ÖSYM Başkanı, Demir mi Attı, Demir mi Alacak?

Demir almak!

Demir atmak!

Anlamca zıt deyimler bunlar. Biliyoruz ki, “demir almak”, “yola çıkacak geminin çapasını denizden çekmesi”; “demir atmak”, “bir kimsenin bir yerde uzun süre kalması” anlamına gelir.

Bu deyimler, bilmem, ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir’e ne ölçüde uyar?

ÖSYM Başkanı, “gelgit”li açıklamalarıyla kendisini oraya getiren, “Tatmin oldum”la kendisine arka çıkanları güç durumda bıraktı. Görünüşe bakılırsa, ÖSYM Başkanı koltuğa demir atmış; görevini “sehven”le, “mektup yazmak”la yürütüyor.

Gelişmeler gösteriyor ki, o koltuğa “sehven” oturmuş gibi!

Bu oturuş, seçim yolunda, muhalefete hizmet, AKP’ye kötülük sayılmaz mı?

Soruya duraksamadan, “Evet” demek, abartılı bir yanıt sayılmamalı. Çünkü Prof. Dr. Ünal Yarımağan’ın istifasıyla, vakit yitirmeden ÖSYM’nin başına önce vekaleten, sonra asaleten getirilen Demir, konuştukça/ mektup yazdıkça, sorun çözmek yerine, yeni sorunlar yaratıyor. Her yeni sorunun faturası da, kuşkusuz, onu oraya getirenlere, orada kalmasını sağlayanlara kesiliyor.

Demir, istifayı aklına getirmediğine göre, demek ki, onu oraya getirenlerden “Git” diye bir tepki görmüyor. Görse, orada, bırakın bir dakika kalmayı, bir saniye kalamaz.

Kaldığına göre...

YGS’de “şifre iddiası” üzerine başlayan sürece bakılınca, çelişkiler göze çarpar:

Başkan “şifre yok” dedi, yanlış bilgilendirdiği Cumhurbaşkanı’ndan anında “Tatmin oldum” desteği aldı. “Tatmin oldum” desteği, devletin öteki kesimlerinden de geldi.

Görüldü ki, Demir’in arkasında büyük bir destek var.

Başkan, yalpalaya yalpalaya işi “Şifre var, ama sehven”e getirdi.

ALES’teki yanlış/ eksik soru kitapçığı krizi, işin tuzu biberi oldu.

Cumhurbaşkanı “Tatmin oldum”dan “Gelişmeler beni çok üzülüyorum”a geldi.

Gelişmeler gösterdi ki, Başkan, yanlış bilgilendirmelerle kendisine destek verenleri yanıltmış, zor durumda bırakmıştır.

Ne diyor şair?

Demir almak günü gelmişse zamandan....

O gün, çoktan geldi geçti bile...

TURGUT ÇELİK/ Mersin