Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Ağustos '16

 
Kategori
Kitap
 

Osmanlı'nın Kanuni Süleyman'ı varsa, TC'nin de çoban Süleyman'ı var

Osmanlı'nın Kanuni Süleyman'ı varsa, TC'nin de çoban Süleyman'ı var
 

Yazıya girmeden belirteyim, 'Çoban Süleyman' demekteki kastım asla aşağalamak değildir. Mizahen.
 
Süleyman Demirel...
 
Isparta'nın gülü...
Ağzı laf yapan bir koyun çobanı...
Hoter şapkalara meraklı bir adam...
Halkın babası...
Türkiye siyasetinin demir başı...
Altı kez giden, yedi kez gelen...
Darbelerin eskitemediği bir adam...
Hem bürokratlık, hem muhalefet liderliği, hem başbakanlık, hem de cumhurbaşkanlığı yapmış bir adam...
Nazmiye'nin aşkı...
Güniz sokağın değerli sakini...
İyisiyle kötüsüyle Türkiye'nin yakın tarihine damgasnı vurmuş bir adam...
Çoğunun sevdiği, çoğunun da sevmediği, ama asla nefret beslenilmeyen bir adam...
Barajların kralı...
 
Osmanlı'nın 46 yıl tahtta oturan Süleyman'ı varsa, Türkiye Cumhuriyeti'nin de 40 yıl siyasetle uğraşan, hem başbakanlık yapan, hem de cumhurbaşkanlığı yapan Süleyman'ı var...
 
*
 
Ersin Çöte'nin Süleyman Demirel üzerine siyasi komedi türünde yazdığı 'Bakırel' adlı kitabı okudum. Kahkaha atmaktan öldüm.
 
Bir yayın evinden çıkmamış ama, 'Evler Kadınların Olmalı Yayınevi' kaşesi vurulmuş kitabın iç sayfasına. 2007 yılında çıkmış. Tür, tiyatro, komedi. Sayfa sayısı, 206.
 
*
 
Selami Bakırel adlı başbakan hastalanır, bir süre dinlenmesi gerekir. Danışmanları endişelenir, ne yaparız diye. Başbakan Selami Bakırel'in yerine bir dublör geçirmeye karar verirler.
 
Fiziken, köylülüğüyle, doğallığıyla, ağzının laf yapmasıyla her şeyiyle Selami Bakırel'e benzeyen Rüknettin adlı bir adamı başbakanlık koltuğuna oturturlar.
 
Rüknettin bütün saflığı ve doğallığıyla yapar başbakanlığı. Danışmanlarında sabır diye bir şey bırakmaz. Gazetecilerin sorularına cevap verirken, halka hitap ederken okuru gülme krizine sokar...
 
*
 
Ersin Çöte kitaptaki kahramanlar üzerinde Süleyman Demirel'in ve diğer siyasetçilerin konuşmalarını, siyaset anlayışlarını başarılı bir şekilde hicvetmiş.
 
Kitapta yazım yanlışı biraz çok. İri puntolarla yazılmış olması iyi olmuş aslında, okunmasını müthiş kolaylaştırmış.
 
*
 
Dün kuaföre gittim, elimde Bakırel de vardı. Berberin kalfası beni traş ederken, usta berberinde elindeki traş bitmiş, oturmaya başlamıştı. Sehpada duran Bakırel'e eli gitti. 'Hiç kitap okumadım ama bir bakayım' dedi. Bak, bak abi dedim. 'Yazıları da iyiymiş, ilkokul kitaplarındaki gibi, ben de ilkokul mezunuyum ya' dedi. Benim traş bitesiye, 10-15 sayfa okudu; kahkahalar atarak. 'Mustafa, bu kitap çok iyiymiş; bitirince bana ver, bir de ben okuyayım' dedi.
 
İşte anlıyoruz değil mi? Bu ülkede kitap değersizse eğer, halkımız okumuyorsa eğer, bunda en büyük pay edebiyatçılarımızın ve edebiyat öğretmenlerimizin. Kendilerinin beğendiği, kendilerinin zevk aldığı kitapları önerirler. Eskiden yazılmış klasik kitaplar, postmodern edebiyatın ağdalı kitaplarını... Bunları sen seviyorsun ama, halkın okumaktan nefret ettirecek kitaplar olduğunu hiç düşünemiyorsun.
 
Halkın kitaplara karşı yüreğini ısındırmak için, onu keyiflendirecek, güldürecek, okunması kolay olan kitaplarla halka gitmeliyiz.
 
Bir edebiyatçı olarak derim ki, edebiyata hizmet, edebiyatı edebiyatçıların tekelinden kurtarmaktır.
 
-Mustafa Yıldırım - 19.08.2016
 
Toplam blog
: 480
: 715
Kayıt tarihi
: 03.11.12
 
 

Konyalıyım. Edebiyat okudum. Amatör yazar ve şairim. ..