Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Aralık '14

 
Kategori
Deneme
 

Osmanlı torunları zoru başarır

Osmanlı torunları zoru başarır
 

Ninja kedileri suyu hiç sevmezler,çimenleri ise kırmızı renkte görürler.


Biraz zorlanacağız ancak sonuçta başaracağız. Biz sonuçları yararsız, faydasız, hayretler uyandıran konularda hep başarılı olmuş Osman’ın ( Osmanlının ) torunlarıyız. Aslımızı inkâr edersek hem burada, hem de orada yanarız, köz oluruz, kül oluruz.

“ Şeb-i yeldayı müneccim muvakkit ne bilir? Müptelâyı gâme sor geceler kaç saat ”

Beğenmediniz mi?

Ben beğendim hem çok derin, hem de biraz serin.

Türkçe tercümesi:

Gecenin uzunluğunu takvim yazanlar ve yıldız ilmi ile uğraşanlar ne bilsin, gam çekene sor gecenin kaç saat olduğunu.  

Siz, biz değil miyiz o güzel Türkçeyi New York’tan, Paris’ten, Londra’dan ithal edilen lekeli, benekli, benli kelimelerle süsledik.

Dedelerimizi unuttuk, onlara "Babişko", çocuklarımıza "aşkım" diye seslendik, çocuğun beynine aşkı yerleştirdik.

Eşimize "karıcığıııım seni çok seviyorum", eşimizde bize "Hayatım Canıııım bende seni çok seviyoruuuum" diye yapmacık hitaplarla sevgimizi ilan etmedik mi?

Bilmiyor muyduk sonunda etkili ve yetkili birileri çıkar bize dedelerimizi, babalarımızı, geçmişimizi, gerçek ve asıl kimliğimizi hatırlatır?

Bakın daha derin anlamlı ve daha gamlı. Avrupa ithalinden uzak, Asyalı, Arabistan, Fas yarım adasında yetişmiş azıcık karışık bir tohum, Türk Dil Kurumu ile barışık, zamanla, zahmetle alışık olacağımız bir dil.

Neden Osman’ı ( Osmanlı dilini ) beğenmiyoruz, Eh tabii içinde Hello, Yes, Aloft gibi ithal tohumlu sözcükler olmayınca beğenilmez. Hiç merak etmeyiniz, eninde sonunda, hem öğreneceğiz, hem de beğeneceğiz.

Geçmiş yıllarda birileri demedi mi “ alışacaklar “ alıştık. Elbet buna da alışacağız. Dedelerimizin ruhları huzura kavuşacak, torunlarımız geçte olsa bizi yeniden hatırladılar diye sevinecekler. Eninde, sonunda hepimiz aslımıza döneceğiz.

Birkaç günden beri bir şeyler öğrenmeye başladım, inandım ki tersiz, zahmetsiz hiçbir şeyde başarı olmaz. Zor olan hayrımızadır.

Gelin artık kendisiyle birlikte yaşayacağımız Osman’ı ( Osmanlıcayı ) Türkçe tercümesiyle birlikte okuyalım onu yakından tanıyalım.

” Görmemek yeğdir, görüp divâne olmaktan seni”

Seni görüp divane olmaktan, seni görmemek daha iyidir.

” Sitem hep âşinâlardan gelür, bigâneden gelmez”

Sitem/dert hep tanıdıktan/dosttan gelir yabancıdan, düşmandan gelmez.

” Ne beyan-i hale cu’ret, ne figana takatim var, Ne reca yi valsa gayret, ne firaha kudretim var”

Ne halimi anlatmaya, nede bağırmaya takatim var, Ne kavuşma isteğine gayret, ne ayrılığa gücüm var.

” Benim tek hiç kim zâr-ü perişân olmasın yâ Rab, Esir-i derd-i aşk-u dağ-ı hicran olmasın yâ Rab ”

Hiç kimse benim gibi inlemesin ve perişan olmasın. Aşk derdinin ve ayrılık yarasının esiri olmasın, Ey Rabbim.

”Gönülde bir gamım var ki pinhan eylemek olmaz. Bu hem bir gam ki el ta’nından efgan eylemek olmaz”

Gönülde bir derdim var ki gizlemek olmaz, bu öyle bir dert ki en şiddetlisinden figan etmek olmaz.

“ Sene-i tevellüdünüz hayır ola”

Doğum gününüz kutlu olsun.

“Dost –bi pervâ, felek-bi-rahm-ü devran bi-sükün, derd çoh hem –derd yoh, düşmen kavi tâli’zebün”

Dost pervasız, felek acımasız, dünya huzurdan yoksun, dert çok, derdi paylaşacak yok, düşman güçlü, talih güçsüz.

Osman’ı  ( Osmanlıcayı ) iyi tahlil ettiğimizde aşka, zevke, sefaya, hüzne, daha yakın yapmacık değil, gerçek, daimi ve kalıcı olduğu görülmektedir.

Aslında güzel Türkçemizin bir parçası olduğu halde “ işlenmemiş demir gibi pas tutmuştu” Türkçe Alfabenin Yirmi dokuz harfi için tarih yazılmıştı.

Osmanlı Alfabe için hedefimiz doksan dokuz harf olsun. Zaten bizi bu hallere düşüren de gerçeklerden ayrılıp hayallerin peşine düşmek değil mi?  

İçinde daha çok âşkı, zevki, sefayı, birazda hüznü barındıran Osman’ın ( Osmanlının ) dili pek yabancımız değil. Güzel Türkçemizle aynı bağ ve bahçenin meyvesidir.  

Yeryüzünü henüz keşfetmeden, Gökyüzünde hayat aramanın, denizde yaşamı denemenin ne gereği vardır. Yaşam için en uygun olanı yeryüzüdür.

 

Kıymetli okurlarımıza saygılar sunuyorum.

Mehmet BURAKGAZİ / MERSİN

  

   

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                                              

 
Toplam blog
: 608
: 2204
Kayıt tarihi
: 12.04.12
 
 

Bingöl'de, Baharın son ayında, ikindi üzeri un ambarı (kiler) arkasında, ebesiz, hemşiresiz, Emin..