Osmanlıdan kız kaçıran Avusturya elçisi

Kanuni'den beri Macar toprakları, Osmanlı ile Avusturya arasında hakimiyet mücadelesine sahne olan, kanlı savaşların yapıldığı, iki tarafında ekonomik zarara uğradığı topraklardı..

Nihayet, 1606 Zitvatorok Antlaşması ile savaşalara son verilmişti. Fakat bu antlaşma da iki tarafı tam anlamıyla memnun etmemiş, bazı maddeleri gelecekteki yeni savaşların habercisi gibiydi.

Bütün görüşmelere rağmen antlaşmadaki bazı pürüzler giderilememiş, elçiler iki ülke arasında mekik dokur olmuşlardı. Özellikle Avusturya’nın, Osmanlının Erdel Eyaleti adını verdiği Macar topraklarını ele geçirmek için türlü oyunlar oynaması Osmanlıyı çoğu zaman çileden çıkarıyordu. Bu yüzden zaman zaman sınır çatışmaları yaşanıyordu.

Avusturya, sorunu kesin çözmek için, İstanbul’a yeni bir elçilik heyeti göndermeye karar verdi. Elçi olarak, Prag’ın önde gelenlerinden Baron Herman Çernin seçildi.

150 kişilik maiyetiyle yola çıkan Çernin, Osmanlı topraklarında oldukça iyi karşılanmış, geçtiği Osmanlı şehirlerinde iyi ağırlanmış, bütün ihtiyaçları giderilmeye çalışılmıştı.

İstanbul’a yakın bir mesafede Osmanlının üst düzey bürokratlarınca karşılanan Elçi Çernin, bir tarafında haç işareti üzerinde Hz. İsa motifinin, öteki tarafında da Avusturya kartalının bulunduğu bir bayrakla İstanbul’a girdi.

İstanbul’un fethinden beri bir hristiyan elçinin böyle cüretkar bir hareketi ne duyulmuş ne de görülmüştü. Nice zamandır halkın türlü sıkıntılar çekmesine neden olan, birçoklarının evladını, kardeşini, kocasını savaş meydanlarında katleden Nemçelinin, yani Avusturya’nın bayrağı salına salına İstanbul’a, İmparatorluğun kalbine giriyordu.

Bu durum tüm şehirde heyecan yarattı. Halk hatta Padişah bile endişelendi. Dedikodular aldı başını gitti. Kiliselerin, manastırların, hristiyanların evlerinin silahlarla dolu olduğu, Rumların isyan çıkartacağı söylentileri her tarafa yayıldı.

Karadeniz’de Kazakların istilaya hazırlandığı, Cizvitlerin şehri zapdetmek istedikleri söylentileri de eklenince, Avusturya Elçisi Çernin tutuklandı. Hristiyanların evleri, kiliseler, manastırlar arandı. Bazı Rahip ve Cizvitler tutuklandı. Güvenlik önlemleri arttırıldı. Padişah bile maiyetiyle şehirde devriye gezmeye başladı.

Söylentilerin asılsız olduğu anlaşılınca, Elçi serbest bırakıldı. Özgürlüğüne kavuşan Çernin, ülkesinin kendine verdiği görevi yerine getirmeye çalışmış, Osmanlıyı antlaşma şartları konusunda ikna etmeye uğraşmış, iki ülke için orta yolu bulmaya çabalamıştı. Yine de birkaç maddede anlaşılamamıştı.

Çernin, görevini tamamladığını düşünerek ayrılma kararı almış, ancak Osmanlı tam anlaşma sağlanması için onun biraz daha kalmasını istemişti. Zorunlu misafirliği bitince, 10 Haziran 1617 de İstanbul’dan ayrıldı.

Ancak Budin’e vardığında genç bir Türk kızını kaçırdığı iddiasıyla başı tekrar derde girdi. Kızı iade etmesi istenmiş, etmeyince hapsedilmişti. Çernin’in bir değil, üç Türk kızını kandırdığı anlaşılmıştır.

Kızları vermeden kurtulamayacağını anlayınca mecburen onları vermek zorunda kalmıştı.

Anlaşmaya varılamayan konular yüzünden Osmanlı ile Avusturya arasındaki sorunlar sürüp gitmiştir.