Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mayıs '19

 
Kategori
Güncel
 

Osmanlı Medeniyetine Dair

Son zamanlarda bir Osmanlı furyası devam ediyor. Katıldıklarım var, katılmadıklarım var. Bu yargıya varmama neden olansa tamamen mantıksal çerçevede hatalar olduğu içindir.

Bir şeyi bozarak övmek aslında o şey her ne ise; ona yarar sağlamak yerine uzun vadede zarar verir. Çünkü yalanlar üst üste gelince anlamlıdır.

Osmanlı bir imparatorluktu, bu hemen her imparatorluk gibi kendi doğruları üzerine yürüyen bir çizgide devam ederken, gelen başarılar Osmanlıya askeri anlamda bir başarı ve genişleme hareketi sağladı. Bunun batıya doğru devam etmesinin nedeni; Ortaçağda Batı’daki çürümüşlük olmakla birlikte bu çürümüşlüğün insanlara verdiklerinden çok daha fazlasını verme kapasitesine sahip olmasından ötürü batıya doğru genişlemek daha kolaydı denilebilir; öyle ki Tarık Bin Ziyad on bin veya biraz daha üzeri bir birlikte İspanya’ya davet ediliyor ve oradaki halkı bir nevi zulümden kurtarıyor ve onlara adalet ve insan olmanın gereklerini sağlıyordu ki bu dahi esas insanların arzuladığı şey de budur; birkaç yıl içinde tüm İspanya’yı fethediyor, insanlara insan olmanın gereklerini bahşediyordu. Bu aslında günümüzde tersine göçün nedenlerini açıklaması bakımından önemlidir.

Şu anda özellikle doğu ve Ortadoğu bölgesinde bulunan insanlar ve elbette bizim imkân sahibi vatandaşlarımız kendi fikirlerine değer verildiğine inandıkları batıda soluğu alıyorlar. Dahası batı şu anda hemen hemen hiçbir şey yapmaksızın yarattığı algıyla, doğunun parasının merkezi, en akıllı insanlarının göçmen olarak gitmeyi kabul ettikleri yerler oluveriyor. Bu nasıl oluyor bilmiyorum ama insanlar batıya doğudan daha çok güveniyorlar. Adaletine daha çok inanıyorlar. Sosyal devlet yapısına daha çok inanıyorlar. Bu durum aslında yaratılan bir serap da olabilir ancak algılar daima gerçeklerin önüne geçiyor.

Bizde de bazı zenginlerin, siyasetçilerin Avrupa’da özellikle İsviçre bankalarındaki hesaplarının, İngiliz adalarındaki vergi cenneti adalarındaki işletmelerine dair bilgiler ya da Hollanda Antilleri (İlk olarak, 1982'deki Ada Düzenlemesi, Hollanda Antilleri'ne bağlı 4 bölgeyi belirledi, Bonaire, Curaçao, Aruba ve Rüzgârüstü Adaları. Ancak 1983'te Rüzgârüstü Adaları 3'e ayrıldı ve Bonaire, Curaçao ve Aruba ile birlikte Sint Maarten, Sint Eustatius ve Saba'da Hollanda Antilleri bölgelerine eklendi.) gibi vergi cennetlerine kaçan sermayelerden bahsedilen haberler yapılır. Bir ülkenin başbakanlığını bakanlığını yapan kişi neden kendi ülkesinin yerli ve milli bankası yerine başka bir ülkenin hâkimiyetinde olan bölgeleri seçer bunu algılamak zor olsa da sıradan insanda ciddi bir güvensizlik duygusu oluşturur.

Haberler doğru olsun ya da olmasın sahip oldukları algı haberden daha değerli bir etkiye sahiptir. Bu bir zehir gibi toplumu derinden yaralar, yaralamakla kalmaz, kendi toplumuna karşı bir güvensizlik duygusuna girmesine neden olur.

Osmanlı hayatını da özellikle dizilerden öğrenen insanlar için ciddi bir hayal kırıklığı oluşturmasa da düşünen insanlarda sürekli sarayında oturan yediği önünde yemediği arkasında bir insanlar topluluğuna güven duyması mümkün değildir. Öyle ya sizin ya da benim atalarım dedelerim on, on beş askerlik yaptığı evli bir kardeşin askere gitmesiyle yetim kalan çocuklar bir de öksüz kalmasın diye arka arkaya üç kardeşe de nikâhlanan eşlerle doluyken, saray mensuplarının harem hayatı içinde yaşamaları halkın bir kısmının, çekilen acıların yenilgilerin nedenlerini Osmanlı Hanedanına yüklemesi Orta Anadolu’da bir köylü ya da obada bir Yörük ailesine yüklemesinden elbette daha mantıklı olabilir. Bu şekilde bir sunuş da en azından Osmanlı’yı hanedan olarak halkın bir kısmının gözünde kahramanlaştırırken, diğerlerinin gözünde olaylardaki esas sorumlu olarak görmesi olağandır.  

Sevdirmeye çalıştığınız şeylerin zararlı ve yanlış tutum ve davranışlarını övmek yerine eleştiride bulunmak o hareketi daha anlamlı kılacakken, yanlışı da övmek balı zehirlemekle eşdeğer hileli bir davranıştır. Bu tıpkı eksi on derecede üzerinde kışlık kıyafeti olmadığı için donma tehlikesiyle karşı karşıya kalan bir çocuğu tören alanında saatlerce ayakta dikerek hastalanmasına neden olunduğunu görmemek, eleştiriye ise hainlikle eşdeğer suçlamalar yöneltmek suretiyle doğru bir davranışı, kutlamayı değersizleştirmek, bu değersizleştirmenin tam da devrimin bekçileri tarafından yapılması gibi bir davranış şekline eşdeğer bir tutumdur.

Doğru ya da yanlış eleştiri olmaksızın iyi veya kötü demeden her şeyi övmek olsa olsa, dalkavukların işidir. Dalkavukluğun ise toplumlara özellikle de krallık zamanında verdikleri zararlar biraz tarih bilinci olan herkesin malumudur. Bu aynı zamanda tek görüşe kilitlenip pencerelerini sıkı sıkıya kapatan havasızlıktan kokan, çürüyen bir durumu sembolize etmesi bakımından önem arz eder.

Neticede biz ne dersek diyelim; Osmanlı bir beylik birkaç bin dahi olmayan çadırdan mütevekkil obasını önce beylik, sonra devlet, sonra da imparatorluğa çevirmiş, kendi hukuk sistemini, bilimini, kendi felsefesini, kendi ölçü ve ağırlık sistemini, inşa etmiş bir imparatorluktu. Dünyadaki elit güçleri için en büyük tehdit unsuru idi, zayıflayınca yenildi, yenilince parçalandı ve mirası yenenlerce paylaşıldı. Herkes payını aldı.

Osmanlı kendi ölçü birimleri olması sebebiyle dahi zamanın diğer büyük güçlerine eşdeğer bir güçtü.  Neticede egemen güçlerin kendi ölçü birimleri, kendi hukukları olur. Misal Osmanlıda kullanılan ölçü ve tartı ile ilgili terimlerine, standartlarına dair birkaç örnek; arşın, okka batman gibi değerler. Ancak Ünal Taşkın isimli bir yüksek lisans öğrencisi “ Yaptığımız çalışma dört ana bölümden oluşmaktadır. Birinci Bölümde ağırlık ve hacim ölçüleri üzerinde durulmuş, ağırlık ve hacim ölçüleri birbirleriyle iç içe geçmiş olduklarından birlikte verilmeleri uygun görülmüştür. Bu bölümde tespit ettiğimiz 225 birim vardır. İkinci bölümde uzunluk ölçüleri incelenmiş 43 birim, Üçüncü Bölümde alan ölçüleri incelenmiş ve 29 birim, Dördüncü Bölümde ise nazari ölçüler ele alınmış ve 47 birim tespit edilmiştir.”

Osmanlı İmparatorluktu, magazin konusu değildi. “Kopyala yapıştır’dan” ziyade bir medeniyetti, birilerinin hakkında sadece magazinsel konuları işlediği üzere bir yapı değildi. Hemen her konu üzerinde tecrübe eseri değerler oluşturulmuş bazıları ise kopyalanmış da olabilir. Bunlar dahi o gücün zamanında hâkim güç olduğuna en güçlü kanıttır.

 

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..