Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Şubat '14

 
Kategori
Tarih
 

Osmanlı Askerine göre; Asteze varsa mesele yok !

Bir zamanlar düşmana bile zarar verilmezmiş. Nasıl zarar diyeceksiniz.

“Bizler dünyanın dört bir yanını zarar vermeden mi aldık?”

Evet. Savaş ve savaşmak elbette farklıdır.

Savaş meydanında savaşırlarmış. Toplar, tüfekler iki tarafın askerleri.

Zafer ya da mağlubiyet.

Dünya kuruldu kurulalı bu böyle işlemiştir. Şimdilerde birebir savaşılmıyor. Karşı karşıya askerler gelmiyor. Bazen bir uçak havalanıyor, bazen bir düğmeye basılıyor. Bazen masa başında iki dudağının arasında halledliliyor.

Dünya değiştikçe yaşamlarında değiştiği gibi, savaşlarda değişmiş, değişiyor ve değişecek. Kimbilir ileriki asırlarda bu konular nasıl halledilecek, sulh yapmakmı hep savaşta olmak mı konusunda kimler ve nasıl kararlar verecekler?

Bizim şimdiden bunu bilmemize imkân yok.

Benim anlatacağım konu savaşlarda bile yaptığımız bir olay! Bizlerin ayrıcalığı!

Savaşa giderken ince düşünce!

Nasıl oluyor?

Kanuni Sultan Süleyman devri; Avusturya’ya sefere çıkılmış. Sadrazam İbrahim Paşa'nın komutası altında ilerliyorlarmış.

Askere kesin talimat verilmiş. Asla ekili tarlaların üzerinden geçilmeyecek ve ekilmiş hiçbir şeye zarar verilmeyecek.

Kanuni Sultan Süleyman döneminde bizzat Kanuni’nin de olduğu seferler bir hayli fazla. Olmadıkları da var elbette. Tabi o zamanlar savaşa uçakla veya motorlu taşıtlarla gidilmiyor. At üstünde gidecekleri yerlere kadar gidiyorlar ve otağları kuruyorlar. Gittikleri yol boyunca ekili tarlalar oluyor.

“Hiçbir asker ekili hiçbir yere zarar veremez!”

Dolayısı ile verilen emirde; düşman tarlası filan gözetilmeyecek, zarar verilmeyecek! Olduğundan oldukça dikkatli hareket ediliyormuş.

Öyle ya!

Savaş zalim, savaş acımazıs. Mağlubiyet oldukça kötü. Yaşayanların, ailelerin insanların besine ihtiyaçları var. Ektikleri tarlaların mahsülüne gereksinmeleri var. Yüzlerce asker, atlarla arabalarla ekili bir tarlanın üzerinden geçtiğinde ne tarla kalır, ne ekilmişler!

Osmanlı bu ince ve hassas noktayı çok güzel halletmiş.

Amaç kadını, çoluğu çocuğu, savaşmayanı kırıp geçirmek, talan etmek değilki!

Amaç zafer elde etmek, fethetmek! Bunuda layıkıyla yapmak. Bunun içinde er meydanında ya galibiyet, ya mağlubiyet.

Sonrasında bir olayla öğrenmişler; ekin tarlalarında asteze varmış!

Asteze neymiş biliyor musunuz?

Ekin içinde yaya yoluymuş.

Ancak bunun üzerine karar verilmiş, asker sadece çok darda kalırlarsa bu asteze denilen yollardan geçecekler.

İşte bu kadar!

Ne kadar ince düşüncele, güzel hareketler. Bizlere göre değişik mantıklar!

Savaşa giderken dikkate alınan olaylardan sadece biri bu Osmanlı döneminde.

Birlikte hayal edelim. O zamanlara gidelim. Koskoca bir ordu geliyor. Ne gelmek ama! Yer gök oynuyor. Herkes onların heybetinden korkuyor. Onların uzaktan yaklaşan ayak seslerinden ürküyorlar. Oysa onların düşündükleri ne kadar ince ve güzel!

Şimdilerde de her konuyu çok düşünmemek, irdelememek akışına bırak moda ya!

Allah hakkımızda hayırlı olanı versin, ne diyelim?

 

 

Nazan Şara Şatana

 

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....