniz Gökçe idi...

Milli Piyango'dan çıkmış büyük ikramiye gibi takdim edilen stand-by anlaşması uygulamaya konulmuştu. Bu anlaşma gereği dövize çıpa vurulmuş ama enflasyon yine yüksek geldiği için Türk Lirası değerlenmeye başlamıştı. Bunun doğal yansıması; ihracat durma noktasına gelmiş, ithalat patlamıştı. Bütün kalemlerde olduğu gibi ithal lüks araba satışları da tüm zamanların rekorlarını kırarak peynir ekmek gibi satılır olmuştu. Cari açık hızla artmaktadır. İmalat sanayi durduğu için de istihdam sorunu yaşanmaktadır.

Bu gelişmelerin yaşandığı bir sırada, yine bir üniversite kampüsünde bu program yayınlanmaktadır. Bir öğrenci kalkarak ekonomideki bu olumsuz gelişmelerle ilgili bir soru sordu. Soruyu Deniz Gökçe yanıtladı:

- Enflasyonu düşürmek en önemli olaydır. Bütün sıkıntılarımızın sebebi enflasyondur. Bu programla söylediğiniz olumsuzluklar olacaktır ama sonuçta enflasyon sorunu ortadan kalkacaktır. Bu nedenle belli bir süre bu olumsuzluklara katlanmak zorundayız. Merkez Bankası'nda yeterli döviz stokumuz olduğu için de endişelenmeye gerek yoktur!

Çok geçmeden Kasım-2000 ve Şubat-2001 krizleri yaşandı. Bu krizlerin ana sebebi İMF'nin dayattığı dövize çıpa vurulması olayıydı. Ve bu üç hoca İMF anlaşmasının adeta müdafii durumundaydılar!!!

Ard arda gelen bu krizler sonucu Hazine gibi, yatırımcı vatandaşlar da çok büyük zararlar görmüşlerdi. Zararlara bu proğramın da katkı sağladığı inkar edilemez.

Ne hikmetse bu program krizden sonra da devam etti. Krizden sonraki ilk programda gülüşerek yanılgılarını itiraf etmeleri çok daha ilginçti:

- Bize güvenenler çok zarar ettiler, güvenmeyenlerse çok kazandılar!!!

Ve tarih 2008'in başlarıdır. Amerika'dan başlayan dünya krizinin ayak sesleri duyulmaktadır. Yine iktisatçılar gündemde ve yine Deniz Gökçe sahnede...

Akşam Gazetesi'nideki köşesinde, Amerika'nın resesyona girip girmeyeceği konusunda, Milliyet yazarı Osman Ulagay'la tartışıyor...

Tartışma 1 Ocak 2008'de başlıyor. Ulagay yazısında, Greenspan, Summers, Gross gibi iktisatçıların tahminlerini de aktararak Amerika'nın resesyona gireceğini yazıyor.

Deniz Gökçe 4 Ocak'ta cevap veriyor:

- Şu anda yazılıp çizilenler tamamen spekülatif, kriz ve felaket tellallığı. Ekonomi biraz yavaşlayacak ama kriz söz konusu değil!

Deniz Gökçek 2 Mayıs:

- ABD büyüme rakamı bizim verdiğimiz 0, 5- 1 aralığınin içinde gerçekleşti, % 0, 6 oldu. Şu anda Amerika'daki iyimserler yılın ilk yarısında % 1 büyüme ve ikinci yarısında da, FED'in hamleleri ve Hazinen'nin vergileri iade etme operasyonu sonrasında ikinci yarı için % 4 civarında yıllak reel büyüme gerçekleşmesini bekliyorlar.

Türkler ise ABD ekonomisinin çoktan mezara girdiğini düşünüyorlar.

İktisatçılara saçmalamak serbest.

Osman Ulagay 4 Mayıs:

- Eğer ABD ekonomisi içine düştüğü krizi resesyona girmeden atlatırsa Deniz Gökçe'yi yılın ekonomisti ilan edeceğim. Kimin haklı çıkacağını yaşayarak göreceğiz ama bence krizin aşılmakta olduğunu söylemek tam bir aldatmaca

Finans kesiminde başlayan krizin reel ekonomideki etkileri asıl bundan sonra yaşanacak. Şimdi Avrupa'yı etkisi altına almaya başlayan yavaşlamanın dünya ekonomisini hangi oranda yavaşlatacağını önümüzdeki dönemde göreceğiz. Bu süreçte birçok ülkede işsizliğin artması ve dünya ticaret hacminin küçülmesi olası görülüyor.

Deniz Gökçe 5 Temmuz:

- Dokuz aydır genel kanıya ters olarak gerçekleşmeyeceğini öngördüğümüz ABD resesyon yaşamayacak iddiamız! Osman Ulagay kardeşimiz devreye giriyor. Bize inanmamıştı. Stiglitz, Soros, Greenspan, ve Roubini varken tabii ki bize inanmayacaktı. Davos'ta tersi ilan edilirken kim dinler sıradan "futbol yazarı" Deniz Gökçek'i? Ama artık 2008'in ilk altı ayı da bitti, resesyon gerçekleşmedi. Bundan sonra bir büyük durgunluk gerçekleşecekse, bu petrol arzı ve petrol fiyatındaki artış veya Ortadoğu'da savaş nedeni ile olabilir. Konut ve finans sorunları ile değil.

Osman Ulagay 13 Temmuz:

- Deniz Hoca, ABD ekonomisinin resesyona girmeyeceğini savunuyor, krizin başından beri, ben ise Greenspan, Stiglits, Soros, ve Roubini gibi "tatlı su balıkları" (tabii Gökçe'nin yakıştırması) ile birlikte ABD'nin resesyona girme ihtimalini yüksek görenlerdenim. ABD'nin resesyona girip girmediğine NBER adlı kuruluş belirliyor. NBER'in başındaki ünlü ekonomist Martin Feldstein ise Hoca'nın cehaletle suçladığı "tatlı su balıkları" gibi yorumlar yapıyordu bir süre öncesine kadar.

Ve şimdi ABD'de açıklanan son ekonomik verilerle ABD'nin resesyona girdiği anlaşılıyor.

Osman Ulagay, 4 Mayıs tarihli yazısında "kimin halklı çıkacağını yaşayarak göreceğiz" demişti. Kendisi haklı çıktı. O kadar ki; sanki bugünleri yaşamış da tekrar geriye dönmüş gibi bütün öngörüleri birebir gerçekleşti. Kendilerini kutluyorum.

Osman Ulugay'ın temkinli ve alçak gönüllü üslupuna karşılık Gökçe çok iddialı, kendinden emin, mesleği ve meslektaşlarını itham eder üslupta olmuştu. Kendisinin hariçte olduğunu ima ederek "iktisatçılara saçmalamak serbest" demişti ama öngörülerinden bir tanesi bile gerçekleşmedi, sanki başka bir gezegende yaşıyor gibi..

Kimin saçmaladığını, ne yazık ki zaman gösterdi, tıpkı 2000 yılında olduğu gibi!

Ekonomi ilmi, her ne kadar tahminlere, birbirini etkileyen çok yönlü etmenlere ve bilinmeyenlere dayanıyorsa da bu ilmin de kendine has kuramları ve kuralları olmalı. Somut verilerin iyi değerlendirilmesi gerekir.

Hele de, bilimsel kimlikle söylenen sözler insanların ceplerini etkiliyorsa çok daha dikkatli olmak gerekir herhalde.

En iyisi Deniz Gökçe, siz yine de sıradan "futbol yazarı" olmaya devam edin...

Nasıl olsa oradaki "atış" lardan kimse zarar görmüyor!

Kaynak: 3 Aralık 2008 günlü Milliyet İnternet gazetesi

 
Toplam blog
: 337
: 4184
Kayıt tarihi
: 03.08.07
 
 

Hukukçuyum... Hukukun üstünlüğünün ve hukukçunun saygınlığının ülkemde gelişmesini ve kalıcı olma..