Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Temmuz '07

 
Kategori
Kitap
 

Osmaniye'deki kitap delisi ve sepet sepet yumurta

Osmaniye'deki kitap delisi ve sepet sepet yumurta
 

Ellerim titrer açarken o paketleri. Korkarım falçata elimden kayıp yanlış bir yeri keser diye. Bir operatör titizliğiyle keserim kolilerin bantlarını. Paketi açıp bir süre bakarım. Derin derin nefes alırım birkaç kere. Ve sonra sabırsızlıkla saldırırım paketin içindeki mucizelere... Kitap kolilerim... Her ay gelir. Bazen ayda bir kaç tane. Kimi zaman internet kitapçısından, kimi zaman kitabevi sahibi eski bi arkadaştan. Bazen de biri Osmaniye'de biri İstanbul'da yaşayan iki ayrı kitap delisinden. Üstelik o paketlerde benim için yazılmış mektuplar ve hatta elde yapılmış küçük hediyeler bulunur ki... O paketleri açmanın tadına doyulmaz.

Çoğunlukla izine düşülmüş, beklenmiş, özlenmiş kitaplardır paketlerden çıkan kitaplar. Kapaklarını okşarım. Uzun bir süre açmadan bakarım ciltlerine. Sonra yavaşça açarım ilk sayfasını. En çok ilk sayfasını severim kitapların. Hani şu kitabı çevirenin, basan matbaanın, kitabın orjinal isminin yazdığı sayfa... Takılır kalırım o sayfaya uzunca süre. Hele de bir ithaf varsa ilk sayfada ki yeri değişir hep ithafların. Bazen ilk sayfa bazen bölüm başı, bazen de önsözden biraz önce olur. Dalar giderim. Bir kitabın ilk cümlesini okumam çok uzun sürer anlayacağınız.

Koklamadan okumam hiçbir kitabı. Hele bir dosttan gelmişse, daha önce okunmuşsa, açlıkla karıştırırım sayfaları. Okuyanın izini aramadan edemem. Sayfaların arasına sıkışmış kuru bir çiçek, biraz kum, çiziktirilmiş bir not, çay kahve lekesi bulursam mutluluktan uçarım. En çok yaşamış kitapları severim çünkü. Bir kitabı ilk açan olmaktan daha çok heyecanlandırır bu beni.

Bazen bir kitabı ilk açan olmak da heyecanlandırır beni ya, o ayrı... Kitabı ben yayına hazırladıysam mesela... Ya da yıllar önce başıma geldiği gibi bir okulun hiç kullanılmamış kütüphanesinde bir hazine bulduysam ve sayfaları kesilmemiş kitapları aldıysam elime... Okuyabilmek için her kitabın sayfalarını kesmek zorunda kaldıysam...

Ah yine de en çok yolda bana doğru gelmekte olan kitap kolileri heyecanlandırır beni. Yolda başına birşey gelir diye kaygı duyarım. Kargo şirketinin elemanını elinde paketle görünce sandalyemden doğrulmadan edemem. İçim pır pır eder. Ayrı kaldığım bir dostuma kavuşmuş kadar mutlu olurum. Ve hep o an gelir. Paket ve ben... Aramızda falçatanın keskin ucu. Ya hevesle beklediğim kitap beni hayalkırıklığına uğratırsa diye telaşlanırım... Olmaz mı? Olur bazen. Son dönem Türk Edebiyatında beni heyecanlandıran yazar çıktı diyemem. Benim kaçırdığım, sizin keşfettiğiniz biri olduysa haber verin lütfen. Çok da zor beğenen biri değilim ama yeni basılan kitaplar arasında sadece fotoğraf albümleri ve biyografiler zevk veriri oldu bana.

Şimdi elimde bir paket var. Bu seferki bana gelmiş bir paket değil. Osmaniye'deki kitap delisine gidiyor. İçinde Boris Vian'ın iki kitabı, şevkle yazılmış bir mektup ve her zamanki gibi hikayesiyle beraber bir fotoğraf var. Tabi bir kaç kitap tavsiyesi ile birlikte. Biliyorum ki Osmaniye'deki kitap delisi de aynı heyecanla açıyor benden gelen paketleri. İçi dolu anlayacağınız. Dostlukla, sevgiyle ve kitapla... Öyle bir kucak bekliyor bu paketi karşıda.
 
Toplam blog
: 79
: 1562
Kayıt tarihi
: 24.07.06
 
 

1972 yılıydı. Doğdum. Evde hep kitap okuyan iki kişi vardı. Büyüdüm, okullar okudum. Birşey öğrenmed..