- Kategori
- Güncel
Osmanlı İmparatorluğu'nda laiklik ?
Egemenlik, kayıtsız şartsız Ulus'undur..
Osmanlı İmparatorluğu Dönemi'nde Şeriat Hukuku'nun ne kadar uygulandığı, nasıl uygulandığı ya da hiç uygulanmadığı, hatta "Miri Arazi Rejimi" ile laiklik yolunun açıldığı konusunda Tarihçiler; İlahiyatçılar ve Sosyologlar arasında tarih boyunca görüş ayrılıkları bulunmaktadır.
Bu görüş ayrılıklarını doğal kabul etmemize karşın; genelde Osmanlı Devlet Yönetimi'ne hangi Sosyo-ekonomik ve/veya Siyasal persfektiften baktığınız ve nasıl algıladığınız ile doğru orantılıdır . Önemli olan bilimsellikte "önyargısız" bakabilme cesaretini gösterebilmektir .
Şeriat Hükümlerinin son Resul'u Hz. Muhammed'e son Kitab'ı Kuran-ı Kerim indirilmiştir. Maide 48. Suresinde "Sizden her biriniz için bir "Şeriat" ve bir yol koyduk" diye hükmedilmiştir .
Yavuz Sultan Selim'in 24 Ocak 1517'de Kahire'yi fethetmesiyle Memlük Devleti'ne bağlı Abbasiler'den son Abbasi Halifesi III.Mütevekkil'den "İslam Halifeliği'ni" devir almasıyla Osmanlı İmparatorluğu'nun 400 yıl boyunca "Şeriat Hukuku" ile yönetildiğini ileri sürmek yerine tarihin derinliklerinde doğruya ulaşabilmek için bilimsel bir araştırma yapmak gereklidir
Osmanlı İmparatorluğu yaşam tarzında "Toplumsal Normlar" zamanla Hukuk'un önüne geçmiştir. Kamu Hukuku'nda ise, hükümdarların buyrukları ön plana geçmiş; Şeyhülislamını devre dışı bırakan Yavuz Sultan Selim, siyasete karışmaması konusunda sözlü ferman çıkarmıştır ..
Önceleri "Şeriat Hükümleri'nin" geçerli olduğu Medeni Hukuk; Osmanlı Hükümdarları'nın üstün Osmanlı'da uygulandığı bilinen tek "recm" IV. Mehmet döneminde 1860 yılında Müslüman evli bir kadınla Yahudi bir genç arasında zina olduğu şikayeti üzerine, kadının "recm", erkeğin boynunun vurulması kararı onaylanır.
Tanzimat'a kadar her türlü davaya, Tanzimat ile Medeni Kanun arasındaki dönemde ise yalnız evlenme, boşanma, nafaka, miras davalarına bakan mahkemelerin kadılarını(başkanlarını) etkisiz hale getiren hükümdarlar kendi "öznel hükümlerini" dayatmayı alışkanlık haline getirmişlerdir .
Bunun sonucunda, Osmanlı Hükümdarları, Osmanlı Devlet Sistemi'nin bir parçası olarak tüm yaptıklarının Şeriat Kurallarına uygun olduğunu vurgulamaya dikkat etmişlerdir.
Ayrıca Şeyhülislamlar, laiklik ilkelerini Şer'i Hukuka uyarlama çalışmalarında yoğunlaşmıştır. Şeyhülislam olmak hatta ilk basamağı olan "kadılık", "müftülük", ve "müderrislik" için bile; medreselerin yüksek lisans programını bitirmiş olmak koşulu aranıyordu. Osmanlı Devleti'nde dini konularda en yüksek yetkiye sahip devlet görevlisi olan üç Şeyhülislamın "mason" olması da Osmanlı topraklarında yaşayan herkese fırsat eşitliği tanındığının göstergesidir.
Osmanlı İmparatorluğu'nda gayrimüslimlere tanınan geniş hoşgörü anlayışı Osmanlı laikliğinin temel özelliğidir. Osmanlı topraklarında çoğunluğun dini İslam olmasına karşın; Hıristiyanlar ve Museviler İslam Toplumu'nda barış ve güvenlik içinde yaşıyorlar, Osmanlı Devlet Sistemi'nde üst düzey yöneticilik pozisyonlarında görev alıyorlar ve ticaret hayatında başarılı oluyorlardı.
Fakat, Osmanlı Devlet anlayışı "cihad" ve "fetih" olan "savaş", Müslüman toplumun dini görevi olarak kabul edilmiştir.
Cumhuriyet Devlet anlayışında ise, "Yurt'ta Barış, Dünya'da Barış" olmuştur.
Ayrıca Osmanlı'da "Devlet-i Aliyye" yani yüce devlet anlayışı vardır.
Cumhuriyet'te ise, "Egemenlik , kayıtsız şartsız Ulus'undur." İnsan öznedir.