Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Aralık '08

 
Kategori
Güncel
 

Osmanlı böyle battı efendiler!

Osmanlı böyle battı efendiler!
 

Biz de tövbe tutmaz olduk, tavuklar gibi ...


Şu sıra yakın Osmanlı tarihi beni çekiyor… Sürekli okuyorum. Okudukça, yani kültürüm arttıkça ne yazık ki terbiyem azalıyor. İnanın doktora bile gittim. Dr bana okuma yasağı verdi. Ama olmadı…

Yine daldım tarih yapraklarına; öyle düm teka düm tek; ağır aksak tempoyla değil hem de; adeta balıklama…

Dedim ya okudukça bende kızgınlığın, öfkenin ve dehşetin bini bir para. Çünkü beynim rahat durmuyor ki; habire kıyaslama… O günleri bugünlerle karşılaştırma…Elimde lanet bir terazi; kefelerinde eski ile yeni didişiyor; galibiyetler burun farkıyla…

Ve sonunda vardığım sonuç; bir cümleye geldi dayandı.

Ağzıma kırmızı biber sürdüm ki bi daha söylemim. Ama olmadı. Çünkü bu söz tarihimizin adeta bir özeti. Vardığı en mantıklı sonuç ki; hiçbir bilimsel yaklaşım bunun kadar doğru olmamış; olamaz…

Tavuk ŞEYSİ tövbe tutmaz !

Budur efendim ne yazık ki bizi anlatan; şanlı, şerefli sayfalarımızdan sonraki sayfalarda adeta utandıran büyük tez. En önemli sav !

Diyeceksiniz ki nereden vardın bu sonuca; ey kendini bilmez andaval !

Ben değil tarihin akışı getirdi beni bu sonuca.

Bana kalsa 72 milyonun bir parçası olarak bakacaktım aval aval !

Şimdi sana Osmanlı’nın son günlerindeki şaşaayı bir anlatabilsem bana hak verirsin ey okur…

Hani Sokullu Mehmet paşanın bir sözü vardı. İnebahtı yenilgisi üzerine…

“Bu millet isterse perdelerini atlastan; halılarını altın sırmalardan dokur…”

Böyle bir böbür ve de kibir işte… Sokullu çok azını söylemiş.

Osmanlı cephelerde yenilip; topraklar kaybettikçe adeta dellenmiş.

Saltanat ve hanedan kendini gösterme çabasına düşmüş.

Allahım o ne ihtişam; o ne debdebe- i muazzam.

Padişah ve çevresinin kayıkları; yalıları, o yalıların bahçeleri, bağları;
bizzat padişahın köşkleri sarayları; konaklama yerlerindeki göz kamaştıran çadırları; say say bitmez…

Yahu Ruslar gelmiş Edirne’ ye kadar; bunların saraylarında eğlenceler; fasıllar, kuklalar; dahası yabancı sefirlere de caka yapacaklar ya; dibi kazınacak hale gelen hazineyi azıcık toparlamak için Türk, Yahudi bütün tüccar ahaliye TOPTAN borçlanmalar; ve bu alacaklıların her birinden bir derebeylik yaratmalar…

Pompei nin son günleri. İmparatorluk elden gitmiş; İstanbul sosyetesi İngiliz zabitlerin kucağına düşmüş.

Yoksul ve viran bir Anadolu şehrinde sarı saçları alnında hareli; gözlerinde bütün hüzünlerin en koyu mavisi; bir paşa; bu kara günlerde umudun tünelini ararken; bu arayış Kuvay-ı Milliye denen isimsiz kahramanlarla dağa taşa, suya, ataşa yayılırken İstanbul’ da havai fişekler patlamakta; her yalıda bir başka renk alemi sulara yansıyıp; göklere sıçramakta…

Böyle ihanetler gördü bu memleket?

Kan rengi bir lohusa şerbetini; şeytanların elinden içti; bu ihanetleri doğuran yüzlerce hain- i melanet!

Sonra sandık ki kurtulduk. Mavi bir güneş doğdu bize yeni ufuklar yaratan mavi gözlerden; sandık ki buraya kadarmış büyük yalnızlık; ebedi mutsuzluk!

Yazarın dediği gibi önce ekmekler bozuldu; arkasından bir bozulduk; bozuk para gibi harcanıp kirli ellerin gösterdiği karanlık yollara koyulduk…

İşte burada benim ahlakım, terbiyem, kelime haznem, düşüncem birden bütün yaylarını gevşetiyor; bütün kurallarını, bilgisini, hatta adabı muaşeret kaidelerini bile “” ediyor; bir tekmede hepsini nereden gelmişlerse oraya yolluyor…

Arşivlerde gezinirken bir habere rastladı gözümdeki miyop radar. Dedim ki olmaz bu kadar!

Bi daha okuyorum şimdi şu haberi; artık içim rahat.

Kopmuşum ya; şimdi kimse beni tutamaz.

KÖKSAL TOPTAN’ A ZIRHLI BMW ZIRVALIĞI…

Bir sunturlu cümle-i isyan; ardından bu isyana on saniye saygı duruşu; sonra anneannemin hatırası gelip çarpıyor savurgan beynime…

Ama o da ne; aklıma gelen anneannemin büyük vurgun ya da böylesi vurdum duymazlıklarda söylediği o çok anlamlı cümle… Hemen bugüne adapte edeyim; kültürünüz TOPTAN artsın. Çok eskilerden gelen bir öngörü bu; her şeye kavramak için bir reçete…

“Milletin ayranı yok içmeye, bunlar BMW ile giderler def’ i hacete.”

Tutmaz mı bunlar hiç tövbe…

Hadi Sokullu Mehmet Paşa zamanı bolluk ve bereket vardı; ama ya sonra. Savaş, fukaralık ve yas. Son Osmanlıların sonu yani… TOPTAN iflas !

O büyük kurtuluşa rağmen; TOPTAN geriye çark; ortaçağla sıcak temas!

Peki demez mi şimdi yüce rabbim bunlara bakıp; mırıldanmaz mı gözlerinde tanrıların öfkesi…

Tövbe tutmuyormuş yahu; gerçekten bu tavuk şeysi!

 
Toplam blog
: 94
: 608
Kayıt tarihi
: 04.10.06
 
 

1950'lerden sonra doğan her dünya insanı gibi, ardında pek çok takıntıyla gelen geçmiş zamanı, bilim..