Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Nisan '15

 
Kategori
Eğitim
 

Osmanlı Dönemi'nde eğitim sistemi - 4 : Geleneksel eğitim kurumları ve okullaşma...

Osmanlı Dönemi'nde eğitim sistemi - 4 : Geleneksel eğitim kurumları ve okullaşma...
 

Mustafa Katip Çelebi; Osmanlı'yı, gerçek bilimin ışığından yoksun bırakan gerici ulemaya karşı ilk kez direnen bilim adamı...


OSMANLI İMPARATORLUĞU, BİLİMSEL VE KÜLTÜREL ALANDA TARİHİNİN EN BUNALIMLI YILLARINI 16-17.YÜZYILDA YAŞAMIŞTI...

(2) Bilimse durgunluk dönemi(16-17.yy)

...............Devamla...

Osmanlı İmparatorluğu, özellikle 17.yüzyılda, Batı'da en ileri sınırlarına ulaşmıştı ama, bilimsel ve kültürel alanda hala Doğulu düşünceden kurtulamamıştı...Osmanlı, devleti ve toplumu ile, Avrupa'daki bilimsel ve kültürel hareketin dışında kaldığı için, bu alanda tarihinin en bunalımlı yıllarını yaşamıştır.

Bir önceki bloğumda da belirttiğim gibi, bilimlerin "yararlı" ve "zararlı" diye iki zıt ayrıma tutulduğu bu yüzyıllarda, "bilim" kavramı, "yalnızca dinsel bilimlerle" sınırlı kalmıştır.(1)

x         x        x

(3) Bilimsel durgunlukta kıpırdanma gayretleri(18.yüzyıl başları)

Bilim ve kültürde bu durgunluğa rağmen, bazı kişisel çıkışlar ile bu durgunluğu kıpırdatma gayretleri az da olsa görülmüştür.

Örneğin, Mustafa Katip Çelebi(1609-1657), bilimsel bir görüşle çağının önüne çıkmış ve "kafir" diye anılarak uzaklaşılan Batı'ya yaklaşım sağlamıştır. Latince ve Fransızca da bilen Çelebi, yazdığı eserlerde Batı kaynaklarından da yararlanmıştır. Katip Çelebi, İslam dininin pozitif bilimleri yasakladığını iddia ederek, tüm Müslüman dünyasını yüzyıllar boyunca gerçek bilimin ışığından yoksun bırakan gerici ulemaya karşı ilk kez bir "risale"(*) yazarak bayrak açmıştır.(2)

(*) Katip Çelebi, "Mizanü'l Hak Fi İhtiyar'l-Ahak"(En Doğruyu Seçmak İçin Hak Terazisi) adlı kitabında, çağının tartışma konusu yaptığı bazı din, ahlak, toplum ve töre sorunlarını konu etmiş, pozitif bilimlerin , felsefenin ve dinin uzlaşması üzerinde düşüncelerini belirtmiştir. Katip Çelebi, bu kitabında ayrıca, devrinin taassubundan acı acı yakınmış, taassup ehlinin takıldıkları sorunları özgür bir fikirle, akılcı bir yoldan çözümlemeye çabalamıştır.(3)

Bu yüzyılın başlarında, bilim anlayışı ve bilimin toplum yaşamındaki rolü konusunda bazı olumlu değişmelere  paralel olarak, küçük adımlarla da olsa, Batı'nın bilimsel  teknolojisi ile de ilgilenme başlamıştır.

Bu ilgilenme sonucunda, 1727 yılında açılıp 1747 ve 1748 yıllarında yenilenen fermanlarla kapanan basımevi tekrar açılmıştır. Bu yıllarda, okul sistemi açısından da bazı yenilikler getirilmiştir.

Okul sistemine getirilen en önemli yenilik, orduya bağlı subaylar yetiştirmek amacıyla pozitif bilimlerin de okutulduğu meslek okullarının açılmasıydı...1734'te açılan Hendesehane(geometri okutulan yer), kısa bir süre sonra kapanmış olmasına rağmen, örgün öğrenime yer veren ilk örnekti.(4) Daha sonra, 1773'te açılan Mühendishane-i Bahr-ı Humayun(Deniz Harp Okulu) ve 1795'te açılan Mühendishane-i Berri Humayun(Kara harp Okulu), Osmanlı devletindeki mevcut eğitim kurumlarının dışında, Batı modelinde eğitim ve öğretim veren ilk kurumlar olmuştur...(5)

Ancak, bu eğitim kurumları, isimleri kadar iddialı bir eğitim verememişlerdir. O sıralarda, "sıbyan okullarının" üstünde orta dereceli eğitim veren hiçbir okul olmadığı için, altyapısı --yani ilk, orta ve lise gibi ara kademeleri--  olmayan "ortası boş" bir sistemde, bu mühendishanelerde bugün anladığımız anlamda mühendis yetiştirmek son derece zordu. Bunları, bazı aritmetik ve geometri bilgilerinin verildiği "meslek kursları" olarak nitelemek yanlış olmaz.(6)

Örneğin, Mühendishane-i Bahr-ı Humayun'da öğretim görevini yüklenmiş olan Macar asıllı Fransız Baron de Tott, anılarında, mühendislerin geometri bilgilerinin ne denli zayıf olduğunu gösteren bir olayı anlatır ve şöyle der: "Açılan bir yeterlilik sınavına giren mühendislerin çoğu, bir üçgenin iç açılarının toplamını bilememiş, içlerinden biri de, bu toplamın üçgenin büyüklüğüne ve şekline göre değişeceğini --bu da doğru değil-- öne sürmüştür.(7)

Bu noksanlığa rağmen, 18.yüzyılda olumlu sayılabilecek teknik alandaki gelişmeler ve bunun getirdiği düşünceler, toplumun her kademesine sızmış olan bilgisizliği gidermeye yetmemiştir...

Çünkü, bu yüzyılda da, "olsa olsa, bugünkü ilkokulların ilk üç yılındaki bilgileri okutan mahalle mektepleri ile Arapça ve yüksek düzeyde din bilimleri öğreten medreselerden"(8) oluşan halka yönelik eğitim sistemi ve kurumları, toplum üzerindeki etkilerini sürdürmüşlerdir.

NOT : Blog dizimin, şu ana kadar;

A- Osmanlı Dönemi'nin, "Bilimsel ve kültürel görünümünü"; bölüm alt başlıkları olarak da, Osmanlı'nın,

(1)-"Bilimsel düşüncede aşama(15.yy);

(2)-"Bilimsel durgunluk dönemi"(16-18.yy.)

(3)-"Bilimsel durgunlukta kıpırdanma dönemi"(18.yy. başları) özet olarak anlatıldı. Bundan sonraki bloglarda ise, aynı yüzyıllar arasında(15-18.yy.) ve anlatılan bilimsel ve kültürel görünümde, toplum yaşamına yön veren Osmanlı eğitim sistemi ve kurumları anlatılmaya çalışılacaktır. 

DEVAM EDECEK...

cdenizkent

17-Nisan-2015

----------------------   :

(1) Şerafettin Turan, Türk Kültür Tarihi, İstanbul: 1990, s.185

(2) Cevdet Perin, Atatürk ve Kültür Devrimi, 2.b. İstanbul: 1981, s. 40

(3) Katip Çelebi, Mustafa, Görsel Büyük Genel Kültür Ansiklopedisi, Cilt-8

(4) Turan, A.g.y., s. 191

(5) Adnan Adıvar, Osmanlı Türklerinde İlim, İstanbul: 1970, s. 206

(6) Metin Kunt, "Siyasi tarih", Türkiye Tarihi-3, İstanbul: 1989, s. 79

(7) Baron de Tott, 18.yüzyılda Türkler, çeviren, M. R. Uzman, s.306'dan, Turan, A.g.y., s. 194

(8) Metin Kunt, A.g.y., ss. 78-79

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..