Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ocak '21

 
Kategori
Alışveriş - Moda
 

Osmanlı’da Üniversite...

 Osmanlı'da Üniversite ve Özerklik         

(Dünkü makalenin devamı…)

Batı’da “üniversite” ile ilgili bu gelişmeler yaşanırken Osmanlılar ancak 19.yüzyılın ilk yarısından sonra ilk üniversite fikrini geliştirebilmişlerdir. Osmanlı’da ilk “darülfünun” düşüncesi 1863’te ortaya atılmış; bunu izleyen dönemlerde dinsel çevrelerinin baskısıyla üç kez kapanmasına karşın, değişik adlarla 1870, 1874 ve 1900’de yeniden açılmıştır. 1900’lerde açılan 4.darülfünun 1908 devrimine kadar devam etmiştir.[1]

           “1908 üniversitesi, 1908 devriminin yarattığı yeniliklerden payını almış olarak kuruldu. Bu alandaki yenilikleri şu noktalarda özetlemek mümkündür:

  • Programlar baştan sona kadar değiştirildi.
  • Tarih, edebiyat ve felsefeye ait dersler konuldu.
  • Öğretim araç ve gereç bakımından zenginleştirildi.
  • Bölüm başkanlarına seçim hakkı tanındı.
  • Eğitim reformlarına yüksek öğretimden başlama ilkesi kabul edildi”.[2]

1908 üniversitesiyle birlikte ilk kez üniversitenin görevi (işlevi) resmi olarak belirlenmiştir. Dönemin eğitim bakanı Emrullah Efendi, 22 Nisan 1912'de yazdığı Darülfünun Nizamnamesi’nde: “Darülfünunu kültür yaratıcı ve yayıcı temel kurum” diye tanımlanmıştır.[3] Emrullah Efendi üniversitenin görevini, bilimi bulmak, bilimi korumak ve bilimi yaymak olarak görmüştür.[4] Bu işlev çerçevesinde "Darülfünun" denilen yüksek öğretim kurumunun ilkeleri şöyle saptanmıştır:

              "Bilim ve tekniğin hem yayılmasına, hem de ilerlemesine hizmet eder. Bunları birbirinden ayırmak mümkün değildir. Bunları yaymak, halk arasında dağıtmak demektir. Bu işlevi ile "Darülfünunu" maarifin(eğitimin) en yüksek yayma merkezi olduğu gibi, orta ve ilkokulların da ilerlemesini sağlar. Bu kurumlar bilimi yaymakla kalmazlar, bilim yapmaya onu ilerletmeye de hizmet ederler. Bir devletin dünyadaki siyasi konumu, medeniyet(uygarlık) derecesi, bilim ve teknikteki ilerlemesi ile orantılı olduğu düşünülürse, bilimin yayılması ve ilerlemesine hizmet eden bilginler yetiştirecek Darülfünunların bu uğurda görecekleri hizmetin büyüklüğü tahmin edilebilir ve Darülfünunluların asıl görevi bu olmalıdır." [5]

"1908'lerde başlatılan bu yenileşme hareketleri, I. Dünya Savaşı döneminde daha da gelişerek yeni fikirlerin ortaya atıldığı, yayıldığı ve bu fikir özgürlüğü içinde her konunun tartışıldığı, ancak eyleme fazla geçilmediği bir dönem olarak görülür. Üniversite anlayışının esas gelişimi ve özgürleşmesi 1919 üniversite reformu ile gerçekleşir. Üniversite özerkliği kabul edilir. Darülfünunu "Müdir-i Umumisi" unvanını taşıyan rektör, müderrisler (profesör) arasından seçilerek "Darülfünun Emiri" adını alır.[6] Eğitim Bakanı'nın üniversite üzerindeki yetkileri hiçe indirilecek kadar azaltılır. Padişah dahil üst otoriteler rektör atama yetkisine sahip değildir. Ancak üniversite kurulunun seçeceği iki adaydan birini kabule mecburdur...”[7]

              1919 üniversite reformu ile getirilen yenilikler çağdaş üniversite anlayışı düzeyindedir.

" Üniversite gerek bilimsel, gerek yargı, gerekse yönetim bakımından tamamen özerktir. Kendisinin üstünde bir denetim organı yoktur. Her ne kadar eğitim bakanının üniversitenin yasasında adı geçiyorsa da rektör ve dekan seçiminde iki adaydan birini seçmek dışında işlevi yoktur."[8]

Bu dönemin olumsuz etkilerine karşın çağdaş anlamda üniversite anlayışı eğitim tarihimizde çok önemli bir gelişme olarak nitelendirildiği görülmektedir.



[1]Orhan Hançerlioğlu,a.g.e.,s:30

[2]Ali Güler, Türkiye’de Üniversite Reformları, s.59-60,Ankara,1994

[3]A. Edip Uysal, "Üniversite Kavramının Temel Gelişmesi ve Bugünkü Anlamı", Ankara Üniversitesi Haberleri, 7 Haziran 1965

[4]Ali Güler, a.g.e.,s:60

[5]Ali Güner, a.g.e,s:60-61

[6]Ali Güler, a.g.e, s:64

[7]Ali Güler, a.g.e.,s:65

[8]Ali Güler, a.g.e,s:66 

 
Toplam blog
: 46
: 225
Kayıt tarihi
: 27.03.13
 
 

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Antropoloji (Sosyal Antropoloji) mezunu 1971; F..