Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Aralık '17

 
Kategori
Tarih
 

Osmanlının Çöküş Nedenleri -2

Osmanlının Çöküş Nedenleri -2
 

Osmanlı


Hızla ilerleyen tarih tekerleğinin dışında kalan Osmanlı, bunu fark ettiği andan itibaren yetişmek amacıyla attığı her adımda, yeni sorunlarla karşı karşıya kalmıştı. Batıdaki dönüşümlerin felsefi ve mali arka planının görmezden gelerek, sadece sonuçlarını ithal edip geleneksel yarı feodal bir topluma batılılaşmayı monte etme çabası, en az modernliği ıskalamak kadar yeni sorunların doğmasına neden olmuştu. Hatta bu süreç Osmanlının tasfiye sürecinin ideolojisi haline gelmesine ve hasta adama dönüşmesine neden olmuştu.

Osmanlının toprak kayıpları ile başlayan gerileme dönemi, Tanzimat ve Islahat fermanları ile açığa çıkan reform çabaları ile geçti. Ancak bu reformlar dış baskıya ayarlanmış, reformların yapılması için hem geç kalınmış hem de yapılanlar şekilsel ve yüzeysellikten öte gidememişti. Oysa daha 17. yüzyılda Osmanlının; a) Devletin dönüştürülmesine, modernleştirilmesine ve meşruti bir düzene geçilmesine, b) Elde tutulması sorun olan topraklardan çekilerek bilinçli bir küçülme politikasına, c) Toprak ve ticaret reformu ile ekonomik ve sosyal bir reformun başlatılmasına, d) Eğitimin ıslah edilmesine ihtiyaç vardı.

Devlet, geleneksel korunma refleksi ile bugün olduğu gibi o zaman da proaktif önlem alınması yerine, yapılması gerekeni zamanı geçtikten birçok felaket yaşandıktan sonra yapmaya kalkmıştı. 19.yüzyıl sonlarına doğru bu reformların yapılmaya başlaması, çöküşü engellemek bir yana daha da hızlandırmıştı.

Kimi tarihçilere göre Osmanlı düzenini çöküşe-uğratan değişiklikleri dört ana başlık altında toplamak gerekmektedir; A- Nüfus artışı, B- Mali kriz, C- Askeri sistemdeki değişiklik, D- Celali isyanları.

Osmanlı, Devlet yönetimine Anadolu insanını katmamış ve genellikle devşirme unsurlarla devlet yönetimini, çarkını döndürmeyi tercih etmişti. Devleti var eden asli unsur olan Anadolu’nun Müslümanları, saraya bekçi olarak dahil sokulmamıştı. Bu politika devletin güçlü olduğu dönemlerde hanedanın bekasını sağlamışsa da, devletin zayıfladığı dönemlerde, özellikle gayrı Müslimler unsurların başkaldırdığı süreçte, devletin dayanacağı hiçbir toplumsal taban bulunamamıştı. Devletin teslim edildiği devşirmeler, yıkılış sürecinde büyük devletlerin ajanları durumuna dönüşmüştü. Anadolu insanının ise Devlet’e bakışını şu halk deyişi özetlemiştir.

Şalvarı şaltak Osmanlı
Eyeri kaltak Osmanlı
Ekerken yok, biçerken yok
Yemede ortak Osmanlı

Özellikle Türklerin, Anadolu insanının küçümsenmesi ve yönetime ortak edilmemesi politikası Osmanlıya büyük zarar vermiştir. Yeni Osmanlılar ve jontürklerin başlattığı meşrutiyet talepleri, Anadolu insanını yönetime katacak en ideal formüller iken, hanedan buna hep direnmiştir. II. Abdülhamit’in despot tutumu sonucu, dönemin en milli ve dinamik aydın kuşağı (yeni Osmanlı, jöntürkler, İttihat ve Terakki kadroları) yabancı devletlerin kucağına düşmüşlerdir. Restorasyonların bir ayağı olan II. Meşrutiyetin ilanından sonra Balkan ve 1.Dünya savaşı Osmanlının felaketi ile sonuçlanmıştır.

Bilindiği üzere Osmanlı, Balkanlarda egemen olarak doğmuştur. Bir anlamda Osmanlını sihri Balkan egemenliğinde yatma iken Balkan düğümünü çözemeyen Osmanlı çöküşünü ve dolayısı ile yıkılışını hızlandırmıştır. Yıkılışı da Balkan sihrinin bozulması ile başlamıştır. 19.yüzyılın başlarında Mora isyanı ile start alan Balkan sarsıntısı, 1912 Balkan savaşı ile tam bir depreme yol açmış ve Osmanlıyı çökertmiştir…

(devam edecek)

Nizamettin Biber

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..