Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Eylül '17

 
Kategori
Türk Mutfağı
 

Osmanlı'dan Günümüze Meyhane Kültürü

Osmanlı'dan Günümüze Meyhane Kültürü
 

   Şimdiler de çokça tartışılan, gündemi ara sıra yoklayan meşgul eden, "Ayyaş" denilip işin içinden çıkılan alkol ve meyhane konusu acaba bizim yüzyıllardır süregelen geleneğimizin bir parçası olabilir mi? 

  Mey ve hane kelimeleri Farsça'dan gelmektedir. Mey şarap, hane ise bildiğimiz anlamda evdir. Yani meyhane sözcüğü şarap evi anlamındadır.

  Aslına bakarsanız meyhaneler ara sıra kapasa dahi Bizans İmparatorluğu'ndan beri önemli gelir kaynağı olmuştur. Anadolu'da ki şarap üretimide bu durumu çokça kolaylaştırmıştır. Şimdi de bir keyif olan çilingir sofrası kurmak Osmanlı'da da bir gelenekti.

   Genel olarak meyhaneler gayrimüslimler tarafında deniz kenarına açılırdı. Ticaretin merkezi limanlara yakın olması sebebi açıklıyor olsa gerek. Bir örnekle açıklayacak olursak llk meyhane Galata'da açılmıştır.

   3 çeşit meyhane var:

   -Gedikli: Düzenli vergi öderler (ki kapatılmamalarının en büyük sebebidir.). Daha organize çalışan, temiz yerlerdir. Herşey tahtadandır. 19. yüzyıla kadar elitlik yok, aydınlatma mumla sağlanır.

    -Koltuk: Vergi ödemezler. Merdiven altı gbi düşünülebilir.

    -Ayaklı: Seyyar meyhanedir. Saklanmak için cüppe giyen saki, tulumun içinde alkol satar. 

   Meyhaneler Osmanlı döneminde bir çok yazara hakkında kitap yazdırmıştır. Bundan da anlaşılacağı gibi ciddiye alınacak, hatta üstüne kitap yazmaya değecek kadar önemli bir kültürdür. Örneğin; Evliya Çelebi 17. yüzyılda yazdığı Seyahatname'sinde meyhanelerden bahsetmiştir. Mehmet Tevfik 19. yüzyıl sonlarında meyhaneler hakkında kitap yazmıştır.

   Tanzımat dönemiyle birlikte başlayan yenilik hareketi meyhanelerde de bir düzenlemeye gidilmesine vesile olmuştur. Daha çok gayrimüslimerin gittiğini sanırsanız yanılırsınız. Gizlenmeden giden gayrimüslimler ve köşe bucak kaçarak demlenen müslümanlar da Tanzimat ile birlikte gizlenmeden meyhanelere gitmeye başlamıştır. 19. yüzyılda rakı oldukça popüler olmuştur.

   Aynı şimdi olduğu gibi rakının yanında meze yenirdi (meze de Farsça bir kelimedir.). Enteresandır ki Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla birlikte kadınlar da meyhanelere özgürce gitmeye başlamışlardır. Bu dönem de Galata'da ki meyhaneler kapanmış, yerine Beyoğlu'nda açılmıştır. 1930 yılında Asmalı Mescit ve Çiçek Pasajı açılmış ve 1980'lerde popüler olmuştur.

   Yine bence çok ilginçtir ki bazı meyhaneler Ramazan ayı bittiğinde hatırı sayılır müşterilerine midye dolması gönderirdi. Bu incelik bir davet niteliğindeydi. Adına da "Unutma Bizi Dolması" demişlerdir.

   Görüldüğü üzere Osmanlı İmparatorluğu'nda meyhane kültürü küçümsenemeyecek kadar önemli bir yere sahiptir. Sadece halk için değil, saray mutfak kayıtları, saraya da alkol alındığını belgelemektedir. Yurtdışından gelen elçiler, misafirler için midir yoksa padişah Boğaza karşı bir keyif mi yapayım demiştir o kadarını ben bilemem. Ben geçmişimize sahip çıkalım diyen taraftayım. Peki ya siz? 

  

 

 
Toplam blog
: 3
: 601
Kayıt tarihi
: 28.06.17
 
 

Yeditepe Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü mezunuyum. Şu anda yüksek lisansım iç..