Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Şubat '11

 
Kategori
Tarih
 

Osmanlıda Saray Yaşamı

Osmanlıda Saray Yaşamı
 

Osmanlı Devletinin klasik dönemi olan16 ve 17 yüzyıllarda sarayda yaşam; İslam dininin gerekleri ve saray geleneklerine göre düzenlenirdi. 

Saray, haremlik ve selamlık olmak üzere iki bölümden oluşuyordu. 

Selamlık, padişahın devlet işleriyle uğraştığı kısımdı. 

Harem ise; padişahın ailesi ile birlikte özel yaşamını geçirdiği yerdi. 

Eskiden saray ve konakların girilmesine izin verilmeyen harem bölümü kadınlara ayrılmıştı. Sarayın harem dairesindeki kadınlar, harem ağaları denilen siyah hadım ağalarının gözetimindeydi. Saraya alınan kızlara yeteneklerine göre biçki, dikiş gibi… Eğitimler verilirdi. Saray cariyelerine bazı günlerde özel öğretmenler meşkhanede ders verirdi. Cariyelerin bu ilk dönemlerine acemilik denilirdi. 

Padişahın yaşadığı bölümün adı ise; hünkar dairesi idi. 

Hünkar dairesinin etrafında valide sultanın, kadınların, cariyelerin, padişah kızlarının, usta ve kalfaların daireleri bulunuyordu. Çeşitli ırklardan seçme güzel kadınlardan oluşan sarayın harem dairesi cariyeleri, ya saray için İstanbul gümrük emri aracılığıyla satın alınanlardan ya da yüksek dereceli devlet görevlilerinin takdim ettikleri seçme kadınlardan oluşuyordu. Bunlar saray talebesi denilen bir usule ve belirli kurallara göre özenle yetiştirilirdi. 

Saray kadınlarının en yüksek derecesine; kadın denilirdi. 

Onun bir derece aşağısına ise gedikliler deniliyordu. 

Mesela; sofraya bakana; çeşnigir usta, çamaşır hizmetine bakana çamaşırcı usta denirdi. Bunların en gençlerinden on ikisi has odalık olarak görev yapardı. Kadınların en değer verilen ve çocuk doğuranlarına ise haseki denirdi. 

Kadınlar, padişahın yanına sadece çağırıldıkları zaman girebilirlerdi. 

Saraydaki kadın efendilerin maaşları, derecelerine göre ayarlanıyordu. Bunların giysileri de farklıydı. Padişah kadınları sultanlar gibi giyinirlerdi. Elbise kopçaları elmastan olup yakaları kürk kaplıydı. Saçlarına mücevherle işlenmiş toka takarlardı. 

Şimdi bunları yazarken de şöyle düşünmeden edemedim; acaba saraydaki bu hanımlar anlaşabiliyor muydu? Birbirlerini kıskanıyorlar mıydı? :) Öyle ya bunca hanım bir arada geçinebilmek kolay olmasa gerek... 

Tabii bu arada bir hatırlatma yapmakda da fayda var; Harem içinde yaşanan bazı davranışların sonucu Osmanlı tarihinde 20 yıl süren savaşlara sebep olduğu unutulmamalıdır... 

Padişahın bir çocuğu doğduğunda ise; çocuğa bir daire ayrılır, emrine dadı, sütanne, kalfa ve cariyeler verilirdi. Çocuğun eğitim işi ile de annesi, kalfası ve dadısı ilgilenirdi. Çocuk okuma çağına geldiği zamanda kendisine öğretmen atanır ve törenle derse başlanırdı. Bu çocuklara Kuran okuyup yazma, arapça, farsça, tarih, coğrafya, türkçe ve matematik dersleri verilirdi. 19. yüzyıla gelindiğinde padişah çocukları Fransızca ve batı müziği de öğrenmeye başlamışlardı. 

Saray yaşamında; cariyelerin de eğitim ve öğretimine büyük önem verilirdi. Bunun nedeni; bazılarının gelecekte kadın efendi ve valide sultan olacağının bilinmesiydi. 

Çünkü Fatih Sultan Mehmet’ten sonra şehzadeler ve padişahlar, eşlerini cariyeler arasından seçmeye başlanmışlardı. Kadınlar günlerini okuyarak özellikle de tarih alanındaki kitapları okuyarak geçirirlerdi. Hemen hemen hepsinin odasına bir kitaplık bulunurdu. Bu cariyelerden bir kısmı taşradaki devlet görevlileri ile evlendirilirdi. 

2. Mahmut dönemi ile birlikte her alanda düzenlemeye gidildiği gibi, saray kadınlarının yaşantılarında da değişiklikler görülmeye başlandı. Kadın efendiler farece ve çarşaf giyip mesirelere götürülür oldular. 

Abdülmecit döneminde de Avrupalı kadınlar gibi giyinmeye ve yaşamaya başlamışlardır... 

Kaynak; K Kara, Önde yayıncılık. 

 
Toplam blog
: 287
: 13046
Kayıt tarihi
: 22.11.08
 
 

Öğretmenlik yapıyorum ve anneyim. Çocukları çok seviyorum. Yüreği sevgi dolu olan insanlara, sela..